Kalkınma, göç ve yerel asgari ücret

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İsmail DEMİRKOL / Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı

Yaklaşık 50 yıla yakın bir zamandan beri uygulana gelen planlı ekonomiye ve bu dönem içerisinde yönetime gelen 40-50 kadar hükümetin bölgesel dengesizliğin giderileceği yönündeki söylemlerine rağmen maalesef bu süreçte bölgelerarası kalkınmışlık farkı ve gelir dağılımında bir iyileşme sağlanamadı. Aksine, bu fark büyüdü ve uçurum haline geldi. Bu gerçeği kabul etmeliyiz, uygulanan politikalar sonuçta bizi hedefimize götürmedi.

Hal böyle iken; neden hâlâ 81 ili olan Türkiye'nin 19 ilinde kamu ve özel sigortalı işçi sayısının 100 bine dahi ulaşmadığını, bu illerin ülkenin sigortalı işçi toplamı içerisinde ancak yüzde 3.5 oranına bir yer işgal ettiğini sorgulamıyoruz? Ankara Sanayi Odası ekibi, kafa yormuş, işçiye, işsize, işverene, yöreye, SSK'ya tümüyle ülkeye yararlı, kutlanmaya değer, bir proje vücuda getirmiş. Bizlerin 5084 ve 5350 sayılı yasalar öncesinde teşviklerin sektörel, bölgesel ve kademeli olması gerektiği yönündeki savımıza benzer biçimde tartışmaya açılan yerel asgari ücret projesi sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında alt sıralarda yer alan, göreceli olarak geri kalmış bizim gibi illeri kayırıyor gibi görünüyor. Ancak bu proje, aynı zamanda Türkiye'nin önemli sorunları listesinde ön sıralarda yer alan göç gerçeğinin de çözümüne müspet katkı yaparak, batının gelişmiş illerinin inzibati olaylar dahil birçok problemine çözüm getirecektir.

Kaldı ki bu proje geri kalmış yörelerin kalkınması için geliştirilmiş bir politika olarak dar çerçeveli bir bakış açısı ile değerlendirilse dahi, proje ile zarara uğrayan var mı? Yanlışı neresinde? Bugüne kadar sürdürülen politikalar sonucu ülkede sanayi tesislerimizin belirli bölgelerde yığılması stratejik açıdan kabul edilebilir mi? ASO Raporu'nda rakamlar verilmiş, mukayeseler yapılarak konu irdelenmiştir. Aynı hususları burada tekrarlamaya gerek yok. Hangi kriterle meseleye bakılırsa bakılsın ister birlik-bütünlük, kültürel, hamasi, sosyolojik, stratejik ve ekonomik önerinin bize göre bir eksisi yoktur. Muhakkak her düşüncenin, her projenin daha mükemmeli vardır, aydınlara akademisyenlere düşen görev, projeye ideolojik veya mesleki dayanışma gibi at gözlüğü ile bakmayarak olgunlaştırma, eksikliklerini tamamlama yönünden

yaklaşmalarıdır. Yeniden yapılanmanın bir ihtiyaç olduğuna hep birlikte inanmışken, böyle gelmiş böyle gider dememeli, projenin arkasında durup, takipçisi olmalıyız.