Ne durumdayız?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

Biliyorum net bir durum değerlendirmesi için henüz durumumuz müsait değil. Net bir değerlendirme için önce koşulların netleşmesi lazım. Oysa henüz Gezi’cilerin, Taksim’cilerin durumu net değil. Kendilerine yapılan bir teklife karşı pek de net olmayan bir tavır takındılar. Bana kalırsa fırsat kaçtı. Şimdi yeniden yönlenmekte, neyi neden yapacaklarına dair bir netlik kazanmakta zorlanıyorlar. 
Hükümet tarafının durumu da farklı değil. Bu taraf da olayın başlangıç aşamasında önce sayın Cumhurbaşkanı sonra Başbakan vekili tarafından sunulan imkanları heba etti. Sonrasında da şiddet ve gazap dışında bir eğilimi egemen kılamadı.  Gezi olayını sonlandırma biçimi,   ardından gelen mitinglerdeki tavır ve üslup netleşmeyi istemedikleri, ileride olabilecek bir siyasi hesaplaşmanın kurgusunu şimdiden hazırladıkları  gibi bir izlenim veriyor.  
Bugünkü durum hiç de net değil anlayacağınız. Aslında, taraflardan birisi netleşse ötekine de bir netleşme imkanı doğacak gibi. Örneğin Gezi-Taksim tarafı biz istediğimizi yaptık, hükümeti gerilettik, misyonumuzu tamamladık dese, hükümetin şiddete dayalı siyaset anlayışı patinaj yapmaya başlayacak.  Ya da hükümet afra-tafrayı bir yana koyup,  aklı selim ile hareket etmeye başlasa,  Gezi-Taksim grubunun söylem ve eylemi havada kalacak.    
Bunlar olmadığı için net bir durum ortaya çıkmıyor. Durumumuzun ne olduğunu bilemiyoruz. 

Netleşmesek ne olur derseniz cevabı net. Böyle bir ortamda olmaması gereken her şey aynı anda olmaya başlar. İçeride gerilim ve baskıdan medet olan tüm siyaset anlayışları ortalığa dökülür. Toplumun sakin ve  yumuşak gücü siner.  Şiddet daha da tırmanır. Bugünkünden daha opak bir ortama kayarız. 
Böyle bir ortam  sorunu çözmez, büyütür. Gezi grubunun söylem ve eylemindeki manevra alanı daralır.  Zaten manevra yapma isteği göstermeyen hükümetin iştahı  hepten kaçar.  Topluca  hiç de  net olmayan bir toplumsal-siyasal ortama savruluruz. 
Biz bunları çok gördük,  bize bir şey olmaz diyebilirsiniz. Demeyin. İki kere düşünün.  Bize tabii bir şey olmaz. Duman olup uçacak, toz olup gidecek halimiz yok. Ama direncimiz de sınırlı. Bu tür gelişmelere karşı direnç noktalarımız zayıf. Kırılganlığımız yüksek. Kırılırsak yaşam koşullarımızın gerilemesine razı olmak zorunda kalırız. Kaybederiz.

Olayların başladığı andan bu yana hep aynı şeyi söylüyorum.  Net olmayan ortamın kısa vadede kırılganlıklarımızı zorlayacak etkisi görece az. Kısa vadeyi birkaç finansal fiyatın zıplaması, oynaklığın artması ile geçeriz. Yani, bugünkü koşulları uzatmadan değiştirirsek, içinde olduğumuz durumdan önemli bir darbe almadan sıyrılırız. 
Bu gün çözüme yanaşmaz, çatışma ve gerilimi orta uzun vadeye taşırsak yönetim erkininin zafiyete sürüklendiği, siyasi istikrarın kaybolduğu izlenimi doğar. Önce koşullarımıza ilişkin beklentiler, daha sonra da bize dönük algı değişir. 
Kırılganlığı su yüzüne çıkaracak olan da bu dönüşümdür. Sakın bu dönüşümün bütünüyle bizim dışımızda olacağını düşünmeyin. Bizim dışımızda olup, tasarruflarını, kaynaklarını bizim ekonomimizde kullananlar ya da kullanacak olanlar tabii ki ilk ağızda etkilenecek olanlar. Bunların karar değiştirmesi esas kırılma noktamızı oluşturur. Ama böyle bir ortam oluştuğunda en küçük tasarruf sahibi yerli dahi bu güvensizlik treninden balıklama atlayıp, kaçar. Darbenin şiddeti artar. Hasar büyür. Bizde olmaz demeyin, aynen olduğunu biliyoruz.  
Şimdi başlıktaki soruya dönebiliriz. Ne durumdayız sorusuna cevap arayabiliriz. Siz ne dersiniz bilmem. Benim  cevabım açık. Siyaseten çözemediğimiz belirsizlik ortamını orta uzun vadeye taşımak üzereyiz. Bunda ısrar etmeyi sürdürürsek kırılacağız. Bu durumdayız. Söylemedi demeyin. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018