Yunanistan'ın vergi yükü sorunu

Sinan Çukurçayır - Arş. Gör. / Uludağ Üniversitesi Maliye Ana Bilim Dalı Doktora

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Küresel piyasaların bir numaralı gündem maddesi haline gelen Yunan ekonomisi, ilk olarak borçlarını geri ödeyememe durumu ile yani “temerrüde düşme” sorunu ile karşı karşıya geldi. Daha sonrasında ise, Yunan ekonomisinde meydana gelen mali sıkıntıların ardı arkası kesilmedi. Bu bakımdan “çiçeği burnunda Yunan Hükümeti” göreve gelir gelmez, borç sorununu çözmek amacıyla, gerek Avrupa Birliği (AB) içerisinde ve gerekse dünyanın diğer ülkeleri ile sürekli olarak müzakereler yürüttü.

Son zamanlarda gerek Avrupa Parlamentosu’nun ve gerekse AB içerisinde yer alan çeşitli kreditörlerin, Syriza Hükümeti'ne yönelik olarak sunmuş oldukları “daraltıcı maliye politikası” uygulamalarının, sonu gelmeyen bir yol haritası niteliği göstermesi, Yunan ekonomisinin geleceğine ilişkin endişeleri de beraberinde gündeme getirmiştir. Bu kapsamda kendilerine dayatılan ekonomi politikalarını, bir halk oylamasına sunmaya karar veren Yunan Hükümeti; kemer sıkma politikalarına karşı, halkın büyük bir çoğunluğunun desteğini almayı başarmıştır.

Toplam borçlanma oranları

Yunan Hükümeti'nin toplam borcu 340 milyar euro iken, birlik içerisinden alınan toplam kurtarma paketlerinin bedeli ise, 240 milyar euro olmuştur. Bu durumu diğer Avrupa Birliği ülkeleri için değerlendirecek olursak eğer, 2008 krizinde borç batağında olan Portekiz 76 milyar euro, İspanya 41 milyar euro ve İrlanda ise 68 milyar euro büyüklüğünde kurtarma paketleri almışlar. Bu kapsamda Yunanistan’ın almış olduğu kurtarma paketlerinin toplamı, üç ülkenin almış olduğu kurtarma paketleri toplamından çok daha yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir. 

Yunan Hükümeti'nin temmuz ayı itibariyle 452 milyon euro IMF’e ve 2 milyar euro kısa vadeli tahviller ile 3.5 milyar euro da Avrupa Merkez Bankası’na (ECB) olmak üzere, toplamda 5.95 milyar euro; ağustos ayı itibari ile de, 176 milyon euro IMF’e ve 1 milyar euro kısa vadeli tahviller ile 3,2 milyar euro ise ECB'ye ödeme yapması gerekmekte...

Üçüncü kurtarma paketi

Geçen hafta Sipras, AB, ECB ve IMF'den; Yunanistan'ın 2018'e kadar geri ödemesi gereken borçlarını çevirebilmek için, 53.5 milyar euro ek borç talep etmişti. Bu kapsamda Yunan parlamentosu, yeni borç paketi için istenen önlemleri içeren hükümet planını 251 milletvekilinin “evet” oyu ile onaylamıştı. Ancak bu plan doğrultusunda Yunanistan'ın alacaklılara göndermiş olduğu 13 sayfalık belgede yer alan; vergi gelirlerinin ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hâsılası’nın (GSYİH) yüzde 1'i oranında artırılması, Katma Değer Vergisi'nin (KDV) yüzde 23'e varan oranlara yükseltilmesi, Kurumlar Vergisi'nin yüzde 26'dan yüzde 28'e yükseltilmesi ve lüks ürünlerden daha fazla vergi alınması ile televizyon reklamlarına da yeni bir vergi konulması şeklindeki şartlar, önemli gündem maddeleri arasında sayılmaktadır.

Bu doğrultuda, Euro Bölgesi liderlerinin Brüksel'de yaptığı toplantılarda; AB, ECB ve IMF kendilerine sunulan öneriler ile Yunanistan'ın mali çöküşünün önlenmesi ve Euro Bölgesi'nden çıkarılmaması yönünde hareket ederek, Yunanistan'ın Avrupa para birliği içinde kalması ve üç yıl içinde Yunanistan'a 86 milyar euro’luk bir finansmanın sağlanmasını kararlaştırılmıştır.

Vergi artışları ve vergi yükü

Üçüncü kurtarma paketi doğrultusunda Yunanistan için hazırlanan raporda; daha fazla vergi artışı ve harcamalarda ise daha fazla kesinti yapılması, kesin bir çözüm yolu olarak ifade edilmiştir. Bu doğrultuda ilk olarak, KDV oranlarının yüzde 23’e çıkarılması kararını Yunan Parlamentosu'nun onaylaması, diğer vergi türlerinde yapılacak olan vergi zamlarını da gündeme getirmiştir. Şüphesiz ki bu kapsamda yapılması planlanan vergi artışlarının, Yunan ekonomisini daha da zor bir durumda bırakacağı açıkça ortadadır. Vergi artışları; ülkedeki üretim, tüketim ve istihdam üzerinde ağır baskılar meydana getirerek, gerek ekonomik ve gerekse toplumsal açıdan, daha farklı sorunların meydana gelmesine sebep olacaktır. Bu kapsamda Nobel ödüllü iktisatçı Paul Krugman, Yunan ekonomisinin bu günlere gelmesindeki en büyük nedeni olarak; IMF’nin kemer sıkma politikalarını dayatmasını göstermektedir. Krugman, dayatılan bu politikaların Yunan ekonomisini giderek daha da zor bir duruma sokacağını ifade ederek, Yunan ekonomisinde işsizlikle birlikte, büyüme oranlarında da bir yavaşlamanın meydana gelmesi durumunu ise “büyük tehlike” olarak göstermektedir.

Bu doğrultuda bakacak olursak eğer, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) raporlarına göre, toplamda 34 ülke arasında yapılan araştırmalarda, iki çocuklu bir aile üzerindeki en ağır vergi yükünün, Yunanistan’da olduğu tespit edilmiştir. Buna göre 2014 yılında Yunanistan’da yüzde 43.4 oranında gerçekleşen vergi yükü, diğer OECD ülkelerinde yüzde 26.9 oranında gerçekleşmiştir.