HIV için ulusal eylem planı gerekiyor

Dünyada 36.7 milyon, Türkiye’de ise 14 binden fazla HIV/AIDS hastası var. Konuyla ilgili dünyanın geniş kapsamlı araştırmasına imza atan Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serhat Ünal, test olanaklarının artırılması ve ulusal mücadele planı oluşturulması gerektiğine dikkat çekiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Toplum olarak bazı hastalıkları yok saymak, adını anmayarak ondan uzak duracağımıza inanmak gibi “romantik” yaklaşımlarımız var. Bunu hâlâ kanserle ilgili sohbetlerde gözlemliyoruz. Özellikle Anadolu’da kanser teşhisi konulmuş birinden bahsedilirken, lafın etrafından dolaşılıp “kötü hastalık olmuş diyorlar” şeklinde ifadeler kullanıyorlar. “Adını anma, gelir seni bulur” şeklindeki bu tavrın işe yaramadığına yavaş yavaş ikna olsak da hala tam aşabilmiş değiliz. Yine de kanserle ilişkimizde kat ettiğimiz yolun 10’da birini alamadığımız başka hastalıklar da var, ki onların Mars’ta bir yerlerde saçma sapan canlıların başına geldiğini düşünmek istiyor, öyleymiş gibi yaşıyoruz. İşte bu listenin başında HIV/AIDS geliyor. Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsa! Geçtiğimiz hafta bilim insanları bu gözlemi, canlı- kanlı rakamlara vurup kapı gibi yüzümüze çarptı. Dediler ki, “Türkiye’de toplumun yüzde 77.3'ü HIV/AIDS’ten habersiz.” İnsanın aklına “Habersizmiş gibi yapmış olabilirler mi?” gibi sorular geliyor ama biz şimdi bunları bir kenara bırakıp, bilimin ışığından yürüyelim. Bahsettiğimiz bilim insanları, Başkent ve Hacettepe üniversitelerinin profesörleri. Başkent Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM) ve Gilead Sciences’in desteğiyle bu hastalık konusunda dünyanın en geniş kapsamlı araştırmasına imza attı. Geçtiğimiz hafta da bir rapor olarak sonuçları kamuoyuyla paylaştı.

Anlatmak lazım 

Araştırma sonuçlarını paylaşan Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, hastalığın Türkiye’de giderek yaygınlaştığını, adeta sessiz bir düşman olduğunu söylüyor. “HIV/AIDS sadece manevi değil, maddi yükü de çok ağır bir hastalık” diyen Ünal, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerini paylaşarak, yaklaşan tehlikeye dikkat çekiyor: “Örgütün 2016 verilerine göre dünyada 36.7 milyon HIV/Aids hastası var. Bunların 1.8 milyonuna yeni teşhis konulmuş. 2016’da 1 milyon kişi bu nedenle hayatını kaybetmiş. Türkiye’de hastalık ilk kez 1985'te ortaya çıkmış ve üç vaka tespit edilmiş. Ancak o tarihten itibarken giderek artan bu sayı 2016 itibarıyla 14 bine ulaştı.”

Bu, “felaket senaryosu” diyebileceğimiz bir tablo değil. Prof. Dr. Ünal’a göre zaman kaybedilmeden bir ulusal mücadele planı çıkarılması gereken çok önemli bir mesele. Ve bu meselenin topluma anlatılmasına daha örgün eğitim yıllarından başlanması gerekiyor. Üstelik sadece bilinçlenmek, hastalığı tanımak da yeterli değil, top yekün bir tutum değişikliğine gidilmeli. Bunu da şöyle açıklıyor Ünal: “Özellikle hastaların dışlanması ve damgalanmalar önlenmeli. Bunun için de eylem planı yapılmalı. Hastalık yokmuş gibi davranmak veya üstünü örtmek, hasta bireylerin uzun dönemli sağlık durumları ve halk sağlığı açısından çok daha ağır sonuçlar doğuracaktır.”

Bilgi eksikliği var 

Hastalığın toplumda ne kadar bilindiğine yönelik en geniş katılımlı araştırmaya imza attıklarını vurgulayan Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Simten Malhan da toplumda bilgi eksikliği olduğunu vurguluyor. “Araştırma yüz yüze görüşme yöntemiyle yürütüldü. Sorular 18 yaş üstü bireylere yöneltildi. Hastalık hakkında bilgisi olup olmadığı, HIV’lilerin normal bir yaşam sürebilirliği, bulaşma yolları, nerelerde test yaptırılabileceği gibi konularda bilgi sahipi olup olmadıklarını ortaya çıkarmak istedik. 21 bin 347 kişiye ulaştık” diyor.
Prof. Dr. Malhan’ın paylaştığı sonuçlara göre araştırmaya katılanların yüzde 25.7’si hastalığın kan yolu ile bulaşabileceğini bilmiyor. Korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşacağı bilgisine sahip olmayanların oranı ise yüzde 22.5. Katılımcıların yüzde 59.1’i bir HIV’liyle öpüşürse, yüzde 34.8’i ise el sıkışıp sarılırsa hastalığı kapabileceğini düşünüyor.

Kimlik vermek gerekmiyor

Araştırmaya katılanların yüzde 52’si kadın.
Ortalama yaş ise 32.9.
Yüzde 49.8’i test yaptırırken kimlik bilgilerini vermeleri gerektiğini düşünüyorlar.
Katılımcıların neredeyse tamamı testlerin nerelerde yaptırılabileceğini bilmiyor. Katılımcıların yüzde 22.7’si hastalıkla ilgili iyi derecede bilgiye sahip olduğunu belirtiyor.

Test öncesi ve sonrası danışmanlık imkânı var

- HIV pozitif bireyler tedavilerine düzenli uyum gösterir ve doktor kontrollerini aksatmazlarsa, yaşıtları ile uyumlu HIV negatif bireylerle benzer bir yaşam sürebilirler. İlaca uyumsuzluk hastalığın ilerlemesine ve tedavinin zorlaşmasına sebep olur.

- HIV tarama testleri tüm sağlık kuruluşlarında yapılabilliyor. Bununla birlikte Şişli, Beşiktaş ve Çankaya belediyelerinin sağlık tesisleri ücretsiz / anonim test olabilme imkanı sağlıyor. Test olmak isteyenler ayrıca enfeksiyon hastalıkları kliniğine başvururlarsa, test öncesi ve sonrasında danışmanlık alabiliyorlar.

- HIV/AIDS tarama testi bir kan tahlilidir. Süpheli durumdan 10 gün (en erken) ila 12 hafta sonra pozitifl iği tespit etmeye yarayan çeşitli test yöntemleri bulunuyor. Yine testin sonuçlanması test yapan merkeze ve yönteme göre değişebiliyor. Yine de birkaç saat içinde sonucu öğrenmek mümkün.

- HIV/AIDS testi SGK anlaşmalı kurumlarda ücretsiz, özel kurumlarda ücretli olarak yapılıyor. Önemli olan sadece test yaptırmak değil, testin öncesi ve sonrasında, sonuç pozitif ya da negative bile olsa danışmanlık almak.

HIV pozitifl iği tespit edildiğinde yapılması gereken ilk sey, konu hakkında yeterli donanımı olan bir enfeksiyon hastalıkları kliniğine başvurmak. Ilk testten sonra doğrulama amaçlı bir test (western blot) daha yapılacaktır. Doğrulama da pozitif çıkarsa, kişinin gerekli olan diğer tetkikleri isteniyor ve birey tedavi için hazırlanıyor. Bu, 3 ilaç kombinasyonundan oluşan Antiretroviral tedavidir.