Enerji yatırımı sürprizlerle dolu, hesabınızı iyi yapın

Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Mehmet Acarla, sektöre yeni girmek isteyenlerin yüksek enerji talebine aldanmamasını istedi. Acarla "Verimsiz bir santral kurarsanız ürettikçe zarar yazarsınız" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
 
 
Mehmet KARA
 
İSTANBUL - Türk-Alman ortaklığı Borusan EnBW'nin Genel Müdürü Mehmet Acarla, Türkiye'de enerjinin çok cazip bir yatırım alanı olarak görüldüğünü  söyledi. "Ne kadar üretirsek kesin o kadar satarız" diye düşünüldüğünü belirten Acarla, "Bu yüzden enerji konuyla hiç alakası olmayan birçok girişimcinin daldığı bir alan" dedi. Acarla, sektörü, riskleri ve geleceğe ilişkin öngörülerini
DÜNYA Enerji Sayfası'na anlattı.
 
Acarla'ya göre Türkiye'de bu alanda yeterli know how ve risk iştahı var ama sabır yok. Dünyada enerji talebinin gelecek çeyrek yüzyılda neredeyse ikiye katlanacağı tahmin ediliyor
 
Doğru, özellikle Çin, Hindistan, Endonezya gibi nüfus yoğun ülkelerdeki ilerleme… Ama sırf o değil, Afrika gibi çok daha geriden gelen bazı yerler de bu talebi muazzam artırıyor. Bütün bunlar enerji talebini çok ciddi artırıyor. Bir de gelir seviyesi artan büyük nüfus kendi hayatını daha konforlu hale getirmek istiyor. Bu da tüketimi muazzam artırıyor.
 
Türkiye'de durum?
 
Türkiye'de enerji talebinin artışı büyümeyle paralel. Onun için endüstriyel yatırımları, kapasite kullanım oranlarını hep izliyoruz. Bir yandan da hane gelirinin artmasıyla, hanelerdeki elektrik kullanımı çok artıyor.
 
Peki bu enerji sektörünü nasıl etkiliyor?
 
Türkiye'de sürekli bir talep artışı ve ona yönelik de sürekli yeni yatırımların devreye girmesi söz konusu...
Sektörün itici gücü de bu arz talep dengesi. Enerji Bakanlığı'nın veya TEİAŞ'ın öngörüleri var. İşte 2016 veya 2017'de Türkiye'de bir darboğaz ihtimalinden söz ediliyor. Bu da tüketimdeki artış hızının üretimdeki yatırımlarla karşılanamaması senaryosuna dayanıyor.
 
Bu senaryo ne ölçüde doğru?
 
Oladabilir, bunu göreceğiz. Çünkü bir yandan da yatırımların önünde çeşitli engeller var. Yatırımlar istenen hızda gelmeyebilir. Şimdi herkes enerji yatırımına yöneldi. Neye göre karar vermeli? Türkiye'de enerjinin çok cazip bir yatırım alanı olduğuna dair genel bir kanı var. Yani talep çok artıyor, güven var, ne kadar üretirseniz kesin satacaksınız diye düşünülüyor. Onun için konuyla hiç alakası olmayan birçok girişimcinin daldığı bir alan enerji. Yani pek fazla hesap yapmadan, düşünmeden...
 
Peki ne yapmak lazım?
 
Bir kere, projenizin verimli olması şart. Yani ne üretirseniz satıyorsunuz düşüncesi yanlış. Eğer verimli bir enerji santraliniz yoksa zararına çalıştırırsınız. Örneğin gaz santralleri son bir sene içinde çok ciddi sorun yaşadı. Çünkü piyasadaki elektrik fiyatı, gazla yaptığınız üretimin maliyetini karşılamıyor. Bu yüzden doğru projeleri seçmek lazım. Yani kömüre de, doğalgaza da, yenilenebilir kaynaklara da yatırım yapsanız önce projenizin verimli olmasından emin olmanız lazım.
 
Sıfırdan başlayıp ticaretin erbabı olmuş bir iş adamı bu maliyet hesaplamasını yapamaz mı?
 
Tabiî ki herkes hesap yapıyor. Ama  enerji piyasasında sadece Türkiye'deki değil dünyadaki gelişmeleri de incelemeniz lazım. Diyelim ki bir projeyi kazandınız, 49 yıllığına işleteceksiniz. Bunun bir yatırım süresi var. Bir kere yatırım miktarını doğru dürüst hesap etmek gerekiyor. Bu rüzgar projelerinde belki biraz daha kolay. Hidroelektrikte daha zor. Çünkü toprağın altına giriyorsunuz. Çok iyi bir inceleme dönemi geçirmemişseniz sürprizlerle karşılaşmanız mümkün. Yani maliyetinizi 100 diye hesapladıysanız, bunun 80'e düştüğünü duymadım bugüne kadar. Ama 200'e 300'e çıktığını duydum… Burada biraz kendimize dönüp bakmamız lazım. Projeleri ne kadar iyi geliştiriyor,
ne kadar bilgi sahibi olup ondan sonra başlıyoruz, sorgulamamız lazım.
 
Türkiye'de bu konuda know how yok mu?
 
Know how kesinlikle var da sabır yok. Yani mühendislik yaparak, araştırma yaparak projeyi  geliştirmek vakit kaybı olarak görülüyor.  Biliyorsunuz biz hep kervanı yolda düzeriz. Bu  genlerimizde olan bir şey, pek kolay değişeceğini sanmıyorum. Hani bizim bir ortağımızın Alman olması belki bize avantaj getiriyor. Almanlar çok uzun planlarlar, sonra da hızlıca yaparlar. Onlardan epey bir şey öğreniyoruz.  Yani bu bizim için bir şanstır. Biz hakikaten sabırsızız, çok hızlı girişiyoruz işe filan da sürprizlerle karşılaşınca da şaşırmamamız lazım.
 
Ne tür sürprizler çıkıyor?
 
Diyelim ki HES için kaya oluşumunu tahmin ediyorsunuz. Ama  tüneli kazarken bakıyorsunuz gevşeklik var, haydi beton kaplamak  zorundasınız. Özellikle HES projeleri ağır mühendislik gerektiren projeler. Know how da, yetişmiş eleman da var. Önemli olan bunu doğru kullanabilmek, biraz da sabırlı olmak. Bütün yatırımcılar  bunların hesaplarını muhakkak ki yapıyorlar ama bir de 49 yıllık bir perspektifi düşünmeleri lazım. Örneğin bundan 10 sene sonra elektrik fiyatı ne olacak? Ve bizim piyasamız çok değişken bir piyasa, onu da bilmek lazım. Yani sadece Türkiye piyasasından etkilenmiyoruz, sadece gaz fiyatı değil bizim sorunumuz. Geçen kış gördüğümüz muazzam soğuk ve gaza muazzam yüklenme... Doğal olarak gaz ısıtmaya gitti, enerji santrallerine kalmadı. Santrallerin bir kısmı devreden çıktı. Bunun üstüne spot piyasada elektrik fiyatları olmayacak seviyelere çıktı. Bu öngörülemez bir şeydi. Orada ciddi zarara uğrayan oyuncular oldu... Piyasadan çekilen bir sürü oyuncu oldu.
 
Ama üreticiler değil ticaretçilerdi herhalde bunlar…
 
Piyasadan çekilen üreticiler de oldu. Bir borsa gibi düşünün bunu. Her ticaret gibi bunun da belli riskleri var. Yani açığa oynamak gibi bir şey oldu. İnsanlar ürettiklerinin kat kat fazlasını alıp satmaya başladılar. Ve bu, büyük bir risk içerir daima… Büyük kârlar da getirebilir ama işte öyle anlık büyük zararlar da içerebilir. Kârlıyken iyi ama bir anda Türkiye'nin tarihinde görülmemiş büyük bir oynama olduğu için çok ciddi miktarda firma zarar gördü, batanlar oldu, piyasadan çekilenler oldu. Az sayıda da değil, epey bir firma piyasadan çekildi. Şöyle diyeyim, 140'lar civarındaydı bu enerji toptan ticaret firmaları, 100'ler seviyesine indi.
 
Ama yürürlükteki lisans sayısı 150'nin üzerinde şu anda...
 
Demek ki yenileri geliyor arkadan. Şimdi bizim beklentimiz piyasanın biraz daha serbestleşmesi. Bunun için fiyatların hakikaten arz talep dengesine göre oluşması ve özellikle de vadeli işlemler yapılabilmesi. Ben örneğin 2014'ün 28 Kasım'ında saat 3'te ben, elektriğimi şu fiyattan satıyorum, alıyorum diyebilmeliyim. Böyle bir noktaya geldiğimizde, elektrik piyasası çok daha stabil ve derinleşmiş olacak.
 
Borusan Grubu enerji sektöründe nereye konumlandırıyor kendisini?
 
Biz kendimizi öncelikle enerji üretiminde ve ticaretinde görüyoruz. Ticarette daha çok büyük müşterilere satışta görüyoruz kendimizi. Dağıtımda yokuz ve ev bazlı perakendede olmayacağız. 2020 yılında 2 bin megavat kurulu güce ulaşmak istiyoruz. Piyasanın büyükleri açısından baktığımızda çok iddialı bir hedef değil belki ama buradaki en büyük hedefimiz yenilenebilir enerjiye ağırlığımızı koymak. Portföyümüzün önemli bir bölümünü rüzgâr oluşturacak. Hidroelektrikte fırsat buldukça yatırımımızı yapmak istiyoruz. Ama kömürde yatırım düşünmüyoruz.
 
Şu anki durum nedir?
 
Halen 800 megavatlık bir portföyümüz var. Bunun 362 megavatı hidroelektrik, 438 megavatı rüzgardır.
60 megavatlık rüzgar santralimiz, 51 megavatlık da hidroelektrik santralimiz üretimde. Tekirdağ'da Balabanlı santrali var 50 megavat, yatırıma başladık. 2013' te 4 santralin daha çalışmalarına başlıyoruz.
 
Borusan'ın makinede tecrübesi var. Türbin üretimi planı var mı?
 
Borusan'ın enerji üretimiyle ilgili dizel jenaratörler gibi bir kolu daha var. Grup, Türkiye'de rüzgar tribünü, güneş paneli, HES türbini vesaire türü bir üretime girebilir miyiz diye düşündü. Almayacak demiyorum ama henüz böyle bir karar almadı. İleride olabilir…