Kanun değişti, artık güvende miyiz?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

PERYÖN, 2012’de yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilgili soru işaretlerine "Artık güvende miyiz?" paneli ile yanıt aradı.

14 Şubat’ta düzenlenen panelde iş hukuku ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Av. Ertürk Eras ve Doç. Dr. Erdem Özdemir konuştu. Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, daha önceki kanunlardan farklı olarak iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili işverenlere genel bir çerçeve çiziyor, işverenlerin bu çerçeveye göre kuralları kendilerinin yaratmasını istiyor. 
 
 
İş kazalarında dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi olan Türkiye 2013 yılının ilk ayında da iş kazalarını konuştu. Zonguldak ve Gaziantep’te meydana gelen iş kazalarında 15 kişi öldü. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre son 12 yılda Türkiye’deki iş kazalarında 12 bini aşkın işçi hayatını kaybetti. Türkiye’de her gün ortalama 172 iş kazası meydana geliyor. 
 
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 2012 Haziran ayında yürürlüğe girdi ancak uygulama konusunda kafalarda hala soru işaretleri var. Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN), 14 Şubat’ta Şişli’deki Okalip Toplantı Salonu’nda "Artık güvende miyiz?" başlıklı bir panel düzenleyerek iş dünyasını yeni yasa konusunda bilgilendirdi. Yasanın uygulaması ile ilgili merak edilen konular, işverene getirilen yükümlülükler, iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunlulukları vb merak edilen tüm konular panelde ele alındı. Panele kamu ve özel kurumlardan başta insan kaynakları uzmanları, ofis yöneticileri ve iş güvenliği uzmanları olmak üzere farklı alanlardan profesyoneller katıldı.
 
Panelin konuşmacıları iş hukuku ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Av. Ertürk Eras ve Doç Dr. Erdem Özdemir oldu.
Kuralları işveren belirleyecek
Toplantıda 6331 sayılı İSG Kanunun, 2003’te yayınlanan ve iş güvenliği yaklaşımında mantıksal değişimi başlatan 4857 sayılı kanunun kapsamını genişlettiği vurgulandı. 6331 ile beraber İSG kanunu, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanmaya başlıyor.
2003 öncesine kadar iş güvenliği konusunda "Kazaları nasıl önleriz" sorusunun hiç gündeme gelmediğini belirten Özdemir, 2003’te 4857 sayılı kanunla iş güvenliğinde bambaşka bir modele geçildiğini aktardı: "Yeni İSG Kanunu, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili işverenlere genel bir çerçeve çiziyor. İşverenlerin nasıl düzenlemeler yapacağını, hangi kuralları uygulayacağını söylemiyor. Daha önce tüzük bunu çok detaylı olarak yazıyordu. Yeni İSG, demokratik bir yapı içinde işverenlerden kendine özgü kuralları kendisinin yaratmasını ve koymasını istiyor. Sağlık ve teknik tarafta devletin en ince kuralları koyması mümkün değil, işverenler verilen genel çerçeveye göre kuralları kendileri koyacak. Önlem almak, önlemlerin sonuçlarını denetlemek ve önlemleri değişen şartlara uygun hale getirmek, uyarlamakla yükümlü olacak. Dolayısıyla kanunun doğru biçimde uygulanabilmesi için demokratik katılımcı bir kültürün işyerinde benimsenmesi gerekiyor." 
 
Cezalar arttı
 
Yeni İSG Kanunun getirdiği en önemli farklardan cezaların artması ve Çalışma Bakanlığının ağırlığı ve etkinliğinin artması oldu. İşyerinde İşyeri Hekimi veya İş Güvenliği Uzmanı görevlendirmeyen işverene, görevlendirmediği her kişi için 5 bin TL, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar, diğer sağlık personeli görevlendirmeyen işverene 2 bin 500 TL; risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işverene 3 bin TL ceza verilecek. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda ölçüm, inceleme ve araştırma yapılmasına, numune alınmasına veya eğitim kurumları ile Ortak Sağlık ve Güvenlik birimlerinin kontrol ve denetiminin yapılmasına engel olan işverene 5 bin TL, büyük kaza önleme politika belgesi hazırlamayan işverene 50 bin TL, güvenlik raporunu hazırlayıp bakanlığın değerlendirmesine sunmadan işyerini faaliyete geçiren, izin verilmeyen işyerini açan veya durdurulan işyerinde faaliyetini sürdüren işyerine 80 bin TL idari para cezası verilecek. Genel olarak cezaların yüzde 7,8 arttığı görülüyor.