Petrol fiyatları neden düşmez!..

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

 

Petrol hiç süphesiz 20. yüzyılın en stratejik ham maddesiydi... Bu yüzyılda da başrolde... Günde 17 milyon varil petrolün, yani dünya petrol arzının %20'sinin aktığı Hürmüz Boğazı'nın
kapanması ihtimali fiyatları zıplatmaya yetti... Öte yandan, ‘Taş devri, taş bittiği için sona ermedi ama giderek artan tüketim nedeniyle petrol çağının sonuna az kaldı' diyenler az değil...
Eski BP, şimdi Genel Enerji'nin CEO'su Tony Hayward'ın fiyattan rezervlere petrole bakışı ise hayli ilginç..

"Petra" Latince'de taş demek…
"Oleum" ise yağ…
Petra oleum…
Yani yer yağı…
Son günlerde yeraltından gelen bu koyu renkli, yoğun kıvamlı, yanıcı yağ ile birlikte yatıp, birlikte kalkıyoruz…
Baktım da, son birkaç haftadır, gazetemizin sayfaları bu yağla dolu…
3 Mart Cumartesi günkü manşetimiz: "Tehlikenin yeni adı: Siyah İnci!" diyor…
Dış Haberler Şefimiz Evrim Küçük incelemesinde, "siyah inci olarak adlandırılan petrolün 128 dolara ulaşan varil fiyatının bütün ülkelerin gözünü bu ürüne çevirdiğini" anlatıyor…
Gerçekten de öyle…
Artık dünyadaki pek çok stratejist, yatırım uzmanı, yönetici ilk olarak petrol fiyatına bakıyor…
 ***
27 Şubat'ta yazarımız Alaattin Aktaş "Ham petrol fiyatları can sıkıyor" diye yazdı…
Hemen arkasından ekledi: "Çıkacak faturanın büyüklüğü endişeleri artırıyor…
" Şöyle diyor Aktaş: "Türkiye bu yıl petrolü ortalama 100 dolardan almayı planlıyordu. Ama petrol 124-125 dolara geldi…
Her 10 dolarlık artış 4 milyar dolar ek maliyet getirdiğine göre bu fiyat yıllık yaklaşık 10 milyar dolar ek yük demek…
Bu yükle enflasyon artacak…
Sanayinin temel girdisi pahalanacak…
Petroldeki artışla daha da sıkıntı yaşayacak olan Avrupa Birliği'nde sorunlar büyüyeceği için buraya dönük ihracat ve sanayi üretimi sekteye uğrayacak…"
 ***
29 Şubat'ta yazarımız Taner Berksoy konuyu farklı bir cepheden ele alıyor…
"Aranan risk bulundu" diyor Prof. Berksoy; "Petrol fiyatı!…"
Şöyle devam ediyor: "Bir Avrupa riski diye tutturmuş gidiyorduk…
Tanımı yapılmış, bilinen, alışılmış dahası fiyatlanmış bir risk söz konusuydu…
Yük Yunanistan'a yüklenmişti…
Orada durumlar biraz düzelir gibi olunca hemen öteki Euro Bölgesi ülkeleri, Portekiz, İspanya, İtalya falan devreye sokulup konsantrasyonun dağılması engelleniyordu…
Bana kalırsa maç bitti…
Avrupa riski konusunda devam eden gelgitlere kulak asmayın…
Avrupa sorunu geçen yılın sonu itibariyle bitmiş sayılır…
Hala sürdürülmeye çalışılan uğultu ise uygulama sorunlarının risk diye pişirilip sofraya konulmasından ibaret…
Neredeyse risksiz kalacakken risk kovalayanların şansı yaver gitti…
Sonunda ekonomi alanında bulunamayan risk, küresel siyaset alanında ortaya çıktı. İran ile baş gösteren nükleer enerji uzlaşmazlığı sonuçta ambargo, Hürmüz Boğazı'nın kapatılması, petrol ihracatının durdurulması vb. gibi karşılıklı tehdit dolu girişimlerle tırmandırıldı…
Sanırım aranan kan bulundu demek daha doğru olur…"
 ***
Geçenlerde aynı konuyu Genel Enerji'nin Londra'daki ofisinde şirketin ortağı Mehmet Sepil ve
Tony Hayward ile konuştuk…
Hayward BP'nin eski CEO'su…
Hatırlayacaksınız, Meksika Körfezi'ndeki petrol arama faciasından sonra ABD Başkanı Barack Obama'nın hedefindeki adam haline gelmiş ve istifa etmek zorunda kalmıştı…
Şimdi Genel Enerji'nin CEO'su…
Mehmet Sepil ile bir grup ekonomi gazetecisine Genel Enerji'nin Kuzey Irak ve Kuzey Afrika'daki agresif büyüme planlarını anlattı…
 ***
İşin bu kadar göbeğindeki birini bulmuşken sordum: "Ne olacak bu petrol fiyatları?" Gülümseyerek, "İran ve Batı arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceğini bana söyleyin, ben de size petrol fiyatını söyleyeyim" dedi…
"Peki" dedim, "Şöyle soralım; IMF başta olmak üzere dünya ekonomisinin yavaşlayacağı tahminleri yapılıyor. Öte yandan petrol fiyatları yükselmeye devam ediyor. Bu işte bir tuhaflık yok mu?"
"Yok" dedi, "Ben fiyatın 100 doların altına düşeceğini hiç düşünmüyorum…
En azından yakın gelecekte olmaz…"
"Neden?.."
"İki nedenden dolayı" dedi;
"Biri, talep…
Dediğiniz gibi yavaş ekonomik büyümeye rağmen petrole olan talep artıyor…
Bunun nedeni de sizsiniz…
Türkiye gibi hızla gelişen ülkeler…
Tabii, Çin ve Hindistan'ın ağırlığı büyük…
Bu ülkelerde giderek büyüyen yeni orta sınıf, ekonomilerinin gösterdiği performanstan pay almak istiyor…
Örneğin, otomobil sürmek istiyor…
Biliyor musunuz, Çin'de geçen yıl satılan araç sayısı 17 milyon adet…
Bu, ayda bir buçuk milyon otomobil satışı demek..."
 ***
Hayward devam ediyor: Geçen yıl, yavaş büyüyen bir dünyada petrol talebi günlük olarak 500 bin varil arttı…
Dikkat edin ‘yavaş büyüyen' diyorum…
İşlerin iyi gittiğinde bu artış bir-bir buçuk milyon varil olacak…
2003 yılında dünya günde 82 milyon varil petrol tüketiyordu…
Geçen yıl, günde 89 milyon varil tüketti…
Dünya Bankası, Uluslararası Enerji Ajansı, büyük petrol şirketleri…
Bütün kurumların projeksiyonları 2030 yılında dünya petrol tüketiminin günde 120 milyon varile çıkacağını gösteriyor…"
 ***
Talep tarafı böyle… Gelelim arza…
Hayward, "20. yüzyıl boyunca 1 trilyon varil petrolü, ‘keşfettik, ürettik, kullandık" diyor… Rakam müthiş...
Bugün ise ikinci trilyon varili tespit etmiş durumdayız… Ve bulunduğu yerden çıkarıp kullanmak üzere harekete geçtik…
Bunun yanı sıra, jeoloji uzmanlarının ve yer bilim adamlarının söylediklerine göre henüz tespit edemediğimiz 1 trilyon varil petrol daha var…
Antartika'da…
Tuz tabakalarının altında…
Pasifik veya Atlantik Okyanusu'ndaki derin sularda…
 ***
Hayward diyor ki, "Dünyada petrol çok…Arz ile ilgili sorun politikacılardan kaynaklanıyor…
Mesela, çevreci siyasetçiler Kanada'daki kumların altında bulunan petrolün çıkartılmasını engelliyor…
Ambargo ile İran'ın petrol satması engelleniyor…
Libya'ya bakın... Petrolün bu ülkeden arzındaki sorun da siyasi…
Keza Irak… Bu ülke günde 5-6 milyon varil petrol çıkarabilir…
Oysa siyaset gereği şimdiki üretimi sadece 1 milyon varil…
Kısacası, petroldeki arz sorunu yerin altıyla değil, yerin üstünde yürütülen politikalarla ilgili…
Ben bu durumun kısa sürede değişeceğine inanmıyorum…
Dolayısıyla petrol arzı mevcut talebe ayak uydurmakta zorlanacak…
Onun için rakam 120 dolar da olur, siyasi gelişmelere üstüne de çıkar…"
 ***
Bir varil petrol 159 litre…
Enerji Bakanımız Taner Yıldız'ın açıkladığına göre, Türkiye geçen yıl 30 milyar litre petrol tüketti. Biraz kısaltıp söyleyeyim; 30 milyon ton…
Türkiye'nin petrol üretimi günde 50 bin varili zor buluyor... Buna karşılık, tükemimiiz günde 500 bin varilin üzerinde... Tükettiğimiz petrolün yüzde 92'si ithal....
Toplam enerji faturamız da geçen yıl 55 milyar dolara dayandı…
Yükselen petrol ve enerji fiyatlarıyla bunun ne anlama geleceği açık…
Bir an önce yeni bir enerji politikası geliştirmemiz gerektiği de...

Rezervler dünyaya ne kadar yeter?
BP çok uluslu bir petrol şirketi... Merkezi Londra'da...  1909 yılında Anglo-Persian Oil Company adı altında kuruldu... İran Başbakanı Muhammed Musaddık'ın bu şirketi millileştirme çalışmaları sonrasında 1954 yılında The British Petroleum Company adı altında yeniden kuruldu. Raporları enerji sektörü için referans oluşturuyor... BP ocak ayında, "2030 Yılı Enerji
Görünümü" raporunu yayımladı... Raporda, özellikle son dönemde iyice artan "petrol bitiyor mu?" sorusuna yanıt aradım... Gördüğüm kadarıyla, 2010- 2030 arasındaki 20 yılda enerji konusunda çok farklı eğilimler ortaya çıkmayacak... Evet, petrol tüketimi artıyor ancak ‘petrol kuyuları ha kurudu, ha kuruyacak' demek için de erken... Yapılan son analizlere göre, petrolde mevcut rezervler 2057 yılına kadar yetiyor. Doğalgazda bu süre 2070 yılına, kömürde ise 2111 yılına kadar uzuyor... Dünyanın enerji kullanımı yelpazesinde de çok önemli değişimler görünmüyor... 2030 yılında ulaşım alanında hangi enerji çeşitlerinin kullanılacağına ilişkin tabloya göre, petrol yüzde 87 ile yine başrolü oynamaya devam edecek... Bio-yakıtların payı yüzde 7, gaz yüzde 4, kömür ve elektrik ise yüzde birer pay alacaklar...
Dünyanın toplam enerji kullanımında da petrolün payı azalacak ama yine başrol oynamaya devam edecek... 2030 yılında petrolün payı yüzde 27 civarında, doğalgazın payı ise yüzde 26 civarında olacak... Kömürün payı da 20 yıl öncesine göre değişmeyecek... Yüzde 27 civarında kalacak... Rapordaki verilerin işaret ettiği en önemli değişim, önümüzdeki 20 yılda enerjiyi kimin kullanacağında... BP'nin raporu, OECD ülkeleri dışındaki ülkelerin, bir anlamda gelişmekte olan ülkelerin enerji talebinin yılda yüzde 1.6 artacağı tahmininde bulunuyor. Zengin ülkelerde ise artış oranı yüzde 0.6 düzeyinde kalacak. Buna göre, 2030 itibariyle gelişmekte olan ülkelerin enerji talebi yüzde 39 artarken, OECD ülkelerindeki tüketim önümüzdeki 20 yılda sadece yüzde 4 yükselecek.
Rastladığım bir başka rakam bu farkı gözümde canlandırmaya yetti: Gelecek 20 yılda dünyada 600 milyon motorlu taşıt satılması bekleniyor... Bunun 400 milyonunu gelişmekte olan ülkelerde yola çıkacak taşıtlar oluşturacak...

Yenilenebilir enerji umut vermiyor
BP raporuna göre, yenilenebilir enerji kaynaklarının gelecek 20 yılda ortalama yıllık yüzde 8'lik bir büyüme sağlayacağı öngörülüyor. Ancak bütün bu artışa rağmen, dünya enerji tüketimi içerisindeki payı bütün artışa rağmen 2030 yılında yüzde 6.3 olarak öngörülüyor... Yeni otomobillerin daha tasarruflu yakıt tüketeceği öngörülüyor... Buna göre mevcut durumda her 100 kilometrede ortalama 7.5 litre akaryakıt tüketen otomobillerin tüketimi 2030 yılında 4.5 litre civarına düşecek...
Elektrikle çalışan araçlar da yakıt talebini kısmen de olsa azaltacak. Ancak 2030 yılında satılan otomobillerin sadece yüzde 8'ini elektrikle çalışan araçlar oluşturacak. Bu tarihte satılan tam  hibritlerin oranının yüzde 22, yarı hibritlerin ise yüzde 34 olacağı öngörülüyor...

Petrol içen ülkeler var...
Petrol bu yüzyıl içerisinde kuruyacaksa, görünen o ki, bu süreci hızlandıran Asya ekonomileri olacak. Özellikle de Çin ve Hindistan... 20 yıl sonra, yani 2030 yılında bu iki ülkenin dünya enerji tüketimi içerisindeki payı yüzde 34 olacak. 20 yıl önce Çin ve Hindistan'ın dünya enerji tüketimi içindeki payı neydi diye sorarsanız, hemen söyleyeyim; yüzde 11. Son 10 yıl içerisinde sadece Çin'de petrol tüketimi günlük 4 milyon varilin üzerine çıktı. Global petrol tüketiminin beşte ikisi bu ülkeden kaynaklandı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar