İç ve dış talep cari açığı artırdı

PPK, iç ve dış talebin büyüme hızlarındaki ayrışma ve hızlı kredi genişlemesinin cari açığı artırdığını vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, iç ve dış talebin büyüme hızlarındaki ayrışma ve hızlı kredi genişlemesinin cari açığı artırdığı, böylelikle finansal istikrara ilişkin riskleri gündeme getirdiğini bildirdi.

Merkez Bankası, Para Politikası Kurulunun 16 Aralık tarihinde gerçekleştirdiği toplantının özetini yayımladı.

Enflasyondaki gelişmeleri değerlendirilen özette, Kasım ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,03 oranında artarken, yıllık enflasyonun 1,33 puan azalarak yüzde 7,29 olduğunu, yıllık enflasyondaki bu düşüşte Kasım ayı Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti'nde vurgulandığı üzere işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düzeltmenin belirleyici olduğu, temel mal ve hizmet fiyatlarındaki olumlu görünümün ise sürdüğü kaydedildi. 

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu yıllık enflasyonunun Kasım ayında 4,7 puan azalarak yüzde 12,39 olduğu belirtilen toplantı özetinde, böylece gıda grubunun yıllık enflasyona katkısının da 3,41 puana gerilediğini, işlenmemiş gıda fiyat endeksinde son üç ayda süregelen keskin yükselişin ardından, Kasım ayında temelde sebze fiyatlarındaki düzeltmeye bağlı olarak belirgin bir düşüş görüldüğü dile getirildi. Özette, öncü göstergelerin bu eğilimin Aralık ayında da sürdüğüne işaret edildi.

Kasım ayında işlenmiş gıda fiyatlarındaki artış eğiliminin korunduğuna dikkat çekilen toplantı özetinde, işlenmiş et fiyatları, işlenmemiş et fiyatlarında önceki dönemlerde gözlenen yükselişlerin gecikmeli etkileriyle artışını sürdürdüğü, buğday fiyatlarında süregelen yükselişlerle ekmek ve tahıl grubu fiyatlarının da artış eğilimine devam ettiği belirtildi. Kurulun toplantı özetinde, ayrıca anılan dönemde başta katı ve sıvı yağlar olmak üzere diğer işlenmiş gıda fiyatlarında da artışlar gözlendiğine dikkat çekildi.

Petrol fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak akaryakıt fiyatlarındaki artışların sürdüğü, bununla birlikte enerji grubunun yıllık fiyat artış oranının baz etkisiyle Kasım ayında da gerilemeye devam ettiği belirten özette, alkollü içecek ürünleri fiyatlarının ise bu dönemde özel tüketim vergisindeki düzenlemelere istinaden yüzde 16,2 oranında arttığını ancak bu artışın tüketici enflasyonuna katkısının oldukça sınırlı olduğunu vurgulandı. Temel mal ve hizmetlerdeki enflasyon gelişmelerinin öngörüldüğü şekilde olumlu seyrini sürdürdüğüne işaret edilen özette, hizmet grubunda ulaştırma hizmetlerindeki artışlara bağlı olarak yıllık enflasyonun sınırlı oranda yükselirken, yemek ve ulaştırma hariç hizmet grubunun yıllık artış oranının tarihsel olarak düşük düzeylerini koruduğunu ifade edildi.

Kurulun toplantı özetinde, temel mal (gıda, enerji, alkollü içecekler, tütün ve altın dışında kalan mallar) grubunda ise yıllık enflasyonun düşüş eğilimini sürdürerek yüzde 1,04'e gerilediğini, bu gelişmeler sonucunda temel (çekirdek) enflasyon göstergelerinin, sınırlı bir oranda yükselse de orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini koruduğu bildirildi.

Enflasyonun orta vadeli hedeflerin altında seyredecek

Para Politikası Kurulu toplantı özetinde, önümüzdeki dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düzeltmenin de katkısıyla enflasyonun düşmeye devam etmesinin beklendiği vurgulanırken, temel enflasyon göstergelerinin ise sınırlı bir artış eğilimi sergileyeceği ancak orta vadeli hedeflerin altında seyretmeye devam edeceği tahmininde bulunuldu.

Özette, enflasyonu etkileyen unsurlar konusunda ise son dönemde iktisadi faaliyete dair açıklanan verilerin Ekim Enflasyon Raporu'nda sunulan görünümle uyumlu seyrettiği belirtilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:

''Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,5 oranında artmıştır. Avrupa ekonomilerinde Mayıs ayından itibaren derinleşen sorunların gecikmeli etkileriyle üçüncü çeyrekte iktisadi faaliyetteki toparlanma yavaşlamış ve GSYİH dönemlik büyümesi yüzde 1,1 oranında gerçekleşmiştir. Bu yavaşlama daha çok mal ve hizmet ihracatının dönemlik büyümeye yaptığı olumsuz katkıdan kaynaklanmış, yurt içi talep hızlı büyüme eğilimini sürmüştür. İç talepteki güçlü artışın desteğiyle iktisadi faaliyet toparlanmaya devam etmektedir. Sanayi üretimi Ekim ayında mevsimsellikten arındırılmış verilerle bir önceki aya göre yüzde 3,1 gibi yüksek bir oranda artış göstermiş ve bir önceki çeyrek ortalamasının oldukça üzerinde gerçekleşmiştir. Kasım ayına ilişkin kapasite kullanım oranı ve sipariş beklentileri de üretimde üçüncü çeyreğe kıyasla daha güçlü bir toparlanma eğilimine işaret etmektedir. Son dönemde gerek iç piyasaya yapılan otomobil ve ticari araç satışlarındaki keskin yükselişler gerekse tüketici güven endeksleri ile yatırım eğiliminde gözlenen iyileşme bu görünümü desteklemektedir.

Bu gelişmeler, Kurul'un yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyetin tekrar ivmeleneceği yönündeki öngörüsünü teyit etmektedir.

İşsizlik oranları hala yüksek

Dış talep zayıf seyrini korumaktadır. Ekim ve Kasım aylarına ilişkin göstergeler mal ihracatının bir önceki çeyrek ortalamasının üzerinde seyrettiğini gösterse de sipariş göstergeleri kısa vadede güçlü bir canlanmaya işaret etmemektedir. Dış talebin zayıf görünümü özellikle sanayi üretimindeki artışları sınırlamaktadır. Bu çerçevede Kurul, imalat sanayinde kapasite kullanımının kriz öncesi seviyelere ulaşmasının zaman alacağını tahmin etmektedir.

İstihdam koşullarındaki iyileşme sürmekle beraber işsizlik oranları halen yüksek seviyelerde bulunmaktadır. Kurul üyeleri, işgücü piyasası gelişmelerinin üçüncü çeyrek üretimindeki geçici yavaşlama ile uyumlu olduğuna dikkat çekmiş, iktisadi faaliyetteki toparlanmaya paralel olarak yılın sonuna doğru istihdam artışının tekrar başlayacağı öngörüsünü yinelemiştir. Nitekim, yılın üçüncü çeyreğinde gerileyen tarım dışı istihdam Eylül döneminde sınırlı da olsa yeniden artış göstermiştir.

Bununla birlikte Kurul, işsizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyredeceği ve birim iş gücü maliyetleri üzerinde belirgin bir baskı hissedilmeyeceği öngörüsünü korumuştur.''

Finansal istikrara ilişkin riskler

Özette, ''Para Politikası ve Riskler'' konusunda ise Merkez Bankası'nın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve korumak olduğuna vurgu yapılarak, bununla birlikte, finansal sistemde istikrarı sağlayıcı tedbirleri almanın da Merkez Bankası'nın temel görevleri arasında yer aldığını kaydedildi. 

Gözetim ve denetimden sorumlu diğer kurumlardan farklı olarak, Merkez Bankası'nın finansal istikrara makro açıdan yaklaştığını belirtilen özette, mevcut konjonktürde finansal istikrara ilişkin risklerin, makro perspektiften bakıldığında kısa vadeli sermaye girişleri kanalıyla artan cari işlemler açığı şeklinde kendini gösterdiği, iç ve dış talebin büyüme hızlarındaki ayrışma ve hızlı kredi genişlemesinin cari açığı artırdığı, böylelikle finansal istikrara ilişkin riskleri gündeme getirdiğini bildirildi. Buna ilave olarak, Avrupa ve ABD ekonomilerindeki son gelişmeler ve alınan kararların finansal istikrara ilişkin söz konusu riskleri daha da artırarak uygulanan politika bileşiminin gözden geçirilmesini gerektirdiği de belirtildi.

Dış talebin zayıf olduğu bir dönemde, cari dengedeki bozulmaya yaptığı katkı bakımından kredilerin genişleme hızının ayrı bir önem taşıdığına dikkat çekilen özette Kurul üyeleri, uygulanan politika bileşiminin amaçlarından birinin kredi artış hızını yavaşlatmak olduğunu, bu doğrultuda, zorunlu karşılık oranlarının aktif bir politika aracı olarak kullanılmasının uygun olacağını belirttiler.

Öte yandan, kredilerdeki hızlı artışın bankacılık sisteminin aktif ve pasiflerine ilişkin vade uyumsuzluğunu da gündeme getirdiği belirtilen özette, dolayısıyla uygulanan politika bileşiminin bankacılık sisteminin pasif vadesinin uzatılmasını da amaçlamasının, finansal istikrara ilişkin riskleri azaltıcı etki yapacağı kaydedildi. Özette, bu çerçevede, Türk Lirası cinsinden mevduatın vadesinin uzamasını teşvik edecek şekilde zorunlu karşılık oranlarının vadelere göre farklılaştırılmasının, özellikle daha kısa vadeli yükümlülükler için zorunlu karşılık oranlarının artırılmasının ve daha önce zorunlu karşılığa tabi olmayan bazı yükümlülük kalemlerinin zorunlu karşılık kapsamına alınmasının faydalı olacağı değerlendirmesi yapıldı.

Mevcut durumda politika bileşimi tasarlanırken dikkate alınması gereken hususlardan birisinin de kısa vadeli sermaye girişlerinin uzun vadeye yönlendirilmesi olduğunu kaydedilen özette, bu durumun hem cari açığın finansman kalitesinin artırılması hem de Türk Lirasının değerinin iktisadi temellerden kopuk eğilimler sergilememesi açısından önem taşıdığı ifade edildi.

Daha düşük politika faizi

Toplantı özetinde, bu amaca yönelik olarak politika faizlerinin düşürülmesinin, buna karşılık gecelik borç alma ve borç verme faizleri arasındaki koridorun bir miktar genişletilerek kısa vadeli faizlerin konjonktürün gereğine göre daha dalgalı bir seyir izleyebilmesine izin verilmesinin uygun olacağı kaydedildi. Özette, şöyle denildi:

''Kurul, cari açığa ilişkin tedbirler tasarlanırken ön planda tutulması gereken temel unsurun fiyat istikrarı olduğunu vurgulamıştır. 2010 yılının sonunda enflasyonun hedefe yakın düzeylerde gerçekleşmesi beklense de Kurul üyeleri özellikle pamuk ve buğday gibi tarımsal emtia ürünlerinin fiyatlarında gözlenen yüksek oranlı artışların enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturduğuna dikkat çekmiştir. Toplam talebin henüz enflasyon üzerinde yukarı yönlü belirgin bir baskı oluşturacak düzeye gelmemiş olması tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların temel mal ve hizmet fiyatları üzerindeki yansımalarını sınırlamaktadır. Bununla birlikte Kurul, iç talepteki hızlı artışlara da dikkat çekerek, emtia fiyatlarındaki gelişmelerin genel fiyatlama davranışı üzerindeki etkilerinin dikkatle takip edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu çerçevede Kurul üyeleri, Merkez Bankası ile birlikte diğer ilgili kurum ve kuruluşların aldığı ve gelecekte alabileceği tedbirlerin net etkisinin sıkılaştırıcı yönde olması gerektiği hususunda mutabık kalmıştır.

Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, bu toplantıda daha düşük bir politika faizi, daha geniş bir faiz koridoru ve daha yüksek zorunlu karşılık oranlarının hem fiyat istikrarı hem de finansal istikrar için uygun bir politika bileşimi olacağı değerlendirmesinde bulunmuştur.

Kurul, yapılan bu düzenlemelerinin parasal koşullar üzerindeki net etkisinin genişletici yönde olmayacağını değerlendirmiştir. Özellikle ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranında gerçekleşecek artışın maliyet ve likidite kanallarından kredi büyümesi üzerindeki sınırlayıcı etkisinin 2011 yılı Ocak ayından itibaren gözlenmeye başlayacağı öngörülmüştür. Alınan kararların fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki etkileri yakından izlenecek, gerektiğinde ilave tedbirler devreye sokulacaktır. Önümüzdeki dönemde politika araçlarının bileşimi ve yönü fiyat istikrarı ve finansal istikrarı etkileyen unsurların seyrine bağlı olarak farklılaşabilecektir.''

Özette, Merkez Bankası'nın uyguladığı politikaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tekrar vurgulanması gerektiği, para politikası duruşunun sadece politika faizinin seviyesi tarafından değil, yukarıda sözü edilen politika araçlarının tümünün bileşimi tarafından belirlendiği ve enflasyon görünümü değerlendirilirken alınan bütün tedbirlerin net etkisinin hesaba katıldığını kaydedildi.

Merkez Bankası'nın bugüne kadar aldığı ve gelecekte alacağını açıkladığı önlemlerin, mevcut konjonktürde finansal istikrarın korunması için gerekli ancak bunun tek başına yeterli olmadığını belirtilen özette, bu konudaki düzenleme, denetleme ve dengeleme kapasitesine sahip tüm yetkili organların eşgüdüm içinde hareket etmesinin büyük önem taşıdığına işaret edildi. İlgili diğer kurumların özellikle kredi arzını sıkılaştırıcı ve finansal sistemde vade uzatımını teşvik edici önlemlere destek vermesinin, para politikasının hareket alanını genişlettiği ve etkinliğini artırdığını belirtilen özette, cari açığa ilişkin risklerin sınırlanması bakımından kamu tasarruflarının artırılması, dolayısıyla mali disiplinin sürdürülmesinin de büyük önem taşıdığı kaydedildi.

Toplantı özetinde, 2010 yılı içinde bütçe harcamalarının Orta Vadeli Program (OVP)'da öngörüldüğü şekilde kontrol altında tutulmasının, bu yönde atılmış önemli bir adım olarak değerlendirirken, bütçe disiplininin önümüzdeki dönemde de devam etmesinin, gerek fiyat istikrarına gerekse finansal istikrara dair alınan tedbirlerin etkisini güçlendireceği kaydedildi. Özette, önümüzdeki dönemde para politikası fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine odaklanmaya devam edileceği belirtilirken, bunun yapılması sırasında Merkez Bankası ve ilgili kurumlarca finansal istikrara yönelik alınan önlemlerin enflasyon görünümü üzerindeki etkilerinin de dikkatle ele alınacağı bildirildi.

Orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin yerine getirilmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesinin, Türkiye'nin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyeceği belirtilen özette, bu çerçevede, OVP'nin ve Avrupa Birliği'ne uyum ve yakınsama sürecinin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımların büyük önem taşıdığı bildirildi.

Bu konularda ilginizi çekebilir