Üslerin stratejik kararları kiloda 7 dolarlık ihracat hedefinin anahtarı olacak
Mobilya sektörü, orta vadede 10 milyar dolarlık ihracatın yanı sıra 25 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmak istiyor.
Çalışmalarını Türkiye’nin 2023 yılındaki ihracat hedeflerine göre şekillendiren mobilya sektörü, bugün itibarıyla kilogram başına ihracatta Türkiye’nin 2023 projeksiyonunda öngördüğü hedefleri geçti. Türkiye’nin 2023 hedeflerini yakalayabilmesi için kilogram başına ihracatın en az 3 dolara çıkması gerektiği sıklıkla dile getiriliyor. Fakat bugün itibarıyla Türkiye’nin global pazara sattığı malın kilogram değeri 1.5 doları ancak buluyor. Buna karşın 2015 yılında 2.3 milyar dolarlık ihracatla, kilogram başına ihracatta 3.6 dolara ulaşan Türkiye mobilya sektörü ise 2023 yılında kiloda 7 dolarlık ihracat hedefliyor.
Halen 10 milyar dolarlık pazar büyüklüğü ile küresel ölçekte yükselen sektör, orta vadede 10 milyar dolarlık ihracatın yanı sıra 25 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmak istiyor. Söz konusu hedeflerin yakalanması halinde Türkiye mobilya sektörü, küresel pazarda ilk beş üretici arasına girecek. Sektörün kilogram başına ihracatta gösterdiği başarı, global pazarda katma değerli ürün grubu ile öne çıkan ülkeleri de yakaladığını gösteriyor. Resmi olmayan rakamlara göre, Almanya kiloda 4.1, Japonya 3.5, Güney Kore ise 3 dolar değerinde mal satıyor.
Türkiye mobilya sektörünün elde ettiği veri üzerinden yapılan okumalar ise sektörün artık nitelikli ürün grupları ile ilerleme stratejisini benimsediğini gösteriyor. Yine çoğunluğu KOBİ ölçekli işletmelerin oluşturduğu sektörde ortak akıl ve birlikte hareket etme prensibinin önemli bir etkisi var. Bugün itibarıyla yurt genelinde mobilya sektörüne yönelik imalat ve yan sanayii konularında kümelenmiş birçok mobilya üssü görmek mümkün. Bu üslerde tasarım, Ar-Ge, el işçiliği, mobilya yan sanayii, ofis mobilyaları ve daha birçok konudaki iş geliştirme anlayışı güçlü bir pazarın doğması sonucunu da beraberinde getiriyor. Halen İstanbul, Kayseri, İnegöl ve Ankara başta olmak üzere yurt genelinde konumlanan sektörün 7 dolarlık ihracat hedefine erişmede ise Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapılacak ihracatın önemli rol oynayacağı ifade ediliyor.
Türkiye’deki mobilya üslerinin aslında birçok projeyi, bir arada ilerlettiğini görmek mümkün. Ar-Ge, inovasyon, tasarım, hammadde temini, lojistik imkanların artırılması, alım heyetlerinin üslere getirilmesi, sergi alanı için yeni yapıların kurulması, nitelikli eleman yetiştirmek için açılan okullar, tasarım yarışmaları, teşviklerden yararlanma yönünde yapılan başvurular ve yan sanayi hizmetlerinin artırılması konuları bahsi geçen projelerden sadece birkaçı...
Güçlü bir sektör altyapısını küçük detaylar belirliyor
Türkiye’deki sanayi yapılanması içinde faaliyet gösteren birçok sektörde, ortak akıl ile hareket etme ve strateji belirleme noktasında sıkıntı yaşanıyor. Birçok alt sektörde yukarıda adı geçen konu başlıkların birkaçının dahi bir arada yürütüldüğünü söylemek oldukça güç. Yine dış pazarlarda, kimi ülkelerde birden fazla yerli üreticinin fiyat odaklı rekabet ettiği gözlemlerimiz arasında bulunuyor. Dolayısıyla çoğu firma; önceliğin ortak akıl, fikir ve bunların sonucunda strateji belirlemekten geçtiğini unutuyor. Bu durum ise dış pazarda rekabet gücü düşük, katma değerli üretimden uzak işletmelerin sınırlı ihracata neden oluyor.
Mobilya sektöründe ise yukarıda da değindiğimiz üzere birçok iş aynı anda yapılıyor. Çünkü güçlü bir sektörün doğru yapılanmadan geçtiği ve bunun bir zincir olarak benimsendiği dikkatlerden kaçmıyor. Pek tabi yurt genelinde üs gibi kurulan fakat zaman içinde gerek yerel yönetimlerin sunduğu alanların yetersizliği gerekse de ilgili bölgede faaliyet gösteren firmaların stratejik hataları bölgeyi üs olmaktan uzaklaştırmış durumda. Ancak tüm sorunlara rağmen yılmayıp, yeniden gücünü toparlamak isteyen bu bölgeler,mobilya sektörünün ihracat hedefl erini yakalaması adına sektörü umutlandıran ufak bir ayrıntı olarak görülüyor.
Anlık değişen tüketici algısı tasarımın önemini gösteriyor
Mobilya üslerinden yapılan imalat hem iç hem de dış pazara dağılıyor. Güçlü bir iç pazar için de ithal markalarla rekabet halinde olan sektörde özellikle son yıllarda tasarım gücü ile öne çıkan, özellikli kumaşlara sahip mobilya türleri talep görüyor. Yine iç ve dış pazarda, hedef kitlenin kültürel yapısını gözeterek imal edilen ürün grupları, sektörün etkili bir şekilde ilerlemesi sonucunu beraberinde getiriyor. Buna ilave iç pazarda farklı bölgelerde konumlanan ve mobilya AVM gibi çalışan oluşumlar da iç pazarın kazanılmasını sağlıyor.
Bugün itibarıyla mobilyanın yaşam alanlarının önemli bir parçası olarak kabul görmesi ve tüketicinin mobilyayı değişken bir ürün olarak benimsemesi, beraberinde tasarım odaklı üretim yapan bir sektörün doğması sonucunu getiriyor. Artık mobilyada koca bir sezonu bir ya da iki serilik mobilyalar ile geçirmenin mümkün olmadığına dikkat çeken uzmanlar, her yıl en az dört ya da beş koleksiyunun piyasada yer alması gerektiğini bildiriyor. Yine firmaların müşteri ihtiyaç ve şikayetlerini gözeterek, ele aldığı mobilya uygulamalarının da beraberinde üretici- bayi-pazarlamacı-tüketici ekseninde geniş bir fikir alış verişini getirdiği tespitini yapan uzmanlar, Türkiye mobilya sektöründeki bu interaktif yapının firmalara artı değer kattığını ileri sürüyor.
Üslerin AB ülkelerine yönelmesi katma değeri de yükseltecek
Sektörün tasarım noktasında ise durağan bir yapıdan uzaklaşarak, sürekli dinamizim halinde olması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, genç tasarımcıların önünü açan ve teşvik eden yarışmaların söz konusu dinamizmi beraberinde getirdiğini iletiyor. Uzmanlar, bugüne kadar daha çok Ortdoğu ve yakın coğrafyaya sattığı ürün grupları ile altyapısını iyileştiren ve söz konusu coğrafyalarda ihracat kabiliyetini geliştiren mobilya üslerinin AB ülkelerine mal satabilecek bir yapıya bürünmesini olumlu buluyor. Dolayısıyla tasarım ve Ar-Ge kabiliyetini geliştiren tüm bölgelerin katma değerli ürün grupları ile AB pazarında etkin olabileceği görüşü tüm sektör tarafından kabul görüyor. Buna ilave sektörün kiloda 7 dolarlık ihracat hedefi belirlemesi de mobilya üslerinin AB pazarına odaklanmasını sağladı. Sektör temsilcileri; ergonomik, modern çizgilere sahip, dinamik ve özellikli ürünlerin hedef pazarda tercih edilirliğinin yüksek olduğunu, bu durumun da üslerde katma değerli üretimi artıracağını iletiyor.
Sektörün sorunları noktasında ise navlun desteği, KDV indirimi, kalifiye elaman yetersizliği ve hamadde kaynaklarının orta vadede kısıtlı kalma ihtimalini saymak mümkün. Tüm bu sorunların ihracatta rekabet gücünü düşürdüğüne dikkat çeken sektör temsilcileri, Türkiye pazarına rahat bir şekilde giren ve bugün itibarıyla 750 milyon dolarlık hacme ulaşan ithal ürünlerde de bir denetim mekanizmasının işlemesi gerektiğine vurgu yapıyor.