”Yargı üzerindeki baskılar artarak devam ediyor”

YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, yaz kararnameleri çalışmaları sırasında HSYK'nın üzerinde baskı yaratıldığını söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA -  Yargı üzerindeki baskıların artarak devam ettiğine dikkat çeken Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Kararnamesi ile ortaya çıkan tablo ve alınan kararların, objektif ve hukuksal yönden yorumlanması gerektiğini ifade ederek, "HSYK toplumda yaratılmak istenen ayrışmaya rağmen, hukukun ve bağımsız yargının her türlü olumsuz koşul içerisinde bile güvencesi olduğunu göstermiştir" dedi.

Eminağaoğlu, Gazeteciler Cemiyeti'nde yaptığı basın toplantısında, adli tatil öncesi, adli yıl içerisinde yaşanan olayların ve sorunların değerlendirmesini yaparak açıklamalarda bulundu. Basın toplantısında, YARSAV Yönetim Kurulu'nun bazı üyeleri de hazır bulundu.

YARSAV'ın evrensel alanda kabul gördüğünü ancak Adalet Bakanlığının ve "Bakanlığa hakim olan siyasi irade çizgisinde yayın yapan bazı yayın kuruluşlarının" YARSAV'ın hukuki varlığına karşı iş ve eylemlerde bulunduğunu öne sürdü.

YARSAV'ın "hukukun üstünlüğü ilkesinden ayrılmadan yürüttüğü faaliyetlerin etiketlendirilmeye çalışıldığını" buna karşın yoluna kararlılıkla devam ettiğini ifade eden Eminağaoğlu, "YARSAV bir yana, yargıç ve Cumhuriyet savcılarına yönelik saldırılar daha başka saldırıların da gerçekleştirileceğini bize göstermektedir. Hukukun üstüne çıkacak hiç bir şey olamaz. Bunları yapanlar hukuk anlayışlarını gözden geçirmelidirler" diye konuştu.

"Yargı teknoloji kullanılarak yürütme organı gözetimine sokuldu"

Eminağaoğlu, köklü bir yargı reformuna gereksinim olduğunu ancak bunun gerçek anlamda reform iradesine sahip siyasi iradeyle gerçekleştirileceğini vurgulayarak, 1982 Anayasası'ndan bu yana yapılanların gerçek bir reform niteliğinde olmadığını söyledi. Eminağaoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş değerleri nasıl yaşatabileceğini hukuksal ilke ve değerleri en etkin nasıl yaşatıp yüceltebileceğini, hukukun üstünlüğünün nasıl korunup sürdürülebileceğini gözeterek hareket etmek durumundadır.

Yasama organının yargı üzerinde yetki sahibi yapılmak istenmesi, siyasi partiler hukukunun mevcut yapısı ve siyasi işleyiş gözetildiğinde, erkler ayrılığını ortadan kaldıracak ve yasama yoluyla yargı bağımsızlığı zedelenecek, anılan ilkeler yaşama geçirilmek bir yana yargı etki altına alınmış olacaktır. Esas olması gereken ilke ve değerlerin en etkin nasıl yaşama geçirileceğidir. Bu nedenle yargı organları ve kurumları üzerinde siyasi iradenin etkili olamayacağı bir yapının tesisi esas alınmak yerine AB söylemlerine dayanılarak demokratik meşruiyet söylemiyle yargı bağımsızlığını tartışmalı kılacak adımlar atılmamalıdır."

Hükümetin yargı reformunu ısrarla dile getirmesine rağmen bazı adımlar atmaktan da uzak durduğunu iddia eden Eminağaoğlu, yargıç adayı alınması ve bu doğrultuda sınav açılmasına Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) karar vermesi, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığının HSYK'ya bağlanması, Adalet Bakanının yargıç ve Cumhuriyet savcıları hakkında araştırma, inceleme ve soruşturmaya izin verme yetkisinin HSYK'ya bırakılması, yargıç ve Cumhuriyet savcılarının Adalet Bakanlığına idari bağlılıklarına son verilmesi ve HSYK kararlarının yargı denetimine açılması gibi konularda hükümetin isteksiz olduğunu ileri sürdü.

Eminağaoğlu, Ulusal Yargı Ağı Projesi ile (UYAP) "yargının teknoloji kullanılarak yürütme organının gözetimine sokulduğunu" savunarak, UYAP'ın ivedilikle gözden geçirilmesi ve işletiminin Adalet Bakanlığından alınmasını istedi.

"Adalet Bakanlığı, adeta 'telekulak bakanlığı' durumuna sokulmamalı"

Eminağaoğlu, adli yıl içerisinde "telekulak" iddialarının gündeme geldiğini, iddiaların muhatabı olan Adalet Bakanlığının konuya duyarsız kaldığını ve çeşitli davalar açıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Ülkemizde disiplin incelemesi veya disiplin soruşturması aşamasında iletişimlerinin tespiti yoluna gidilen tek meslek grubu yargıç ve Cumhuriyet savcılarıdır. 2007 yılında çıkartılan Teftiş Kurulu Yönetmeliği, bu konuda Teftiş Kurulu Başkanlığını yetkilendirmiştir. Bu yola sıklıkla başvurulmaktadır. Bu düzenleme ivedilikle kaldırılmalı ve mevcut uygulama sonlandırılmalıdır. Ancak, yargıç ve Cumhuriyet savcıları hakkında katalog suçlar dışında bile iletişimin tespiti yoluna başvurulmaktadır. Adalet Bakanlığı, adeta 'telekulak bakanlığı' durumuna sokulmamalıdır. Adalet Bakanlığı, yargının yüceliğine uygun yetki ve görevlerini uygulamaya devam etmelidir."

"Yargı üzerindeki baskılar artarak devam ediyor"

Eminağaoğlu, "yargı üzerindeki baskıların artarak devam ettiğini" öne sürerek, yaz kararnameleri çalışmaları sırasında HSYK'nın üzerinde baskı yaratıldığını savundu.

"Ülkemizdeki en güvenceli kurul HSYK'ya yapılanlar gözetildiğinde, yerel mahkemelerde çalışan yargıç ve Cumhuriyet savcılarının ne kadar güvencede olabildiklerini ifade etmeye gerek yoktur" diyen Eminağaoğlu, yargıç, Cumhuriyet Savcısı, yargı organı ya da bir kurul "hizaya getirilmek" istendiğinde tek taraflı yayınlarla baskıların başladığını söyledi.

Eminağaoğlu, "Yargı yargıya bırakılmalı, yargı da rahat bırakılmalıdır. Yargının hukuk devletinin yaşaması için gerekli olduğunu hatırlatmaya gerek olmamalıdır" dedi.

"Kuralsız izleme ve iletişim tespitlerinin" günümüzde herkesin muhatap olduğu en yaygın insan hakkı ihlali olduğunu dile getiren Eminağaoğlu, kendisinin de "halka açık bir ortamda, geniş katılımlı, tamamen hukukçuların yer aldığı bir yemekte çekilmiş fotoğrafının" bir gazetede yayımlandığını ve HSYK Kararnamesi ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını anlattı. Yapılan yayınların hem kronolojik hem de içerik yönünden çelişkili ve gerçek dışı olduğunu savunan Eminağaoğlu, aynı açıdan çekilen birden fazla fotoğrafın farklı gazetelerde basılmasının, haberin kaynağının basın olmadığını ortaya çıkardığını belirtti.

"YARSAV üyesi olmak ne bir ayrıcalık ne de bir ayrımcılıktır"

HSYK'nın kararname çalışmaları sürerken bir çok ismin YARSAV üyesi olarak basında yer aldığına işaret eden Eminağaoğlu, "Kararname kapsamına elbette YARSAV üyeleri girebilir. YARSAV üyesi olmak ne bir ayrıcalık ne de bir ayrımcılık konusu olarak görülmemelidir. YARSAV'ın yargı organlarında her sıfattan üyelerinin olması son derece doğal ve örgütlenme özgürlüğünün bir gereğidir. YARSAV üyeliğinin adeta gizli bir faaliyet gibi sunulması, hukuk devleti anlayışı yönünden son derece manidardır" diye konuştu. Eminağaoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"HSYK kararnamesi ile ortaya çıkan tablo ve alınan kararlar, objektif ve hukuksal yönden yorumlanmalıdır. HSYK, toplumda yaratılmak istenen ayrışmaya rağmen, hukukun ve bağımsız yargının her türlü olumsuz koşul içerisinde bile güvencesi olduğunu göstermiştir. HSYK, yargı ve hukuk devleti için vazgeçilmez bir kurumdur. Yargının böyle bir kurula kavuşması, çok büyük sıkıntılar ve mağduriyetlerin sonrasında ancak 1961 yılında olabilmiştir. Bu nedenle anılan kurulun değerinin anlaşılabilmesi için, bu kurulun bulunmadığı dönemlerdeki iş ve işlemleri hatırlatmaya gerek olmamalıdır. Bir ülke ve toplumun hafızasını kaybetmesi düşünülemez. Yargıç ve Cumhuriyet savcıları, tedirgin olmadan bu sürecin yaşanması için bazı mevzuat ve uygulama değişikliklerine gidilmesi kaçınılmazdır."

Eminağaoğlu, adli tatile giren yargıç ve Cumhuriyet savcılarına "iyi tatiller", nöbetçi olarak görev yapan meslektaşlarına da "iyi nöbetler" dileyerek konuşmasını bitirdi.

Gazetecilerin soru sormak istemesi üzerine de Eminağaoğlu, gündemdeki konulara ilişkin yaptığı açıklamaların yeterli olduğunu, soruların YARSAV'a bildirilmesi halinde cevaplandırılacağını belirterek soru kabul etmedi.