Kriz, Bursa'da tahribat yapmaya devam ediyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Prof. Dr. Ali CEYLAN / Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Genel Sekreteri

Küresel krizin dibini görsem, çocuklar gibi sevineceğim. Çünkü, krizin dibi göründüğünde belirsizlik azalmış olacak. Geleceğe ilişkin beklentilerim olumluya dönüşecek. Umutlanacağım. Ama kriz Bursa'da tahribat yapmaya devam ediyor. İşverenler, kapılarına kilit vurmaya devam ediyor. İşten çıkarmalar, bütün hızıyla sürüyor. Yüreğim yanıyor. Girişimcilik ruhunun küt küt diye attığı Bursa'da, girişimcilik ruhu çok büyük yaralar alıyor. Gelecekte girişimci bulamayacağız. Bu yaraları nasıl tamir ederiz, bilemiyorum...

Kriz böyle devam ederse, yeni yıldan sonraki duruma ne demeli? Düşünmek bile istemiyorum. İçimden bağırmak geliyor, belki duyarlar diye. Hükümet önlem almalı. Bursa'da bazı büyük işletmeler kapandı. Bazı işletmeler küresel krizle mücadele etmeye çalışıyor. KOBİ'lerin hesabını tutan bile yok. Böylesine büyük bir krizle mücadele etmek o kadar zor ki! Dünyanın yardımına ihtiyacımız var. Neyse ki, dünya, önlemlerini alıyor. Türkiye ise hâlâ krizden korunma paketini açıklamadı bile. Eğer, hükümet böylesi büyük bir krizi göremiyorsa veya siyaseti ekonominin önünde tutuyorsa, işimiz çok zor demektir.

Türkiye çok önemli değişikliklere gebe görünüyor. Peki, böylesine şiddetli kriz ortamında bankalar ne yapıyor dersiniz? Görebildiğim kadarıyla, birçok banka, üzerinden ilk tedirginliği atmış görünüyor. Kredilerin geri çağırılması gündemden düşmüş gibi. İşin bu yanı çok olumlu bir gelişmeyi işaret ediyor. Çünkü, en azından ilk büyük paniğin atlatıldığını görüyoruz. Öte yandan Merkez Bankası, 2001 krizinin aksine, piyasaya YTL pompalıyor. Ama, güven krizi nedeniyle, Türkiye'de hâlâ likidite sorunu devam ediyor.

İşletmelerimiz için önemli bir sorun var. Bu sorunu da bazı bankalar yaratıyor. Bazı bankalar, kredi faiz oranlarını aşırı yükselttiler. Mevduata verilen faizler değişmezken, üstelik enflasyon düşerken, bazı bankaların, kredi faiz oranlarını yüzde 30'un üzerine çıkarmaları iyi niyet göstergesi olamaz. Bu açıdan, bazı bankaların krize benzin döktüklerini düşünüyorum. Bu durum, reel sektör yanında, tüm bankacılık sektörüne de zarar veriyor. Bu uygulamaya fırsatçılık denilebilir. Oysa, reel sektör olmazsa, bankaların yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değildir. Bankalar, kendilerini, işletmelerle uzun bir yolculuğa çıkmış gemideki bireyler gibi düşünmelidirler. Bu nedenle, aynı gemide olduklarına göre, söz konusu bankaların hesaplarını tekrar gözden geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Kriz geçicidir. Normal zamanlar geleceğine göre, her şeyi tekrar düşünmekte yarar vardır.