Karşılık artırımları 50 milyar TL'yi bağladı

Merkez Bankası'nın munzam karşılık oranlarındaki artışlarla piyasadan çektiği fonun büyüklüğü 50 milyar TL'ye ulaştı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Naki BAKIR

ANKARA - Merkez Bankası'nın bir politika aracı olarak benimseyip ekonomiyi soğutma amacıyla giderek daha sık başvurduğu munzam karşılık artırımları son bir yılda vadesiz ve bir aya kadar vadeli fonlarda 1100 baz puana ulaşırken, bu yolla fazladan el konulan bankacılık sektörü kaynağının miktarı da 50 milyar liraya yaklaştı.

DÜNYA'nın Merkez Bankası ve DPT verilerinden yaptığı belirlemeye göre, küresel krizin ardından munzam karşılık uygulamasını bir para politikası aracı olarak benimseyen Banka, Nisan 2010'dan itibaren karşılık oranlarını artırmaya başladı ve bu güne kadar 8 kez artırıma gitti.

Banka, krizin ardından ilk olarak 26 Nisan 2010'da aldığı artırım kararıyla, yabancı para mevduat ve katılma hesaplarının munzam karşılık oranını 50 baz puan artırarak yüzde 9.5'e yükseltti ve bu yolla piyasadan 693.3 milyon dolarlık bir kaynak çekti. 29 Temmuz 2010'da söz konusu karşılık oranını 50 baz puan daha artırarak yüzde 10'a çıkaran Banka'nın bu artırımla çektiği kaynak 719.6 milyon dolar oldu.

Banka, 23 Eylül 2010'da aldığı kararla da karşılık oranını yabancı para hesaplarda 100 baz puan artırımla yüzde 11'e, TL hesaplarda da 50 baz puanla yüzde 5.5'e çıkardı. Bununla piyasadan çekilen kaynak, 1.5 milyar dolar ve 2.1 milyar TL olarak gerçekleşti. 12 Kasım'da TL hesapların karşılık oranını 50 baz puan daha yükselten Banka, bununla da 2.1 milyar TL'yi daha piyasadan çekti.

Vadeye göre karşılık oranı

Merkez Bankası, 17 Aralık 2010'dan itibaren ise karşılık uygulamasında vade ayrımına geçti. Banka, karşılık oranını vadesiz TL mevduat ve katılma hesapları ile 1 aya kadar vadelilerde 200 baz puan artırarak yüzde 8'e, altı aya kadar vadelilerde 100 baz puan artırarak yüzde 7'ye çıkarırken, 6 ay 1 yıl arasındaki vadenin oranını değiştirmedi, bir yıl ve daha uzun vadelilerin oranını ise 100 baz puan indirerek yüzde 5'e çekti.

Merkez Bankası, bu yıl da 24 Ocak, 24 Mart ve en son 21 Nisan'da yaptığı ayarlamalarla TL hesaplarda vadesiz ve bir aya kadar vadede yüzde 16'ya, üç aya kadar vadede yüzde 13'e, altı aya kadar vadede yüzde 9'a çekti. Buna karşılık Banka, bir yıla kadar olan vadedeki hesapların oranını yüzde 6, bir yıl ve daha uzun vadelilerinkini de yüzde 5'de sabit tuttu.

1100 baz puanlık artırım

Böylece TL mevduat ve katılma hesaplarına uygulanan karşılık oranlarında, son bir yılda yapılan artış, vadesiz ve bir aya kadar vadelilerde 1100 baz puana ulaştı. Bu dönemde, TL mevduatın munzam karşılık oranı, söz konusu hesaplarda yüzde 5'ten yüzde 16'ya yükseltildi. Aynı dönemde karşılık oranlarındaki artış, üç aya kadar vadelilerde 800, altı aya kadar vadeli hesaplarda 400 puan oldu. Son kararda, yabancı para hesaplarda karşılık oranı da 1 yıla kadar olan vadelerde 100 baz puanlık artırımla yüzde 12'ye yükseltilirken, daha uzun vadeler için ise yüzde 11'de bırakıldı.

Bir yılda ek 50 milyarlık kaynak

Merkez Bankası'nın 17 Aralık'taki munzam karşılık artırımıyla piyasadan çektiği 7.6 milyar TL ile birlikte, 2010 yılının tümünde çekilen toplam kaynak, 11.8 milyar TL ve 2.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2011 yılında ise 24 Ocak'taki artırımla piyasadan 9.8 milyar ve 24 Mart'taki ile de 19.1 milyar TL çekildi. Banka'nın 21 Nisan'da hem TL hem yabancı para hesaplar için yaptığı artırımla çekilecek kaynağın da 1.5 milyar TL ve 1.4 milyar dolar olduğu belirlendi. Buna göre bu yıl yapılan üç artırımla piyasadan çekilecek toplam kaynak 31.4 milyar TL ve 1.4 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.

Böylece Merkez Bankası, son bir yıldaki karşılık artışları ile piyasadan toplam 43.2 milyar TL ve 4.3 milyar dolar çekmiş olacak. Başka bir deyişle anılan dönemdeki artırımlar sonucu çekilen toplam kaynak 50 milyar TL'ye geliyor.

Hedef, kontrollü büyüme ve cari açık

Son bir yıldır gecelik faizleri sürekli aşağı çekerken zorunlu karşılıkları önemli oranda artıran Merkez Bankası, bununla iki duruma müdahale etmek istiyor. Türkiye'ye sıcak para girişlerinin önümüzdeki dönemde hızlanmasını bekleyen Banka, biryandan faizleri düşürerek TL'nin net getirisini azaltmayı, diğer yandan da TL faiz oranlarındaki azalışın kredi genişlemesine yol açarak ekonominin kontrolsüz şekilde büyümesini engellemeye çalışıyor. Düşük faiz oranları, sermaye girişlerini azaltırken, karşılık artırımları kredilerin doğal sürecinden daha hızlı genişlemesini önlüyor.

Merkez Bankası'nın, bankacılık sektörünce vade yapılarına göre farklı karşılık oranı belirlenmesi şeklinde son 5 aydır uyguladığı yeni politika, sektörde yapısal bir değişikliği hedefliyor. Bankacılık sektöründe borçlar, varlıklara göre daha kısa vadeli durumda olduğundan sektör faiz ve likidite riski ile karşı karşıya bulunuyor. Bu da bankaların şoklara karşı duyarlılığını artırıyor. Bu yeni düzenlemelerle vade uyumsuzluğu giderilerek borçların vadesi uzatılmaya çalışılıyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir