Yellen ve ECB
Yeşim Sarışen / Yapı Kredi Yatırım
Kısa vadede global merkez bankaları para politikaları arasındaki ayrışma ve Çin’deki yavaşlamanın derecesi global piyasaları şekillendiren ana makro risk olayları olmaya devam ediyor. Aralık ayında faiz indirimi ve ek genişleme beklenen Avrupa Merkez Bankası (ECB) Çin faiz indirimi ve güvercin eğilimin öne geçtiği sürpriz İngiltere Merkez Bankası (BoE) açıklamaları genişlemeci politikaların devamı beklentisi yaratıyor. Bu beklenti, risk iştahında yükselişi beraberinde getirirken, şahinleşen Amerika Merkez Bankası (FED) ile birlikte piyasalar soru işaretleri ile karşı karşıya kaldı.
2013 yılı ortalarından bu yana ABD reel efektif döviz kuru yaklaşık olarak yüzde 15 değer kazandı. Dolar uzun vadede güçlenme eğiliminde ve 2015 yılı Mart ayından bu yana etkili olan konsolidasyon süreci ardından uzun vadeli yukarı trend güçlenerek devam edebilir. Doların güçlenme eğiliminde olduğu bir süreçte kısa vadede global risk iştahında yaşanacak olası bir artışa, gelişmekte olan ülke varlıklarının ne derece uyum sağlayabileceği soruları gündeme gelebilir.
Dolar, global emtia fiyatları üzerinden gelişmekte olan ülke varlıkları ile ters korelasyona sahip. Geçmiş dönemde dolardaki değerlenme döngülerine bakıldığında, emtia fiyatlarındaki satış baskısı, gelir etkisi üzerinden gelişmekte olan ülke ekonomileri büyüme oranları üzerinde olumsuz etki yaratıyor. Bu etkilerin de ABD faizlerindeki yükselişlerle birlikte özellikle kırılgan olan gelişmekte olan ülke ekonomilerinde daha güçlü olduğu gözlemleniyor.
Bu doğrultuda IMF’in son yayınladığı raporlarda da uyardığı gibi yaklaşan FED faiz artırımı süreci ve en önemlisi de faiz artırımlarının hızı, dış finansman ihtiyacı yüksek olan gelişmekte olan ülke ekonomileri açısından soru işaretlerini gündeme getirebilir.
Şahinleşen FED sonrasında 2 Aralık Yellen konuşması, 3 Aralık ECB toplantısı ve 4 Aralık ABD tarım dışı istihdam verisi 15-16 Aralık FOMC toplantısı öncesinde piyasaların odak noktasında yer alıyor.