"Demokratikleşme Paketi" kabul edildi

"Demokratikleşme paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Kanuna göre, hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propaganda, Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapılabilecek. 

Siyasi partiler, tüzüklerinde yer almak ve 2’den fazla olmamak koşuluyla eş genel başkanlık sistemini uygulayabilecek.

Beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak

Siyasi partilerin, bir ilçede teşkilatlanmaları için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak. 

Devlet yardımı için gereken oy oranı yüzde 3'e indirilecek

Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde alınması gereken oy oranı yüzde 7'den yüzde 3'e indirilecek.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılacağı yer ve güzergahı, ilgili belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşü alınarak, mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenecek. 

Toplantı ve yürüyüş: Açık yerlerde güneş batmadan,kapalı yerlerde ise 24.00'e kadar yapılabilecek

Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergahlar, yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinde ilan edilecek.

Açık yerlerdeki toplantı ve yürüyüşler, güneş batmadan önce dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00'e kadar yapılabilecek.

Düzenleme kuruluna yetki veriliyor

Toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında hükümet komiserinin görev ve yetkileri, düzenleme kuruluna verilecek.

Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntüleri, kolluk tarafından yapıldığı belli olacak şekilde kaydedilebilecek. Bu kayıtlar, şüphelilerin ve suç delillerinin tespiti dışında başka bir amaç için kullanılamayacak.

Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesi imkansız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı, dağılma kararı alacak ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek. 

Düzenleme kurulu veya kurul başkanı, kanuna aykırı hale dönüşmesi durumunda, toplantı veya gösteri yürüyüşünün sona erdiğini topluluğa ilan edecek ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek.

Kurulun veya kurul başkanının bu görevi yerine getirmemesi halinde, durum yetkili kolluk amirince mahallin en büyük mülki amirine bildirilecek ve mülki amirce toplantının sona erdirilip erdirilmeyeceğine karar verilecek. Mülki amir, yazılı veya acele hallerde, sözlü emirle, mahallin güvenlik amirlerini veya  bunlardan birini görevlendirerek olay yerine gönderecek.

Farklı dil ve lehçelerde eğitim için özel okullar açılabilecek

Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilecek.

Kanunla, anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerden biri olan eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasının engellenmesi yaptırım altına alınıyor ve bu suç için belirlenen ceza artırılıyor.

Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, kişinin eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına engel olanlara, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek. 

Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılması hakkının engellenmesinde de 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.

Yaşam tarzına müdahale suç kapsamında

Kişilerin toplu ibadetleri yanı sıra bireysel ibadetlerinin engellenmesi de suç olarak düzenleniyor. Kişinin dini inancının gereğini yerine getirmesinin engellenmesi yaptırım altına alınıyor. Kişilerin Anayasa'da ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan dini inanç, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün cebir veya tehdit kullanılarak engellenmesi suç olarak tanımlanıyor. 

Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.

Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden  kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden ve bunları değiştirmeye zorlayan kişiye de aynı ceza verilecek.

Nefret suçu kanun kapsamına alınıyor

Kanunla, "ayrımcılığın" yanı sıra "nefret suçu" da kanun kapsamına alınıyor. Böylece söz konusu suçun nefrete dayalı ayrımcılık olduğuna vurgu yapılıyor.

Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, işe alınmasını, olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.

Köylere eski isimleri geri verilebilecek

Kanunla, köy isimlerinin resen değiştirilmesine yol açan hükmü kaldırılarak, köylere, eski isimlerinin geri verilmesine imkan tanınıyor.

Kanunun, "Türkçeden başka dil ve yazı kullanamazlar" ibaresi madde metninden çıkarılarak, ön seçimler esnasında yapılacak propagandalarda Türkçeden başka dil ve yazı kullanılması yasağı kaldırılıyor ve adayların ön seçim propagandasında kendilerini Türkçeden başka dil ve yazıyla da ifade edebilmelerine imkan sağlanıyor.

Her çeşit fitre, zekat, kurban derisi ve bağırsak yardımlarının sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının geliri sayılmasına ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılıyor.

Şapka İktisası Hakkında Kanun ile  Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunda yasaklanan eylemler ve yükümlülüklere aykırı davranmayı suç olarak düzenleyen Türk Ceza Kanununun 222. maddesi yürürlükten kaldırılıyor.

Tasarıda, "terör eyleminden mahkum olanların da aralarında bulunduğu bazı suçlardan" mahkum olanların, siyasi partilere üye olamayacakları ve üye kaydedilemeyeceklerine ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılıyordu. Ancak AK Parti'nin verdiği değişiklik önergesi ile bu maddede değişiklik yapılarak, mevcut hüküm korundu. 

Buna göre, kamu hizmetlerinden yasaklılar; basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkum olanlar; taksirli suçlar hariç beş yıl ağır hapis veya beş yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkum olanlar, terör eyleminden mahkum olanlar siyasi partilere üye olamayacak ve üye kaydedilemeyecek.

Terörle Mücadele Kanunu'na gerek yok

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Terörle Mücadele Kanunu'na şu anda ihtiyaç olmadığını, bu kanundaki bütün maddelerin karşılığının Türk Ceza Kanunu'nda olduğunu söyledi.

Atalay, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen, "Demokratikleşme paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısının 2. bölümü üzerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı.

Adalet Bakanlığı'nın yeniden yargılama ile ilgili çalışması olduğunu belirten Atalay, "Bu konuda kapsam vesaire ne kadar, onun hacmini bilmek gerekiyor" dedi.

Atalay, Terörle Mücadele Kanunu'na şu anda ihtiyaç olmadığını, kanundaki bütün maddelerin karşılığının Türk Ceza Kanunu'nda olduğunu ifade ederek, "Bu kanunun kalkmasıyla hiç bir boşluk oluşmuyor. İleriki bir zaman içinde onun da yapılması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu. 

Tutukluluğun bir ceza değil tedbir olduğuna ve bunun mümkün olduğunca kısa sürmesi gerektiğine inandığını belirten Atalay, tutukluluğun süresinin son yapılan çalışmayla 5 yıla indirilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu kaydetti. Atalay, tutuklamayı zorlaştıran epey düzenleme yaptıklarını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Atalay, tasarının, "Yer isimlerinin değiştirilmesine ilişkin maddesiyle" ilgili de açıklama yaptı.

1949 yılında ilgili kanunla devlete, Türkçe olmayan yer isimlerini değiştirme görevi verildiğini belirten Atalay, "12 bin kadar yer ismi değişmiş. Bazen o ismin kökeni belli değil ama yıllardır oralarda o isimlerle biliniyor. Şimdi yapacağımız düzenlemeden sonra vatandaş kendi yaşadığı yerin ismini değiştirmek istiyorsa referandum yapacak, sonucunu da İçişleri Bakanlığı'na gönderecek. O yerin ismi de İçişleri Bakanlığı'nın onayı ile değiştirilecek" diye konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir