Mucizenin adı olmak mümkün mü?

 

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mustafa KOÇER / Gaziantep Akaryakıt Bayileri Derneği Başkanı

Sürekli gündeme gelen genç ve dinamik nüfusumuz, potansiyel enerjisini aktif enerjiye çevirecek donanıma sahip mi? Yakın geçmişte benzer mali yapılarda bulunduğumuz Asya mucizesi olarak adlandırılan Uzakdoğu ülkelerinin bugünkü durumuna baktığımızda sorunun cevabı bulunabilir.

Bu ülkelerde 80'li yılların genç nüfusuna sürekli başarı hikayeleri model gösterilerek, önlerine konan büyük bir resmin bir parçası olmaları vaat edildi. O günün gençleri, bugünün işadamları bir mucizenin kendisi oluverdi! Hem de yeraltı ve yerüstü kaynakları olmamasına rağmen. Türkiye'nin kayıp yılları olarak geçen 80'li ve 90'lı yılların televole kültürü ile yeşermiş genç nüfusu ise bugün üretmeden tüketmeye yönelik, tüketime dayalı ekonomik modeli benimsemekten öteye gidemedi.

Öyleyse bugün için ne yapmalı? 80'li yılların Asya gençliğinin anlayışı bugün Türkiye'si için uyarlanmalı, başarı hikayelerinin modelleri hayatın her alanında vurgulanmalı, 7 den 70'e herkes yaşam boyu eğitim seferberliğinin bir parçası haline gelip, kişisel gelişiminin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Bunları hayata geçirebilmek için toplumda herkese görev düşüyor. Devlet ülkede sosyal donatılar, eğitim kurumları ile bütünleşik yaşam alanları kurup mesleki eğitime önem vermeli. Ülkenin eğitim seviyesini yükseltilirken eğitimin yaşam boyu sürmesi için STK'lar bunun zemini haline gelmeli, üyelerini sürekli eğitim, gelişim ve başarı modelleri ile buluşturmalıdır. Toplum, küçük olsun benim olsun anlayışı yerine, kolektif çalışma kültürünü benimsemeli. Ben merkezli yapıdan biz merkezli yapıya geçişin hızla kurulmalıdır.

2000'li yıllarda 80 ve 90'lı yılların telafisi yoluna gidilerek, özellikle bölgemizde yerel yönetimin bu bağlamda atmış oluğu adımlara tanık olduk. Kenar mahallelerde ve şehrin değişik yerlerindeki meslek edindirme kursları, sosyal tesisler gibi gelişmelerle halkın eğitimi, niteliği ve kültür seviyesini artırmaya yönelik umut verici adımlar olarak görülüyor.

Bunlar geliştirilerek sürdürülmelidir. Özel sektör de Gaziantep Ticaret Borsası ile sınırlı kalmayarak yerel borsalar kurmalı, özellikle sermaye birikimi sınırlı şirketler yerel borsalarda işlem görmelidir. Bilanço okuma, sektörel analizler gibi eğitim seminerleri ile halkın hisse alımına teşvik edilmesi ticaret ve sanayinin daha sağlıklı gelişmesini sağlayacaktır.

Sözünü ettiğimiz gelişmeler toplum hayatında karşılığını bulur, gündemdeki kısır tartışmalar yerine halkın enerjisi katma değerli işlere doğru bir şekilde kanalize edilirse bireylerin geniş bir coğrafyada, uluslararası arenada birer oyuncu haline gelmesine vesile olunabilir. Böylece yarınların büyük Türkiye'sinin temelleri atılarak ülkenin kendisi mucizenin adı olur .