GSYH’nin yüzde 25’ini temsil eden ekosistem oluşturuldu
Türkiye GSYH’sinin yüzde 25’ini temsil eden SKD Türkiye, 20'nci yılını kutladı. Yeni dönemde Net Sıfır 2053, İklim Kanunu, döngüsel ekonomi, yapay zekâ entegrasyonu ve COP31'e odaklanan dernek, ‘sürdürülebilirlik’ kavramının yeniden tanımlanması için de TDK’ya kapsamlı dosya sundu.
Türkiye’de iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma perspektifini güçlendirmek amacıyla 2005 yılında kurulan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), 20’nci yılını kutladı. SKD Türkiye üyesi 180’i aşkın şirketin temsilcileri, akademisyenler, derneğin kuruluşundan bu yana görev yapan başkanlar ve sürdürülebilirlik alanında çalışan gençler etkinlikte bir araya gelerek iki on yıllık yolculuğun dönüm noktalarını değerlendirdi.
Türkiye’de sürdürülebilir dönüşümün öncü platformlarından biri haline gelen SKD Türkiye, etkinlik boyunca hem geçmiş çalışmalarını hem de geleceğe yönelik stratejik önceliklerini paylaştı.
Açılış konuşmasını yapan SKD Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel, sürdürülebilirlik anlayışının Türkiye’de son 20 yılda ciddi bir evrim geçirdiğini vurguladı. Günsel, “2005’te yalnızca 19 kurumsal üyeyle çıktığımız yol, bugün Türkiye GSYH’sinin yaklaşık yüzde 25’ini temsil eden dev bir ekosisteme dönüştü. Başlangıçta amacımız farkındalık yaratmaktı; bugün ise sürdürülebilirlik şirketlerin stratejik kararlarının ayrılmaz bir parçası” dedi.
Yatırım fırsatları açısından kritik eşikteyiz
Günsel, yeni dönemde SKD Türkiye’nin odak noktalarının 2053 Net Sıfır hedefi, Türkiye’de hazırlıkları süren İklim Kanunu, sürdürülebilir finansmana erişim, döngüsel ekonomi uygulamaları, kaynak verimliliği, şeffaf ve güvenilir raporlama süreçleri ile dijitalleşme ve yapay zekânın sürdürülebilirliğe entegrasyonu olduğunu belirtti.
Türkiye’nin 2026 yılında COP31’e ev sahipliği yapacak olmasının da sürdürülebilirlik çalışmalarına yeni bir ivme kazandıracağını ifade eden Günsel, bu sürecin uluslararası iş birlikleri, yatırım fırsatları ve düşük karbonlu dönüşüm açısından kritik bir eşik olduğunu söyledi.
Etkinlikte duyurulan bir diğer önemli çalışma ise, sürdürülebilirlik kavramının Türkçede daha kapsamlı ve çağın gerekliliklerine uygun bir tanımla ele alınması amacıyla Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen proje oldu. Dernek, üye şirketlerle yaptığı anketler ve Sabancı Üniversitesi akademisyenlerinin hazırladığı literatür incelemeleri doğrultusunda, kavramın çok boyutlu yapısını bilimsel temellere dayandıran kapsamlı bir dosya hazırlayarak Türk Dil Kurumu’na sundu.
Kavramın doğru tanımlanması gerek
TDK Başkanı Prof. Dr. Osman Mert de, panelde yaptığı konuşmada sürdürülebilirlik gibi disiplinler arası ve sürekli gelişen kavramların sözlüklerde statik bir tanımla sınırlandırılamayacağını belirtti. Mert, TDK’nın anlam yelpazesini doğru biçimde oluşturmak için geniş kapsamlı bir derleme çalışması yürüttüğünü ve ilk bulguların değerlendirilmeye başlandığını aktardı. Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Ozan Duygulu ise sürdürülebilirliğin doğru tanımlanmasının kavramın toplum tarafından içselleştirilmesi için kritik olduğunu vurguladı.