Siyaset ve iktisadi risk

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

"Gezi Parkı" çekişmesi henüz çatışma aşamasına gelmemişti. Bu günün yazısını kafamda evirip çeviriyordum. Esas ilgi alanı son haftalarda piyasalarda gözlenen dalgalanmaydı.  Gözlemlerin olumlu olduğu, iyimserliğin tavan yaptığı bir ortamın hemen arkasından gelmişti bu dalgalanma. Küresel ve ulusal piyasalarda beklentiler bir anda bozulmuş, özellikle finansal piyasalar bu ters dönüşten kötü etkilenmişti.
Haliyle bu dalgalanmanın nedeni, artan volatilitenin finansal fiyatlar üzerindeki etkileri,  bunun olası sonuçları, dalgalanmanın ne zaman sonlanabileceği, ardından ne gelebileceği gibi bir dizi soru vardı zihinlerde. Olmaz bir ortamın içine savrulmasaydık  bunları konu edecektim.  Hem kendi düşüncelerimi bir düzene sokacaktım hem de sizlere bilgi aktaracaktım.
Olmadı. Ben hazırlıkları sürdürürken  "Gezi Parkı Protestosu" tırmandı. İlk başta uslu ve sakin bir protesto olarak başlayan olaylar, abartılı bir şiddetle karşılaşınca,  farklı bir boyut kazandı. Çatışma halinin adeta üzerine gidildi. Bir çıkış yolu bulunmuş olmasına rağmen dil ve eylem olarak kışkırtıcı bir ortam yaratıldı. Sosyal medyanın verdiği olanaklarla  çatışma hali kısa sürede ülkenin her bir yanına yansıdı. Aynı süreç olayları uluslar arası medyanın ilgi alanına soktu. İçeride yaşanan medya zafiyetine karşılık bir anda dış medyanın  haber ve yorumları ön plana çıktı.
                                               *                        *                        *
Tablo değişti. Ekonomideki çalkalanma ilgi alanının dışında kaldı. Bununla ilgili sorular anlamsızlaştı.  Sivil tepki ön plana çıktı. Yeni sorular işin bu sivil yanı ve siyasetin sivil protestoya karşı sergilediği tutum  üzerinde yoğunlaştı. Masum sayılabilecek bir protestoyu ülkeye yayılma istidadı gösteren bir siyasi karşı çıkışa, bir direnişe çevirmeyi beceren iktidarın algı zafiyeti sorgulanmaya başladı.   
Malum ben iktisatçıyım. Bana yöneltilen soruların büyük bölümü de bu olayların ekonomiye etkileri üzerinde odaklandı.  İçeriden gelen sorularla dış kaynaklı sorular bir şekilde ayrıştı. İçeride oluşan merak görece kısa dönemliydi. Olayların şimdi, hemen ekonomiyi nasıl etkileyeceği merak ediliyordu. Yabancılar daha uzun erimli soruların peşindeydi. Bu olayların Türkiye ekonomisini yine siyasetin ürettiği risklerin etkisi altına sokacağından  kuşkulanıyorlardı.
                                             *                   *                   *       
Son olayların ekonomi üzerinde  kısa dönemli etkileri olacak kuşkusuz.  Bu etkinin zaten dalgalanan piyasalarda dalga boyunu büyütüp, süresini  uzatacağını düşünüyorum. Bunun ilk adımları hemen ortaya çıktı. Borsa dibe vurdu. Faiz oranı birkaç puan yukarı gitti. Zaten asabileşmiş olan döviz kuru zıpladı. Sokaklara şiddetin hakim olduğu ortamda ne beklenirse  aynen olmaya başladı anlayacağınız.
Uzun dönemli etkiler ise şimdilik sadece merak konusu. Ben de dahil bu merak yakın tarihimizdeki siyaset-ekonomi ilişkilerinin zihinlerde bıraktığı ağır tortudan besleniyor. Yirminci yüzyılın son on yılında temelli uzlaşmazlıkların siyasete egemen olduğunu biliyoruz. Buna rağmen, uzlaşmaz ortakların koalisyon kurup ekonomiyi yönettiğini de hatırlıyoruz. Bütün bunların ortalama iktidar süresinin bir iki yılı aşmadığı, siyasi istikrarın fevkalade kırılgan olduğu  bir iklimde yaşandığı da biliniyor.
Bunun arkasından gelen AKP'nin en önemli özelliği  tek parti iktidarı olması ve bu kimliği ile siyasi istikrarı temsil etmesiydi.  Siyasi istikrar algısı en çok ekonominin işine yaradı. Uzlaşmaz kararlar ortadan kalktı. İktisat politikası kurguları öngörülebilir hale geldi. Bütün bunlar finans çevrelerinden destek gördü. Kaynak sağlandı. Ekonomi istikrar içinde yol aldı.
Şimdi bu iklimin değişip değişmediği merak ediliyor. İktidarın yoğun şiddetle karşıladığı,  abartılı bir polis zorlamasıyla bastırmaya çalıştığı Gezi protestosunun sonuçta bir siyasi yarılmaya, bir kopmaya neden olabileceği düşünülüyor. Böyle bir yarılmanın yine uzlaşmaz koalisyonlara yol açıp açmayacağı, işlerin bu noktaya kadar gidip gitmeyeceği merak ediliyor. Bütün bunlar olursa,  son on yıldır Türkiye ekonomisini sürükleyen siyasi istikrarın ortadan kalkacağından korkuluyor. Siyasi istikrar yok olursa ülke riskinin göğe tırmanmasından çekiniliyor. Bunlar hemen, şimdi olacak işler değil. Ama yolun açılıp açılmadığı da haklı bir merak konusu.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018