İmtiyazlı şirketler ve Çukurova Elektrik AŞ ortaklarının hakları
Süleyman İZGİ / Çukurova Elektrik AŞ Eski Genel Müdür Yardımcısı
Belirli kamu görevlerinin kişilere, şirketlere veya gruplara süreli veya süresiz olarak devri ile bu devrin esaslarını belirleyen sözleşmeler 'imtiyaz sözleşmesi' olarak değerlendirilmektedir.
Temelini Fransız Hukuku'ndan alan imtiyaz sözleşmelerinde devrin şartları ve devir sonrası işlemler ayrıntılı bir şekilde tespit edilmektedir.
İmtiyazlı şirketin kamu görevini yürütebilmesi için devlete ait tesislerin bir kısmı, bedelli veya bedelsiz olarak bu sözleşmelerle imtiyazlı şirketlere tahsis edilmektedir.
İmtiyaz süresi sonunda tesislerin ilgili kamu kurumuna devri ile süre bitiminden önce sözleşmelerin fesih şartlarını belirleyen maddeler en önemli sözleşme maddelerini teşkil etmektedir.
Bir kamu görevi niteliği taşıyan elektriğin üretim, iletim ve dağıtımı hizmetlerinin bir kısmının ilk defa özel bir şirkete devri konusu, 1950'li yıllarda Dünya Bankası'nın da teşvik ve önerileri ile devrin iktidarı tarafından kararlaştırılmıştır. Bu amaçla 1954 yılında Etibank'ın iştiraki ile Çukurova Elektrik AŞ kurulmuş ve hükümetle aktedilen imtiyaz sözleşmesi ile DSİ tarafından inşa ve tesis edilen Seyhan Barajı ve Müteferri Tesisleri, Çukurova ve havalisinde elektrik üretim, iletim ve dağıtım hizmetlerini yürütmek üzere bu şirkete devredilmiştir.
Başlangıçta bölgenin müteşebbis kişileri tarafından kurulan şirket, daha sonra halka açılarak bölgenin ve ülkemizin en önemli kuruluşlarından biri haline gelmiştir.
İlk imtiyaz sözleşmesi 50 yıl süreli iken şirket, 19 Ekim 1988 tarihinde 26 Eylül 1988 tarih ve 88/13314 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'na uygun olarak devrin Özal Hükümeti ile yeni bir imtiyaz sözleşmesi,"Görev Sözleşmesi''imzalayarak, tesislerinin kapsamını genişletmiş ve görev süresini 70 yıl daha uzatmıştır. O yıllarda yapılan sermaye artırımları ile ve iştiraki olan Etibank'ın (TEK'in) hisselerinin büyük bir kısmının halka satılması ile şirket ortak adedi 10 binin üzerine çıkarılmış ve şirket halka açık özel bir şirket kimliğini kazanmıştır.
Kamuoyunun da bildiği gibi, 1993 yılında ülkemizin tek halka açık özel şirketi olan Çukurova Elektrik AŞ'nin devlete (TEK'e) ait %11 oranındaki hisseleri, gereksiz bir kararla yaklaşık 80 milyon dolar gibi bir meblağa Uzan Şirketler Gurubu'na satılmış, bu yetmiyormuş gibi şirketin diğer büyük banka (başta Türkiye İş Bankası) ve özel kuruluşlara ait hisselerinin de bu guruba devri yapılarak, bu gurubun, şirketin tek hakim ortağı haline gelmeleri sağlanmıştır.
Yine kamuoyunca yakından takip edilen gelişmeler yaşanmış, Uzanların devletçe verilen kamu görevini sözleşme şartlarına uygun şekilde yerine getirmediği ve şirket imkanlarını keyfi bir şekilde kullandığı tespit edilerek 12/06/2003 tarih 2003/5712 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile haklı ve yasalara, sözleşme hükümlerine uygun olarak sözleşmeleri feshedilmiş ve devlete ait tesisler ilgili kamu kuruluşuna tekrar devredilmiştir.
Devri gerçekleştiren hükümet, tek partili iktidar olma avantajını da kullanarak son derece isabetli bir kararla, sözde özelleştirme olarak yapılan bir yanlışlığı önlemiş ve belki de ilerde doğacak çok önemli sorunlara mani olmuştur.
Şuanda Çukurova Elektrik AŞ, yaklaşık %50 civarındaki hisseleri Uzanlara, kalan %50hissesi halka ait olan ve de hiçbir tesisi ve faaliyeti bulunmayan bir şirket durumundadır.
Şimdi gelelim asıl soruna! Sonuçta ne olmuştur? Kim zarar görmüştür? Uzanlar, sahip oldukları süre içinde şirket olanaklarından yeterince yararlanmışlar, bölgeye de ülkeye de verebilecekleri zararı vermişlerdir. Sonunda cezalarını da bulmuşlardır. Ya hiçbir günahı bulunmayan diğer ortakların hakları?
Bugün hiçbir değeri olmayan hisse senedi sahibi ortaklar için ne düşünülmüştür? Onlar, kaderleri ile baş başa kalmışlardır. Söz konusu satış işlemi olmadan önce Çukurova Elektrik AŞ, görevlerini yasalara ve sözleşme hükümlerine uygun şekilde yerine getiren, bölgede sürekli yeni yatırımlar yapan ve de her yıl ortaklarına tatminkar ölçüde kar payı ve bedelsiz hisse senedi veren örnek bir halka açık şirket konumunda idi.
Şirketin devlete ait hisselerinin özel bir şirkete devri ile bütün bu olumlu faaliyetler son bulduğu gibi Uzan Gurubu dışında kalan binlerce ortak büyük ölçüde zarar görmüştür.
Şunu açıkça ifade etmeliyim ki, bu keyfi ve gereksiz satış ve devir işlemi olmasa idi, bugün Çukurova Elektrik AŞ, bölgedeki tüm elektrik üretim tesislerinin yatırımlarını gerçekleştirecek ve bugünlerde ihalesi yapılan Toroslar Elektrik AŞ'nin (TEDAŞ) işletme hakkını da alarak yaralı hizmetlerine devam edecekti.
Yapılan yanlışlıklar sonucu Çukurova Elektrik AŞ'nin iştiraki olan diğer şirketlerin (Kepez, Çeştaş ve diğerleri) ortakları da aynı haksız durumla karşı karşıya kalmışlardır.
Birkaç yıl önce konuya bir çözüm bulmak amacıyla bazı girişimlerin olduğu izlenmiş, bir ara mecliste bir yasa tasarısı hazırlandığı da söylenmişse de bugüne kadar hiçbir olumlu gelişme kaydedilmemiştir.
Sonuçta, geçmişte alınan hatalı bir özelleştirme kararı, ülkemize, bölgemize, bölgemiz insanlarına, SPK ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na, binlerce şirket personeline, on binlerce şirket ortağına telafisi imkansız zararlar vermiştir?
Kanaatimizce, Uzan Gurubu dışındaki pay sahiplerinin haklarını bir ölçüde telafi edebilmek açısından sahip oldukları payların son borsa fiyatı üzerinden karşılığını vermek veya yeni kurulacak ve elektrik hizmetleri imtiyazı verilecek bir şirkete bu ortakların bedelsiz katılmalarını sağlamak bir çözüm yolu olabilirdi. Tabidir ki bu olanakların sağlanması ancak yeni yasalarla düzenlenebilecektir.
Halen mağdur durumdaki ortaklar, konuya hala bir çözüm bulunabileceği düşüncesi ile umutlarını sürdürmektedir.