İlaç niyetine

Turunç “turunçgiller” adı verilen meyvelerin ana formunu oluşturuyor. Biz limon ve portakalı daha çok biliriz ama bunların esası turunçtur.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YAVUZ DİZDAR

Turunç “turunçgiller” adı verilen meyvelerin ana formunu oluşturuyor. Biz limon ve portakalı daha çok biliriz ama bunların esası turunçtur. Nitekim portakal ya da limona özelliğini veren aromatik maddelerin ve uçucu yağların esas kaynağı da turunçtur, dolayısıyla aslında bir türden çok daha fazlasıdır o. Meyve olarak tüketimi genellikle yok turuncun, zira suyu greyfurt gibi acıdır. Diğer yandan başta reçel olmak üzere, esansı oluşturan pek çok uçucu yağın kaynağını oluşturur. Beslenme konusundaki genel bilgilerimiz bu noktada kısıtlı olduğundan, bu esansın vücudun sağlığı için önemli katkılar sağladığını söyleyerek yetinmek zorundayız. Kaynaklar özellikle mide açısından faydalı olduğunu vurguluyor. Uçucu yağlar ve aroma dikkate alındığında genel anlamda daha fazlası söylenebilir elbette.

Aroma dediğimiz özel tadı değil mi?

Evet, biz de bu özel tadından bahsediyoruz. Bu tadın ve kokunun ferahlatıcı olduğu kesin. Uçucu yağlar ve aroma ise özellikle sinir sisteminin desteklenmesi için gerekli birtakım maddelere kaynak oluşturuyor. Bu maddeler birbirinden farklı kokulara sahip olsalar da, temel yapıları benzer, yani aslında birbirlerine dönüşebilirler. Metabolizma bunu sağlamaya yeterli ama aromanın koku ve tat üzerinden gerçekleşen başka etkileri de var tabii. Bunu daha çok “ferahlama hissi" olarak algılıyoruz. Turuncun kolonyasının yapılmasının nedenlerinden biri de olasılıkla budur. Yöntem, kokunun saklanabilmesine olanak tanıyor. Bu kokunun aynen buhur için söz konusu olduğu üzere, vücudun sistemlerinin çalışmasını uyarıcı etkisi olduğuna da inanılıyor.

Keramet kabukta!

Turunçgillerdeki aroma, koku ve lezzet en fazla kabuktaki rengi veren ince tabakada bulunuyor. Ancak buradaki yapı kırılgan moleküllerden oluştuğundan bozulmaya ya da kaybolmaya da açık. İşte reçel için kullanılan şeker bunun sabitlenmesini sağlıyor, içindeki meyve şekeri olan früktozun da bir miktar yardımı oluyor elbette. Dolayısıyla koku ve lezzetin doruk noktaya ulaştığı olgunlaşma döneminin meyveleri değer kaybetmeden saklanabiliyor. Kabukta ayrıca pektin olarak adlandırılan bir başka madde daha var ki bu da sindirim sisteminin beslenmesi için değerli bir kaynak sağlıyor. Pektin sindirim sistemine doğrudan işlenemez ama bakteriler için gerekli bir madde. Sindirimin içeriğini yumuşatıyor.

Kadim tıpta kullanılıyor

Bu bilgi doğru, turuncun kadim tıbbın çok fazla alanında kullanımı var. Sindirim ve sinir sistemi hastalıkları gibi pek çok rahatsızlıkta kullanıldığı biliniyor ama bu uygulamaların detayları hakkında fazla veri yok. Gıda kaynağı olarak tüketiminin şekerleme dışındaki bir diğer yolu kabukların kurutulması. Tıbbi kullanımın da bunu esas aldığı tahmin ediliyor. Kurutulmuş olan kabuklar daha sonra suya konularak az bir değer kaybıyla yeniden değerlendiriliyor. Mesela bu yolla yapılan çayın faydalı olduğu biliniyor. Şekerleme haline getirildiğinde ise yine besleyici özelliğini kaybetmeden kek, kurabiye gibi hamur işlerinde ana lezzeti veriyor. Turuncun bu kadar keskin bir lezzeti olması olasılıkla “yaban formu”nu korumasına bağlı.

Yaban formunun hikmeti ne?

Yaban formları her halükârda kültürel olanlara göre daha üstündür, bunu bütün meyvelerde görebiliriz. Aromatik bileşimleri çok daha güçlü, o nedenle doğrudan değil, genellikle işlenerek tüketiliyorlar. Nitekim yaban formun küçük, sert, albenili olmamak gibi dezavantajları var ama bu özellikler diğer yandan tıbbi uygulamalara olanak sağlıyor. Turuncun ilaç kaynağı bir meyve olarak bilinmesinin kanıtı da budur.