“Bizim de dedemiz var”

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

"Bizim de dedemiz var!” hikayesi, dış dünyaya kapanarak yaşamanın sakıncalarını ortaya koyan anlamlı bir hikaye. Kendini sadece kendi geçmiş yıllarıyla mukayese ederek, öğrenme sürecini sadece kendi tecrübeleriyle sınırlandırarak bir yere varılamayacağını, küresel yarışta hep gerilerde kalmaya mahkum olunacağını anlamlı bir şekilde ortaya koyuyor. Bu gerçek, içinde bulunduğumuz bilgi toplumunda özellikle önem kazandı. Bu gerçek sadece toplum seviyesinde değil, birey ve işletme seviyelerinde de geçerli muhakkak ki. 

Hikaye şöyle: Yıllar yıllar önce bir şapka satıcısı şapkalarını bir atlı arabaya doldurup Afrika’da şapka satıyormuş. Bir gün, yolu ormanların içinden geçerken, uykusu gelmiş. Bir ağacın gölgesinde sırtını ağaca dayayıp güzel bir uyku çekmiş. Uyanıp arabasına bir göz attığında arabadaki şapkaların yerinde yeller estiğini fark etmiş. Şöyle bir etrafına bakınca, etraftaki ağaçlarda ellerinde birer şapkayla maymunların merakla kendisini izlediklerini görmüş. “Eyvah, şapkalarımın hepsi gitti, ne yapacağım ben şimdi?” diyerek heyecanla elini alnına vurunca, maymunlar da aynı hareketi yapmış. Elini sağ kulağına, sonra sol kulağına, alnına ve ensesine götürmüş; maymunlar yine aynı hareketleri tekrarlamışlar. Maymunların kendisini aynen tekrarladığını fark eden şapka satıcısı umutla başındaki şapkayı alıp yere fırlatmış. Maymunlar da ellerindeki şapkaları yere atmışlar. Şapkacı da bulduğu yöntemin başarısıyla mutlanarak şapkaları toplayıp tekrar arabaya doldurmuş ve yoluna devam etmiş. 

Şapka satıcısının çocukları ve torunları da aile mesleğini sürdürmüşler. Aradan yıllar yıllar geçtikten sonra torunlardan biri şapka satıcılığına Afrika’da devam etmiş. Ama bu kez at arabasıyla değil, bir pikapa doldurduğu şapkalarla. Onun da yolu bir gün ormanların arasından geçerken uykusuzluktan gözleri kapanmaya başlamış. Pikapını yolun kenarına park edip, dedesi gibi bir ağaca yaslanıp güzel bir uyku çekmiş. Uyandığında dedesinin başına gelenlerin kendisinin de başına geldiğini fark etmiş. Pikapta şapka kalmamış ve etraftaki ağaçlara tünemiş maymunlar ellerinde şapkalar merakla kendisini izliyorlarmış. Tabii hiç endişe etmemiş. Maymunlara küçümseyerek bakıp kendinden emin bir şekilde dedesinin yolundan gitmiş. Başındaki şapkayı alıp yere fırlatmış. Maymunların da aynı şeyi yapacağını beklerken, öyle olmamış. Maymunlardan biri ağaçtan atlayıp şapkayı almış ve tekrara ağaca çıkıp şapka satıcısının meraklı bakışları arasında şöyle seslenmiş: “Bizim de dedemiz var!” 

Evet, herkesin bir dedesi var. İşletmelerin ve ülkelerin de dedeleri var. Yarışta ileri geçişler de geri kalışlar da bazılarında yavaş bazılarında hızlı oluyor. Ülkemiz de 2023 yılında GSYH (gayri safi yurtiçi hasıla) büyüklüğü olarak ilk 10’un içine girmeyi hedefl iyor. Diğer ülkelerin de kendi hedefl eri var muhakkak ki. Türkiye GSYH sıralamasında 2000 yılında 18. sıradaydı. 2001 krizinde 22. sıraya geriledi. Bir yıl sonra 2002 yılında, 21. sıradaydık. 2003 yılında tekrar 2000 yılındaki yerimize, 18. sıraya yükseldik. Bu yıl 2014’te 17. sırayı alacağımız tahmin ediliyor ama bu konuda bir kesinlik yok. Zira Hollanda, Endonezya ve Türkiye 16.,17. ve 18. sıralarda çok az farklarla yer değiştiriyorlar. Hollanda havlu atmışa benziyor. Yarış Türkiye ile Endonezya arasında geçecek gibi gözüküyor. 

2023 yılında, bu yıl ilk onun içinde yer alan ABD, Çin, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, Brezilya, Rusya, İtalya ve Hindistan’dan hangisinin yerini alacağız bakalım! Sadece onlar değil, bu yıl bizim önümüzdeki 11 ile 15. aralıkta yer alan Kanada, Avustralya, İspanya, Meksika, Güney Kore gibi ülkeleri de sollayıp geçmemiz gerekiyor ilk 10’a girebilmek için. 15. sıradaki Güney Kore ile GSYH farkımız 300 milyar doları aşıyor. 11. sıradaki Kanada ile farkımız ise 1 trilyon doların üstünde. Sonuçta 2023 yılında muhtemelen yine Hollanda ve Endonezya ile 16. sıraya yerleşme mücadelesi yapabiliriz de! Kazanan da, şimdilik görüldüğü kadarıyla 250 milyon nüfusu ve 2009 yılı hariç 2007 yılından beri yüzde 6’yı aşan bir büyüme hızı sergileyen Endonezya olur gibi gözüküyor. Hatta, muhtemelen Endonezya 2023 yılında daha üst sıralara da tırmanmayı başarabilir son yıllardaki performansını sürdürebilirse. (Endonezya son yıllarda sadece 2009 kriz yılında yüzde 6’nın altında, yüzde 4.6 büyüdü. Aynı yıl Türkiye aynı oranda küçülmüştü.) 

Toplumun refah seviyesi göstergesi olarak çok daha geçerli bir gösterge olan kişi başına düşen GSYH sıralamasında ise yerimiz çok daha gerilerde bulunuyor. Türkiye 2012 yılında OVP’ye göre 10 bin 947 dolar, IMF’ye göre 10 bin 526 dolar olan kişi başına milli geliri ile 64. sırada yer alıyordu. 2013 yılında 2 basamak aşağı düşerek 66. sıraya geriledi. 2014 yılında bu yerimizi koruyabilirsek başarı sayılacak gibi gözüküyor. Kişi başına düşen GSYH sıralamasında birinci sırayı 111 bin dolarla Lüksemburg alıyor. Onu Katar, Norveç, İsviçre ve Avustralya izliyor. 

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 2014 yılı “Küresel Rekabet Forumu Raporu”nda yerimiz geçen yıla göre bir sıra gerileyerek 44. sıra oldu. Global ekonomide rekabet gücü ve katma değer açısından büyük önem taşıyan inovasyon konusunda da yerimiz epeyce gerilerde. “Küresel İnovasyon Endeksi”- nin 2014 yılı verilerinde Türkiye 54. sırada yer alıyor. WIPO, INSEAD ve Cornell University işbirliğinde hazırlanan bu endekste ilk sıralarda yer alan ülkeler sırasıyla İsviçre, İngiltere, İsveç, Finlandiya, Hollanda, ABD, Singapur, Danimarka, Lüksemburg ve Hong Kong. Bu çalışmada Türkiye’nin en düşük performans alanı Ar-Ge, bilginin özümsenmesi ve inovasyon ağları olarak belirlenmiş. Politik istikrar, eğitim harcamaları ve risk sermayesinde Türkiye’nin kötü performans alanları olarak dikkat çekiliyor. Türkiye’nin nispeten iyi olduğu inovasyon alt performans alanlarının da kümelenme, ticaret ve rekabet ile yerli marka başvuruları olarak tespit edilmiş. Adı geçen çalışmada farklı inovasyon alt potansiyelleri konusunda tecrübelerinden ve uygulamalarından ders almamız gereken ülkelere de dikkat etmek gerekiyor. Bu çalışmada üniversite sanayi işbirliğinde en iyi performans gösteren ülke olarak da İsrail gösteriliyor. Hükümet etkinliğinde Finlandiya, yüksek ve orta- ileri teknoloji üretiminde İrlanda, yine en iyi performans gösteren ülkeler olarak belirlenmiş. Bu ülkelerin adı geçen alanlardaki başarı yolculukları muhakkak ki Türkiyemiz açısından alınması gereken derslerle doludur. 

Acaba 2023 hedeflerimizi GSYH’da, ihracatta, kişi başına düşen gelirde değil de PISA Araştırmalarındaki sıralamada koysak daha mı doğru olur? İlk 10’da olmasa bile 2023’te Türkiye’nin ilk 20 ülke içinde yer alması ne güzel olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017