ABD'de kişi başı gelirin geleceği

Martin FELDSTEIN
Martin FELDSTEIN

ABD ekonomisinin yakın dönem görünümü, hane gelirlerinin 2013 yılında artması ve vergi oranlarının artmasının sebep olduğu parasal yavaşlığın sona ermesiyle iyileşme gösteriyor. Şimdi ABD’nin kişi başı reel (enflasyon oranından arındırılmış) GSYH’sini eskisine göre daha hızlı artırma şansı var. ABD ekonomisinde kişi başı GSYH, 2009 yazından bu yana dört yıl boyunca ortalama ancak yüzde 1.7 büyüme kaydedebilmişti.

Tabii ki, 2014 yılında kayda değer bir GSYH büyümesi güvence altında değil. Öncelikle, bu büyümeyi elde etmek için uzun vadeli faiz oranlarındaki sıçramanın olumsuz etkisini bertaraf etmek gerekiyor. Geçtiğimiz haziran ayında ABD Merkez Bankası’nın (Fed) varlık alımı programını bu yıl sonlandıracağını duyurmasının ardından faiz oranlarında ani bir artış gerçekleşmişti. Dahası on yılın sonuna doğru yükselen bütçe açığı – ve sonrasında patlama yaşayan hazine borçları – yatırım ve tüketici harcamalarının hevesini kırıyor.

Fakat 2014’ün de ötesine bakalım ve ABD’nin ekonomik büyümesinin daha uzun dönemde nasıl şekilleneceğini düşünelim. Kongre Bütçe Ofisi (CBO) kişi başına reel GSYH büyümesinin, son resesyonun başlamasından önceki 40 yılda kaydettiği ortalama yıllık yüzde 2.1’lik oranından, 2023 ve 2088 arasında yüzde 1.6’ya kadar düşeceğini öngörüyor. ABD’nin kişi başı reel gelir artışında yavaşlama öngörülmesinin en önemli sebebi nüfusa oranla istihdamdaki düşüştür. Nüfus verileri, Amerikan toplumunun yaşlandığını, doğum hızının düşüklüğünü ve işgücüne kadın nüfusun katılımında düşüş yaşandığını yansıtıyor. 1970-2010 yılları arasında, çalışan insan sayısında yıllık ortalama yüzde 1.6’lık bir büyüme yaşanmışken, CBO tahminlerine göre önümüzdeki on yıllarda ABD istihdamındaki büyüme yıllık ortalama yüzde 0.4’e kadar düşecek.

Kişi başı reel GSYH yıllık büyümesinde ortalama yüzde 2.1’den yüzde 1.6’ya kadar yaşanacak düşüş hiç de azımsanmayacak bir düşüş gibi görünüyor. Fakat hesaplamalar gelecek yaşam standartlarının görünen değerleriyle hesaplanmış olsa bile, bu rakamlar, bugün yaşayan nesillerin çocuklarının, ebeveynleri kadar iyi bir hayat süremeyecekleri konusundaki ortak endişeyi desteklemiyor. Kişi başı gelirin yıllık yüzde 1.6 oranında artması, bugün doğan bir çocuğun 30 yaşına geldiğinde ebeveynlerinin bu yaşta elde ettiğinden ortalama yüzde 60 daha fazla geliri olacağı anlamına gelir.

Öte yandan, tabii ki bu gelir artışını herkes hissedemeyecek. Önümüzdeki 20 yılda, bazıları ortalama yüzde 60’tan daha da iyi bir gelir artışı yaşarken, bazıları bu seviyede bir artışa bile ulaşamayacak. Fakat 2044 yılında 30 yaşında olup, ortalama yıllık gelir artışının yarısını bile hissetmiş olan biri, 2014’te 30 yaşında birinin kazandığından yüzde 30 daha fazla reel gelire sahip olacak.

Aslında işler bu rakamların gösterdiğinden de daha iyi olacak. Hükümet istatistikçileri reel gelirdeki artışı hesaplamak için ellerinden geleni yapsa da, bu hesabı yaparken üstesinden gelmesi çok zor iki problem var: Ürün ve hizmetlerin kalitesindeki artış ve yeni ürün ve hizmetlerin ortaya çıkması. Bu iki problemin, yetkililer reel GSYH’yi ölçümlerken, yaşam standartlarındaki gerçek büyümeyi olduğundan az göstermelerine neden olduğunu düşünüyorum.

Kalite artışının ücretlendirilmesi problemini ele alalım. Eğer aynı ürün ya da servis için geçtiğimiz yıl ile aynı fiyatı ödersem, yaşam standardım artmış olur. Aynı şey, fiyat arttığında fakat kalite fiyattan daha fazla arttığında da geçerli olur.

Tabii hükümet istatistikçilerinin restorandaki yemekten, sağlık hizmetlerinde her şeyin kalitesindeki artışı tahmin etmeleri mümkün değil. Yani bir yemeğin fiyatına ya da bir günlük hastane masrafına bakmak, fiyat endeksinin olduğundan daha yüksek tahmin edilmesine ve yaşam standardındaki gerçek artışın olduğundan daha az tahmin edilmesine yol açıyor.

Yeni ürün ve hizmetleri hesaba katmak ise hepsinden zor. Neredeyse herkes artık akıllı telefon, tablet ya da dizüstü bilgisayar kullanıyor. Bunların maliyetini ve toplam nominal GSYH’ye ne kattığını biliyoruz. Fakat bu ‘kesinlikle olmalı’ ürünlere sahip olmaya devam etmek için bireylerin bugünkü perakende fiyatlarından ne kadar fazla ödemeleri gerekecek? Aynı şekilde bir laparoskopik ameliyatın, endişeyi azaltan ya da kalp krizini engelleyen ilaçların hastalar için gerçek değeri ne olacak?

Kısacası, gerçek yaşam standartlarımızın satın aldığımız ürün ve hizmetler sayesinde, resmi verilerde göründüğünden çok daha hızlı yükseldiğini düşünüyorum. Bu, bugün doğru ve muhtemelen gelecekte de doğru olmaya devam edecek.

Tabii bu rahat olunması gerektiği anlamına gelmiyor. ABD, gerçek gelirleri daha hızlı artırabilecek düzenlemeler yapabilir ve yapmalıdır. Fakat bu ileri tarihli bir köşenin konusu olsun.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar