Yeni TTK'ya göre ticaret şirketlerinde sermaye koyma borcu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yavuz AKBULAK / SPK Başkanlık Danışmanı

6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu'na göre ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limitet ve kooperatif şirketler olup, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır. Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir. Ticaret şirketleri, bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler.

Ticaret şirketlerine

1) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,

2) Fikri mülkiyet hakları,

3) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,

4) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,

5) Kişisel emek,

6) Ticari itibar,

7) Ticari işletmeler,

8) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,

9) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,

10) Devir olunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer,

sermaye olarak konabilir. Her ortak, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur. Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikri mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur. Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmi şekil aranmaksızın geçerlidir. Paradan başka ekonomik bir değer veya bir taşınırın sermaye olarak konulmasının borçlanılması halinde şirket, tüzel kişilik kazandığı andan itibaren bunlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan tasarruf edebilir. Taşınmaz mülkiyetinin veya diğer ayni bir hakkın sermaye olarak konulması durumunda, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gerekir. Mülkiyet ve diğer ayni hakların tapu siciline tescili istemi ile diğer sicillere yapılacak tescillerle ilgili bildirimler, ticaret sicili müdürü tarafından, ilgili sicile resen ve hemen yapılır.

Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmedeki gecikmeden dolayı uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir. Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucularca ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir. Tedbir üzerine açılacak davalar için, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda (HUMK) öngörülen süre (HUMK m.109, kararın verildiği tarihten itibaren 10 gün) şirketin tescil ve ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlar. Zamanında ifa edilmeyen sermaye para ise, aksine şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödenir. Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz. Alacak, vadesi gelmemiş ise aksi kararlaştırılmış olmadıkça, vade gününden, muaccel ise şirket sözleşmesi veya esas sözleşme tarihinden itibaren 1 ay içinde şirketçe tahsil edilmelidir. Her ne sebeple olursa olsun, bu süre içinde tahsil edilemediği takdirde, gecikmeden dolayı şirketin tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin temerrüt faizini de öder. Sermaye olarak konulan ayınlara (nakit para dışındaki şeyler), bilirkişilerce biçilecek değerler, ilgililerce kabul edilmiş sayılır. Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan ayınların mülkiyeti şirkete ait ve haklar şirkete devredilmiş olur. Hizmet karşılığı olarak verilecek ücretin kısmen veya tamamen kara iştirak suretiyle ifası kararlaştırıldığı takdirde bu kayıt çalışanlara ortak sıfatını vermez.

Kanunlarda aksine hüküm yoksa şirket sözleşmesiyle ortakların, koydukları sermayeler için faiz ve şirketteki hizmetlerinden dolayı kendilerine ücret verilmesi kabul olunabilir. Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kar payından ve şirket fesh olunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kar ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.

Sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını o ortağa düşen kar veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) taşınırlara ilişkin hükümleri (İİK m.85-87) uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir. Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir. Bu hükümler borçlu ortakların şirket dışındaki mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.