THY ve yorganı ayağa göre uzatmak…

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

20 Nisan Cuma…
Atatürk Havalimanı…
THY'nin TK 1855 numaralı uçuşu…
Barcelona'ya…
Uçak tıklım tıklım dolu…
Barça ile Real Madrid maçına gidenler çoğunlukta…
Microsoft gibi 40 kişilik şirket gezisine çıkanlar da var…
Karaciğer Kongresi'ne giden doktorlar da… 
***
Uçak hazır…
Hostesler dahil hepimiz kemerleri taktık bekliyoruz…
Ama pist dolu, kıpırdayamıyoruz…
Bekliyoruz… Bekliyoruz… Bekliyoruz…
Oflamalar, puflamalar…
Cam kenarında oturanlardan alıyoruz haberleri:
"Oo, daha çok uçak var önümüzde…"
"Bir uçak daha araya girdi, biz daha çok bekleriz…"
"Yaa, askeri uçağın ne işi var burada, o da sırada…"
"Geçenlerde Frankfurt'a gidiyordum, 'kalkışta 25'inci sıradayız' diye anons etti pilot…
"Yandık, bugün de en az o kadar kuyruk var… "
***
Kimileri pazar günü dönecek…
Şimdiden telaş almış…
Acaba uçak Barcelona'dan da geç mi kalkar?
Zamanında kalksa da, acaba vaktinde iner mi?
Yoksa, son zamanlarda sık yaşandığı gibi İstanbul semalarında tur atar durur mu?
Galatasaray-Fenerbahçe maçına yetişilebilir mi?
***
Vatandaş THY ile muhattap…
Yaşadığı sıkıntıyı ondan biliyor…
Ama son dönemde biraz işin önünü arkasını araştıranlar, "THY ne yapsın?" demeye başladı…
Eleştiri okları, yavaş yavaş Devlet Hava Meydanları İşletmesi'ne döndü…
Şimdi, havada dolaşarak onbinlerce ton yakıtı boşa harcayan uçakların…
Kaçan slotların…
Perişan yolcuların sorumlusu olarak DHMİ görülüyor…
***
Eleştiriler çok ve çeşitli…
Öncelikli çözüm olarak görülen kuzey-güney yönüne yapılacak pist için 'maliyetler yüksek' gerekçesiyle onay vermemesine…
SMART olarak bilinen trafik sistemi modernizasyon projesinin bir türlü hayata geçirilememesine…
Hava trafiğini yönetmek için son derece kritik role sahip kuleleri doğru dürüst inşa etmemesine kızanlar çok…
"Bir meteoroloji radarı bile yok" diyor bir uzman...
"Uçağın piste yaklaşması sırasında oluşan CB bulutları görülemiyor…
Dünyanın en yoğun hava trafiğine sahip alanlarından biri haline gelen Atatürk için  bu çok tehlikeli…"
***
DHMİ geçen ay bir çalıştay yaptı…
Konu, Atatürk Havalimanı'nda acil çözüm bekleyen sorunlardı…
"30-40 yıl önce düşünmemiz gereken şeyleri şimdi düşünüyoruz" dedi DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, "Onun için de çözüm bulmakta zorlanıyoruz…
AHL'yi etrafındaki bir sürü yapılaşmayı yok farz edip, hepsini yıkar, genişletebilirsiniz…
Ama genişlettiğiniz andaki durumda hangi noktada iseniz ondan bir adım daha ileri gidemezsiniz…"
Birdal'a göre, sorun AHL'nin İstanbul'un orta yerinde kalmış olması…
Onun için 'rahatlatma' gerekli ama çözüm değil…
"Peki ya çözüm?" diye soranlara da, "İstanbul'un ihtiyacı yeni bir havalimanıdır" diyor; "Genişlemeye müsait bir alan üzerinde kurulacak bir havalimanı…"
***
Bakanlık da eleştiriliyor…
Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği toplantıda konu yine gündemdeydi…
"Ne yapacaksınız?" sorusuna, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım samimi yanıt verdi:
"İnsanlar, bir saat, iki saat bekliyoruz diyor…
Doğru, park sorunumuz var…
Park için askeriyenin kullandığı alanı bitirmek üzereyiz…
Bir rahatlama olacak…"
***
Bakanlık da, havacılık sektörü de sorunun sadece park sorunu olmadığını biliyor…
Yeşilköy'e hemen bitişik askeri alanın havalimanına katılması belki bir rahatlama getirecek…
Ama sorunu çözmüyor…
Hava trafiği son dönemde müthiş arttı…
Pistler yetersiz…
Bakan Yıldırım da aynı noktaya dikkat çekti:
"Trafik artışı o kadar acımasız ki, yetişemiyoruz…
Dört kat artmış…
Günde bin trafiğin üstündeyiz…
Aslında bunun maksimum sınırı 600'dür…
Atatürk Havalimanı kaldırması gereken trafiğin yüzde 50'den fazlasını yapıyor şu anda…
2003'te iç hatlarda 9 milyon vatandaş uçarken, 2011 sonu itibariyle rakam 58.3 milyona çıktı…
İç ve dış hat toplam yolcu sayısı 118 milyona…
Ticari uçak filosu 351'e yükseldi…
Gariban işadamlarımız da bu süreçte 103 adet özel uçak aldı…"
***
İşadamlarının uçak alması suç mudur bilmem ama…
Üçüncü havaalanına bir türlü karar verilip inşa edilememesi sorun…
Bakan Yıldırım da çözümü, "yıllık 150 milyon kapasiteye sahip üçüncü havalimanı"nda görüyor…
"Bu yıl ihaleye çıkaracağız" diyor…
Kemerburgaz Ağaçlı köyüne mi yapılır, Çorlu'ya mı, yoksa kuzeyde başka bir yere mi bilmem…
Ama bu yıl ihaleye çıkılsa, rüzgar testleri filan darken, havalimanının devreye girmesi beş yıl…
Haydi her şey mükemmel gitti diyelim; üç yıl…
Üç yıl daha dişimizi mi sıkacağız?
Sipariş edilen 20 uçağın daha filoya katılacağı…
Yeni hatların peş peşe açıldığı bir noktada sorun nasıl çözülecek?
Şu anda bile THY filosu 180'deyken, AHL'de park sahası 98 uçaklık…
***
Suçlananlar arasında bir de lodos var…
İstanbul'un lodosları ünlü…
Lodos olduğunda Bizanslılar mahkeme yapmaz…
Osmanlı'da kadılar karar almazlarmış…
Tabii, bugün hayatın hızı farklı…
Ne olursa olsun, uçaklar uçmalı!
İşadamı, öğrenci, turist varacağı yere varmalı!
Ama gelin görün ki, lodoslu havalar, havacılığımızın merkezi konumundaki Yeşilköy'ü de karıştırıveriyor…
Seferler iptal ediliyor…
Gecikmeler beş-altı saati buluyor…
***
Havacılık sektörünü yıllardır yakından izleyen Uğur Cebeci'nin yazdığına bakılırsa lodoslu gün sayısı artıyor…
Geçmiş yıllarda, lodoslu gün sayısı yüzde 8 civarındaymış…
Son bir yıldır yüzde 13'e çıkmış…
Yani yaklaşık 29 günden 47 güne…
Üstelik bu durum artacak gibi…
İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'nun açıklamaları bunu gösteriyor…
Aynı zamanda İTÜ Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü olan Kadıoğlu, "İklim değişikliğinden dolayı Türkiye'de fırtınaların süresi ve şiddeti artarak devam edecek" diyor…
***
Deniyor ki, 'THY çok hızlı büyüdü…'
Evet, doğru…
Yukarıdaki tabloda rakamları verdim…
Uçulan nokta sayısı, yolcu sayısı, çalışan sayısı vb…
2003 ile bugünü karşılaştırınca, 9-10 yılda iki, hatta bazı alanlarda üç kat büyümüş…
2003 yılında 65 uçağı vardı…
Yeni Airbus ve Boeing'lerle şimdi 180'i aştı…
2003'te yaklaşık 100 destinasyona uçuyordu…
Bugün 200…
10 bin civarındaki personel sayısı 30 bine dayandı…
***
Peki ne diyeceğiz Türk Hava Yolları'na?
Büyüme!
Sağa sola hat açma!
Yorganını ayağına göre uzat!
Doğru mu peki?
Bir şirkete gelişme demek doğru mu?
THY'nin Barcelona'daki genel direktörü Serdar Külçür ile konuşuyoruz…
Yanımızda, THY Basın Müşaviri Ali Genç de var…
2006 yılında THY, İspanya ticaretinin kalbi bu kente haftada üç kez uçuyormuş…
Bugün günde 3 sefer yapıyor!
Yolcuların yüzde 40'ı Türkiye'den…
Çoğunlukla işadamı…
Yüzde 60'ı ise Türkiye ve çevre ülkelerle iş yapan yada İstanbul'dan Uzakdoğu'ya giden Katalanlar…
***
Diğer noktalar da böyle…
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, "Bizim" diyor, "New York'a giden üç uçağımız var…
149 ülkeden yolcu biniyor bu uçaklara…
Türkiye'den henüz günde üç kez hem de Boeing 777 ile New York seferini dolduracak iç potansiyel yok…
Yurtdışına taşıdığımız yolcuların yüzde 40'ı yabancı…"
***
İstanbul bir hub oldu…
Birçok ülkeyi havayolu ile bağlayan bir merkez…
Bu merkezleşmede başrolde THY var…
TAV Havalimanları Holding CEO'su Sani Şener, dünyada 1061 havayolu şirketi olduğu bilgisini veriyor Skylife'ın Nisan 2012 sayısında…
"ITIA 40 yıl sonra bu sayının 12'ye düşeceğini tahmin ediyor…
Ben de çok büyük bir konsolidasyon olacağını düşünüyorum…
Ve Türk Hava Yolları'nın bu 12 havayolunun arasında olacağına da inanıyorum…
Şimdi soru şu;
THY, gerçekten bu noktaya gelebilecek mi?
Türkiye'nin rüzgarını arkasına alarak uçuşa geçen THY gerçekten bu noktaya gelebilecek mi?
Yoksa, Atatürk Havalimanı'ndaki sıkışıklık, THY'nin de geleceğine set mi çekecek?
Ve THY ile birlikte bütün bir ülkenin?
***
Evet, bütün bir ülkenin…
Dün akşam Hamdi Topçu, Habertürk'te bir süre önce DÜNYA'da açıkladığı rakamları yineledi:
"THY'nin uçtuğu her yeni ülkede dış ticaretimiz üç kat artıyor…"
Örneğin Afrika'da…
THY, Tanzanya'ya uçmaya başladığından bu yana bu ülke ile Türkiye'nın dış ticareti yüzde 349 artış göstermiş…
***
Artık 'ayağını yorganına göre uzat' modası geçti…
İş dünyasının yeni strateji anlayışı  'yorganı ayağa göre uzatmayı' öngörüyor…
Kimseye, "Sen dur!.. Hele bizi bekle… Sonra büyürsün…" denilmiyor…
Aksine bugünün rekabet koşullarında başarı, iş ufkunu alabildiğine genişletmeye dayanıyor…
Yazarımız Dr. Rüştü Bozkurt sık sık tekrarlar…
Herhangi bir işte başarı olmanın üç şartı var:
Birincisi; o işle ilgili net bilgi sahibi olmak…
İkincisi; güçleri dağıtmadan belli alana odaklanmak…
Ve üçüncüsü; para gibi fiziki kaynaklarla insan kaynağı ve teknoloji arasında etkin koordinasyon…
***
Koordinasyonu ve onun ilk koşulu olarak birimler arasında iletişimi başaramadığımızda, geriye suçlamalar kalıyor…
Anlamsız, işlevsiz suçlamalar…
Üstelik doğru da değil…
Başkalarını suçlayarak bir yerlere varmaya çalışırsak…
Birileri çıkıp, 'Peki 30-40 yıl önce düşünülmemiş de, 9-10 yıldır ne yapılıyor?' diye sormaz mı…
'Acımasız trafik artışını' öne sürersek…
'Yıllardır uyarılar yapılıyor, bu nasıl yöneticilik, bu nasıl vizyon' demezler mi?
Ya da birileri çıkıp, 'İhaleyi yaptınız, 3 milyar dolara yakın parayı peşin peşin tahsil ettiniz, 2020'ye kadar söz verdiniz, şimdi verdiğiniz sözler nedeniyle üçüncü havalimanını bir türlü yapamıyorsunuz' derse…
***
Neyse…
Herkes kendine göre haklı…
Zaten en büyük çözümsüzlükler de herkesin haklı olduğu yerde çıkmaz mı?
Oysa kaybedecek zaman yok!
Kaçan fırsatlara ağlamamak için adım atmak lazım…
Dün Basın Klübü'nde Hamdi Topçu temkinli konuştu ama satır aralarında net mesajlar verdi:
"DHMİ, THY gibi yönetilebilir" dedi mesela…
Ve ekledi:
"Özelleştirme yapılabilir…"
***
Bizim işimiz gözlemlemek ve toplumdan aldığımız yine topluma yansıtmak…
Bir ayna gibi…
Bugün aynadan görünen o ki;
Ya koordinasyonu sağlayacağız ve çözüm için tüm kuruluşlar hızla birlikte adım atacak…
Ya da lodos çıkmasın diye oturup dua edeceğiz…
Seçim bizim…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar