”Protokollerin Meclis'ten çekilmesi gerekiyor”

CHP lideri Baykal ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde, 1915 olaylarına ilişkin karar tasarısının kabul edilmesini değerlendirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Ermenistan ile imzalanan aldatmaca belgesinden başka hiçbir değeri olmadığı ortaya çıkan protokollerin Meclis gündeminden çekilmesi gerektiğini'' savundu.

Baykal, partisinin grup toplantısında, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde, 1915 olaylarına ilişkin karar tasarısının kabul edilmesini değerlendirdi.

Baykal, konuşmasında, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına yönelik karar tasarısının kabul edilmesine de yer verdi.

ABD Kongresinde, Türkiye ya da Osmanlı'ya yönelik tasarılarının konuşulmasının, karar alınmasının ilginç bir tarihi olduğunu belirten Baykal, ''Sanmayın ki bu konu yeni ortaya çıkmış bir konudur. 1890'dan itibaren, ortada 1915 olayları yokken, ABD Kongresi sürekli olarak, Türkiye'deki Ermeni konusuna yönelik ilgi sergilemiştir'' dedi.

Baykal, ABD Kongresi'nin, 1890'da Erzurum'da Ermeni isyanı çıkmasıyla konuya sahip çıkmaya başladığını; Kayseri, Yozgat, Merzifon ve Sason olaylarından sonra 1894'de, 116 yıl önce, bir kararla Osmanlı Devleti'nin ''katliam yaptığını'' ilan ettiğini anlattı.

ABD Kongresinde, bu konuyla ilgili iki karar alındığını, 1909'daki Adana isyanı sırasında ise iki savaş gemisini, gözdağı vermek üzere Osmanlı Devleti'nin karasularına gönderdiğini ifade eden Baykal, ABD Kongresinin, 1915 olaylarıyla ilgili olarak da iki ayrı karar tasarısıyla Osmanlı'yı kınadığını söyledi. Baykal, bu tasarılardan sonra 1975'e kadar herhangi bir karar alınmadığına işaret etti.

Baykal, daha sonra da çeşitli tarihlerde tasarıların gündeme geldiğini dile getirdi.

"Ne kadar itham edici"

Son tasarının, 1915-1923 yılları arasında yaşanan olaylar nedeniyle ABD Kongresinin karar almasını talep ettiğini anımsatan Baykal, hedefin sadece Osmanlı dönemi olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk döneminin de Ermeni ithamlarının hedefi haline getirilmek istendiğini söyledi.

''Ne kadar acı bir manzara, ne kadar iyi niyetten uzak, ne kadar gerçeklerden kopuk, ne kadar peşin fikirli, itham edici, karalayıcı bir zihniyetin yansıması'' diyen Baykal, ''Şimdi bu olay, tarihe yönelik bir karalama, suçlamanın ötesinde Türkiye'nin gelecekteki politikasını belirlemek için kullanılacak bir levye, araç haline getirilmektedir. İmzalanan protokoller, 116 yıllık çabaya, yeni bir hayat şansı vermiştir. Gelecek için artık bunu tehdit olarak, dış politika aleti olarak kullanmak, mümkün hale getirilmiştir'' görüşünü dile getirdi.

Baykal, ''Tasarı, 'insanlığın, adaletin ortaya çıkmasını sağlayalım, yaşanmış olan haksızlıkların adını koyalım' duygusallığının gereği olarak mı ortaya çıkıyor? Yoksa başka bir siyasi hesabın parçası olarak mı gündeme getiriliyor?'' diye sorarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Görüyoruz ki, Türkiye'yi Kafkasya konusunda bir istikamete sokabilmenin aracı olarak kullanılıyor? Protokollere ilişkin, bu konunun yeterince olgunlaşmadığını, Ermenistan ile Türkiye arasında arzu ettiğimiz yakınlığın kurulabilmesi için gereken zihni ortamın Ermenistan'da henüz şekillenmediğini söyledik. Protokol uygulanabilir değildi. İmzadan sonra Ermenistan Anayasa Mahkemesi bir karar aldı, 'soykırıma devam, Türkiye ile sınırı tanımıyoruz, gelin sınırı açın' diyor. Bu olaya fırsat veren o protokoller. Biz sevimli gözüktük, uyumlu gözüktük, bütün dünya 'aman ne kadar güzel Türkler bu konuda çok anlayışlı davranıyorlar' dedi. Ne oldu, yanlış...

Yapılması gereken iş, artık hiçbir anlam taşımadığı net bir şekilde gözüken bir aldatmaca belgesinden başka hiçbir değeri olmadığı ortaya çıkan bu protokolleri, Meclisin gündeminden çekmektir. Hükümet, bunu siyasi çekişme, sürtüşme konusu haline getirmeye, efelikler taslamayla, olayı iç politika zemininde kurcalamaya çalışıyor. Bunları bırakın, ciddi olun. Yapılması gereken, yapılması mümkün, kaçınılmaz olan tek iş var: Derhal o protokollerin anlamını kaybettiğini söyleyip, Meclis gündeminden alınız. Bunu yapınız, bu yeterince uyarıcı, ciddi olur.''

Genel af tartışması

Baykal, partisinin grup toplantısından sonra, konuya ilişkin soru üzerine, bu konuda CHP'nin düşüncesiyle ilgili herhangi bir tereddüte yer olmadığını ifade etti.

CHP olarak terörle mücadelenin ülkenin temel önceliği olduğunu, teröre karşı kararlılıkla ve sonuç alıcı bir mücadele vermenin mutlak zorunluluk olduğunu düşündüklerini belirten Baykal, hep bu doğrultuda açıklamalar yaptıklarını vurguladı.

Baykal, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'de terörle mücadeleye artık bir son verildiğini, bu mücadeleyi açanlar ilan ettiği, ellerindeki silahların tümünü teslim ettiği, artık teröre tekrar başvurulmayacağı konusunda herkesin haklı bir güven duyabildiği bir noktada bir toplumsal barış projesi olarak af konusunun düşünülebileceğini söyledik, ben söyledim. O zaman da kullandığımız niteleme aftır. Herhangi bir onu niteleyecek kelime yoktur. Ülkenin şartlarına, ihtiyaçlarına göre bunun kapsamı, niteliği, çerçevesi elbette belirlenecektir. Ama Türkiye'de terör net bir şekilde gündemden düşecek ise, ortadan kalkacak ise, o günleri yaşar isek ve bunun kalıcı olduğu ortaya çıkar ise, silahlar tümüyle teslim edilir ve terör dönemi reddedilir ise elbette bizim insanları kin, intikam ve nefret duygusu içinde düşman gibi kabul etmemiz çok yanlıştır. Bir toplumsal barış projesine inşallah o gün geldiğinde Türkiye'de ihtiyaç olur, imkan olur, bu imkanı bu ihtiyacı o zaman değerlendiririz. Ama şu sırada, bakın ikinci şehidi verdik son iki gün içinde, böyle bir şeyin hiçbir ortamı yok. Bu sözler yanlış sözler. Bunu gündeme getirmek, taşımak ve buradan bir arayışa girmek kesinlikle doğru değildir. Biz terörle mücadelenin kararlılıkla yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Terör tehdidi ülkenin gündeminden kesinlikle düştükten sonra elbette hepimiz bir toplumsal barış anlayışı içinde gereken neyse o zaman ona hep birlikte milletçe bakarız."

Bu konularda ilginizi çekebilir