39 trilyon TL varlığa sigorta güvencesi

Sektör oyuncuları sigortanın vatandaş gözünde hak ettiği noktaya henüz ulaşamamış olmasından bir miktar şikayetçi olsalar da, geleceğe yönelik hayli umutlu konuşuyorlar.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yakup SAYAR

İSTANBUL - İnsanların tüm varlık ve girişimleri risk adı verilen belirsizliklerin tehdidi altındadır. Sigorta ise risklerin gerçekleşmesi halinde doğan zararı karşılar, böylece geleceğin maddi açıdan belirli hale gelmesini sağlar. Sigorta kişi ve kurumlara güven sağlar, böylece geleceğin planlanmasını mümkün kılar, girişimciliği teşvik eder.
Sigorta, risklerin gerçekleşmesi sonucu doğabilecek zararları gidermek için kullanılan mali araçtır. Sigorta sözleşmesi, sigorta yapılması için hukuken gerekli sözleşmedir. Sigorta şirketi, sigorta işlerinin yönetilmesi, işletilmesi, satışı ile ilgilenen şirkettir. Sigortacılık, bu işlerle ilgilenen meslektir. İşte böyle önemli bir sektörümüz içinde bulunduğumuz günleri önemli etkinliklerle “Sigortacılık Haftası” olarak kutluyor.
Ülkemizin ekonomik performansı ile birlikte son yıllarla önemli bir gelişim trendi içindeki sigorta sektörümüz her yıl büyümesini katlayarak adından sıkça söz ettirir hale geldi. Sektöre hem doğrudan hem de satın alma şeklinde birçok dünya markası yatırım yaparken önümüzdeki 10 yılda da bu trendin sürmesi bekleniyor. 
2012 rakamları üzerinden konuşursak, 52 milyon kişinin riskini üstlenen, 2 milyon civarında vatandaş ve kuruma 12.6 milyar TL hasar ödeyen, en az 65 bin kişiye direkt ve 10 bin kişiye de dolaylı olarak  istihdam imkanı sağlayarak bunlara 4 milyar TL civarında gelir yaratan, ülkemizde mevcut  yatırım araçlarına 10.7 milyar TL yatırım yaparak kurumsal yatırımcı olan ve devletine vergi ve katkı payı olarak yılda 3.2 milyar TL destek sağlayan sigorta sektörünün teminat sağladığı toplam varlık tutarı da GSYİH’nın 30 katına tekabül eden 39 trilyon TL’yi aşmış durumda. İşte bu rakamlar sigorta sektörünün neden vazgeçilmez ve neden onsuz olunamayacağını çok rahat kanıtlayabiliyor. Tabiki bu rakamların içinde sadece sigorta sektörünün olduğunu bu alanın içine,  bu yılın yıldız sektörü Bireysel Emeklilik tarafını da kattığımızda söz konusu rakamların daha da yukarılara çıkacağını unutmamamız gerekiyor.
DÜNYA Gazetesi olarak çorbada azda olsa tuzumuz olsun temelinden yola çıkarak Sigortacılık Haftası’na yönelik, sektör temsilcilerine sektörün son 10 yıllık gelişimini ve 2023 yılı hedeflerini sorduk.  Sektör oyuncuları sigortanın vatandaş gözünde hak ettiği noktaya henüz ulaşamamış olmasından bir miktar şikayetçi olsalar da, geleceğe yönelik hayli umutlu konuşuyorlar.

Ciddi atılım için altyapı hazır

[PAGE]

Ciddi atılım için altyapı hazır

Sigorta sektörünün son yıllardaki gelişiminde en büyük pay tabiî ki düzenleyici ve denetleyici kurum olan Hazine Müsteşarlığı’nda. Hazine Müsteşarlığı tarafından DÜNYA’ya özel açıklamasında, sektörün son on yılı değerlendirildiğinde reel büyümenin istikrarlı biçimde devam ettiğine dikkat çekildi. Hazine Müsteşarlığı açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Ancak bu büyüme yeterli değildir. Daha yüksek büyüme oranlarına ihtiyaç vardır. Esasen, yasal altyapı çalışmaları büyük ölçüde tamamlanmış durumdadır. Son on yılda Müsteşarlığımız öncülüğünde oluşturulan bir çok kurum ve kuruluş sektöre olan güveni artırıcı bir rol oynamaktadır. Diğer bir ifadeyle, sektörün ciddi bir atılım yapması için gerekli altyapı hazırdır. Bundan sonraki gelişmeleri, sektörde yer alan tüm tarafların çabaları belirleyecektir.”
Sigorta bilincinin artırılması için Müsteşarlık olarak Strateji Belgesi hazırladıklarını ve bu belge çerçevesindeki 10 adet eylemi 2011-2013 yılları için uygulamaya koydukları hatırlatılan açıklamada, “Bu strateji belgesindeki eylemler etkin biçimde uygulamaya konulmaya devam edildiği takdirde bilinç artışına büyük katkı sağlayacaktır. Nitekim, yapılan son çalışmalar da, sigorta bilincinin az da olsa arttığına işaret etmektedir. Bilinç artırma ile ilgili çalışmalara sağlanan katkılar da her geçen gün artmaktadır. Hazinenin çalışmalarına ilave olarak, sigorta şirketlerinin tek tek yaptıkları tanıtım ve reklam çalışmaları, acentelerin illerde yaptıkları çalışmaların, DASK, TARSİM, Güvence Hesabı gibi kuruluşların yaptıkları çalışmalar da ilave edildiğinde geçmişe nazaran giderek artan bir bilinçlendirme ve tanıtım çabası görülmektedir. Strateji Belgesi gelişmelere ve ihtiyaca göre revize edilecek ve bu çalışmalar önümüzdeki yıllarda da devam ettirilecektir” denildi.

Potansiyel görülüyor

Türkiye'de hem sigortanın hem de BES’in potansiyelinin çok yüksek olduğunun açıkça görüldüğü belirtilen Hazine Müsteşarlığı açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “2023 yılında sigortacılık sektörü ve bireysel emeklilik sisteminin potansiyeline çok daha yakın bir yerde olmasını hedefliyoruz. Önümüzdeki 10 yıllık dönemde bireysel emeklilik sistemindeki fon büyüklüğünün GSYİH’ya oranının en az 3-4 kat artış göstermesi mümkün görülmektedir.  Önümüzdeki dönemde tamamlanması beklenen; sağlık sigortaları düzenlemesi, yıllık gelir sigortaları düzenlemesi, oto sigortaları ile ilgili düzenlemeler, aracılarla ilgili düzenlemeler tamamlandığında sektörün önü daha da açılacak ve büyüme ivme kazanacaktır. Gelişmeler yalnızca büyüme ile sınırlı olmayacaktır. Daha fazla ürün piyasaya arz edilecektir.”


Herkesi sigortayla tanıştaracağız

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı ve Işık Sigorta Genel Müdürü Recep Koçak, “Sigorta bilinci geride bıraktığımız yıllarda bir hayli gelişme göstermiş olsa da bugün itibariyle önümüzde kat edilmesi gereken uzun bir yol mevcuttur” dedi.

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı ve Işık Sigorta Genel Müdürü Recep Koçak, geride bıraktığımız son on yılda, sigorta sektöründe gerek prim ve ödenen tazminatlar ve gerek vizyon açısından çok önemli gelişmeler olduğuna dikkat çekerek: “Hayat dışı prim üretimi son 10 yılda yüzde 464 oranında artarak 17 milyar TL’yi aşmıştır. Hayat prim üretimi ise aynı dönemde yüzde 295 oranında artış göstererek 2.7 milyar TL’yi aşmıştır. 2002 yılında hayat dışında 1.8 milyar TL, hayatta ise 564 milyon TL olmak üzere toplamda 2.3 milyar TL tutarında hasar gerçekleşirken, on yıl sonra hayat dışı sigortalarda 10.7 milyar TL, hayat sigortalarında da 1.9 milyar TL olmak üzere toplamda 12.6 milyar TL tutarında hasar gerçekleşmiştir. Diğer bir deyişle prim artışından daha yüksek bir hasar artışı ortaya çıkmıştır” dedi.
“Arzumuz ödenen hasar miktarının primle orantılı olarak daha da yukarılara tırmanması ve beklenmeyen risklerden ötürü mağdur olan gerçek/tüzel kişi sayısının asgari seviyelere çekilmesidir” diyen Koçak, bunun için de sigortayla tanışmayan kesimleri sigortayla tanıştırmanın en önemli gündem maddeleri olduğunu söyledi.

Modern bir sektörüz

Son 10 yıl içerisinde bölgede hatta dünyada örnek gösterilen kurumlar kurularak hayata geçirildiğini hatırlatan Koçak; “Bunlar Türkiye Sigorta Birliği nezdinde yaşam bulan Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, Sigorta Tahkim Komisyonu ve Sigortacılık Eğitim Merkezidir. Ayrıca Doğal Afet Sigortaları Kurumu ile Tarım Sigortaları Havuzu da tam anlamıyla hedefe ulaşmış projelerdir. Ayrıca 2007 yılında 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun yasalaşması da sigorta sektöründe son on yılda gerçekleşen en önemli gelişmelerden bir tanesidir. Yasa ve yasaya bağlı gerçekleştirilen ikincil mevzuat düzenlemeleri ile sigorta sektörü modern bir hukuki zemine kavuşmuş oldu” diye konuştu.

Uzun bir yolumuz var

Ülkemizde sigortalılık bilincinin henüz arzu edilen seviyenin çok altında seyrettiğine dikkat çeken Recep Koçak, “Sigorta bilinci geride bıraktığımız yıllarda bir hayli gelişme göstermiş olsa da, bugün itibariyle önümüzde kat edilmesi gereken uzun bir yol mevcuttur. Vatandaşlarımızda sigortanın temel bir ihtiyaç olduğu bilincinin oluşturulabilmesi için sigortanın doğru bir şekilde anlatılması son derece önemlidir. Bizce sigortacılık bilinci, milli eğitim müfredatına modüller halinde eklenecek bölümlerle yıldan yıla öğrencilerimize aktarılarak ileride mağdur olmalarını önleyecek doğru bilgileri, detaya girmeden vermekle oluşturulabilecektir. Bu şekilde sadece gelecek kuşakları değil, öğrenciler vasıtasıyla velilerine de ulaşarak çok hızlı bir şekilde olumlu sonuçlar alınabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Şirket vizyonumuz 2023 hedefleriyle aynı

Koçak, Işık Sigorta’nın 2023 yılı hedeflerini ise şöyle özetledi: “Şirketimizin hedefleri, Türk sigorta sektörünün 2023 vizyon ve hedefleri ile örtüşmektedir. Sektörün ve müşterin ihtiyaçlarına en uygun ürünleri oluşturmak ve acentelerinin güvenebilecekleri, ticari hayatları boyunca iş ortaklığı yapabilecekleri bir kurum olmak, sigortacılığın temel sorunlarını dönemlere özgü şartlarla yeniden oluşturmak, karlı lokasyonlarda doğru ürünlerle, seçilen müşterilere iyi hizmet vererek rekabette avantajlı durumda olmak, değişen ve gelişen yeni pazarlara anında uyum sağlayacak stratejiler oluşturmak Işık Sigorta’nın öncelikli hedefleri arasındadır.Yine şirketimizin önümüzdeki yıllardaki hedefi acente ve müşterilerine kaliteli hizmet veren şirket konumunu sürdürmek ve pekiştirmek olacaktır. Belli ürünlerde ilk akla gelen şirketlerden birisi olmak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Sektör hak ettiği yerde olacak

2023 yılı hedeflerini sorduğumuz Recep Koçak, sigortacılığın çok daha geniş kitlelerle kucaklaşarak daha geniş bir teminat sağlamasının öncelikli hedefleri olduğunun altını çizdi. “2023 yılında tasarruf araçları içinde öne çıkan ve devletin de doğrudan çok önemli bir katkı sağladığı bireysel emeklilikte toplam fon miktarının 400 milyar TL’ye, sigorta primlerinin de 63 milyar TL’ye ulaşacağını tahmin ediyoruz” diyen Koçak, “2023 Yılı Türkiye” hedeflerine genel olarak ulaşılmasında en önemli görevin sigorta sektörüne düşeceğini düşünüyorum. 2023 yılında ülke genelinde öngörülen tüm hedeflere ulaşılabilmesi için, öncelikle 1923 yılından bu yana her yıl bir tuğla koyarak oluşturduğumuz birikimi kaybetmememiz gerekmektedir. Türkiye, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmasına karşılık prim üretimindeki yerimiz 38. 2023 yılı hedefimiz hayat dışı prim üretiminde dünya sıralamasında 16. sıraya yükselmek” dedi.


[PAGE]

Sektörün finansal yapısı sağlamlaştı

AXA Sigorta  Başkan (Pazarlama ve Satış) ve İcra Kurulu Üyesi Işıl Akyol, “Sigortacılığın toplumsal sorumluluk konusunda ulvi bir amacı olduğuna inanıyoruz” dedi.

AXA Sigorta  Başkan (Pazarlama ve Satış) ve İcra Kurulu Üyesi Işıl Akyol  sigorta sektörünün, son 10 yılda ekonomik krizlerin etkisinin belirgin hissedildiği yıllar dışında, enflasyonun oldukça üzerinde büyüme kaydettiğini söyledi. “Sermaye açısından incelediğimizde ise geçtiğimiz 10 yılda sigortacılık sektörünün finansal yapısını çok daha sağlamlaştırdığını söyleyebiliriz” diyen Akyol, özellikle 2012 yılında hükümetin sıklıkla dikkat çektiği Bireysel Emeklilik Sisteminin de ivme kazanmasıyla kamuoyunun sektöre olan ilgisinin de gittikçe arttığını söyledi.

Şirketlerin çabası çok önemli

Sigorta bilincinin artması ve sigortanın yaygınlaşması için sigorta şirketlerinin çabalarının büyük önem taşıdığını belirten Işıl Akyol şunları söyledi: “Ancak, ülkemizdeki eğitim seviyesinin ve ekonomik gücün artması daha da büyük önem arz etmektedir. Bunun dışında sigorta şirketlerinin üzerine düşen görevler açısından tabii ki tanıtım çalışmaları ilk sırayı almaktadır. Kamuoyuna sigortanın hayatımızda her daim yer alan çok çeşitli risklere karşı kendimizi korumak ve zor zamanları çok daha kolay atlatmak için önemli bir araç olduğunun anlatılması ve hayatlarını kolaylaştıracak ürünlerden müşterilerin haberdar edilmesi gerekir.”
Türkiye’de sigorta sektörünün en önemli probleminin sigorta bilinci olduğuna dikkat çeken Akyol, “ Bu nedenle AXA SİGORTA’da üzerine titizlikle eğildiğimiz istikrarlı bir tanıtım stratejimiz var. Her sene düzenli olarak birkaç kez gerçekleştirdiğimiz kampanyalarla öncelikle kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyoruz. Bizim kampanya kurgularımızda vermeye çalıştığımız ana mesajlar her zaman müşterileri bilinçlendirmeye ve fayda sağlamaya yönelik oluyor” dedi.

Herkes en az bir poliçeye sahip olmalı

2023 yılında sigorta sektöründe büyümenin daha ziyade sağlık ve bireysel emeklilik branşında olması yönünde bir beklentileri olduğunu söyleyen Akyol, “Bizim şirket olarak ileriye yönelik hedefimiz ise herkesin en az bir poliçeye sahip olması. Bu hedefe ulaşmada hizmet kalitesinin öneminin farkındayız. Sigortacılığın toplumsal sorumluluk konusunda ulvi bir amacı olduğuna inanıyoruz çünkü insanların kötü olaylardan sonra hayatlarına devam edebilmesine aracılık ediyoruz. Sigortacılar olarak satışın dışında müşteri ile karşılaştığımız durumlar maalesef sigortalının zor durumda olduğu anlar, bu yüzden sadece satış aşamasında değil hasar süreçlerinde de sigortalılarımıza tam destek vermek, mümkün olan en hızlı şekilde yardımcı olmak bizim bugün ve gelecekte en büyük hedefimiz” diye konuştu.

Gelecek vaadeden bir sektörüz

Türkiye’de son 10 yılda yakalanan ekonomik istikrarın sigorta sektörünün büyümesine katkı sağladığını söyleyen Eureko Sigorta Genel Müdürü Okan Utkueri, “Türkiye’de sigorta bilinci ve sigortalılık oranı düşük ancak sigorta potansiyeli yüksek” dedi.
Eureko Sigorta Genel Müdürü Okan Utkueri, Türkiye ekonomisi dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer aldığına işaret ederek, “Sigorta sektörünün gelişimi de ekonomik gelişmelerle paralel ilerliyor” dedi.
Sigortacılığın dinamik yapısı, sahip olduğu nitelikli işgücü ve büyüme potansiyeli ile gelecek vadeden sektörler arasında öne çıktığını söyleyen Utkueri, “Sigorta sektörü her ne kadar ekonomik krizlerden etkilense de son 10 yılda yakalanan istikrarlı büyüme, sektörün de büyümesine katkı sağladı. Türkiye ekonomisinin gücü ve yakaladığı büyüme hızıyla ekonomide büyük dalgalanmaların olmamasını ve sektörün büyüme performansını sürdürürken kârlılığını da artırmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Sigortaya ödenen para  kayıp değil

Türkiye’nin sigorta bilinci ve sigortalılık oranı düşük ancak sigorta potansiyeli yüksek bir ülke olduğuna dikkat çeken Utkueri, “Sigorta bilincinin düşüklüğünü kültürel, sosyal nedenlerle açıklayabiliriz. Daha kaderci bir yaklaşımın hâkim olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Toplumsal dayanışma da oldukça güçlü. Elbette dayanışma güzel bir şey ancak risklerin giderek arttığı günümüzde yardımlaşma, devlet desteği gibi ağlar maddi kayıplarımızı yerine koymamız için yeterli olmayabilir. Bu nedenle bireylerin kendilerini, sevdiklerini, varlıklarını risklere karşı güvenceye almaları, sigorta yaptırmaları gerekiyor. Bireylerin sigortaya ödenen parayı bir kayıp olarak görmekten vazgeçmesini sağlamak gerekiyor. Türkiye çok genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Genç nüfusumuzu bu konuda eğitirsek yüksek sigorta potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmiş oluruz. Bu bilincin artırılmasında en önemli görev sektör bileşenleri adına ve onların çabasıyla sektörel kurumlara düşüyor. Öte yandan ülkemizin, demografik yapısı, Avrupa’ya yakınlığı, giderek yükselen eğitim seviyesi ve şehirleşme oranı sigortaya olan talebi artırıyor. Gelişmekte olan ekonomi ve büyüyen KOBİ’ler de sigorta sektörü açısından önemli fırsatlar sunuyor.  Önümüzdeki 10 yılın sigorta sektörü açısından önemli bir büyüme kaydedileceği dönem olacağı düşünülürse, pazara yeni oyuncuların, Avrupa dışındaki önemli sigorta şirketlerinin de Türkiye pazarına girmesi için bir fırsat ortamı sunmaya devam edecektir” dedi.

Öncelikli kanalımız banka olacak

Eureko Sigorta olarak önceliklerinin sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme elde etmek olduğunu söyleyen Okan Utkueri, 2023 yılına yönelik hedeflerine yönelik şunları söyledi: “Bizim iki temel önceliğimiz var. Bunlardan bir tanesi; şirketin büyüme oranı, kar oranı, öz kaynak karlılığı gibi performans göstergeleri. Diğeri ise bizim, organizasyonel fitness dediğimiz; çalışanıyla, şirketi içi kültürüyle, iklimiyle, çalışma ortamıyla sağlıklı bir yapıda olması. Bu strateji ile uzun vadede hedefimiz sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme elde etmek. Bunun için banka sigortacılığındaki öncülüğümüzü sürdürmeye ve hasar hizmetlerimizi mükemmelleştirmeye odaklanıyoruz. Öncelikli kanalımız yine banka olmaya devam edecek. 2013 yılında bu alanda yüzde 17-18 bandında bir büyüme öngörüyoruz. Özellikle hasar önem verdiğimiz alanlardan birisi. Geleceği şekillendirerek sektörüne öncülük eden sigorta şirketi olma vizyonumuz çerçevesinde en iyi hasar hizmetini sağlamak stratejik önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu anlamda ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bunun, banka kanalındaki büyümemiz açısından da çok önemli olduğuna inanıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz projelerle bankasüranstaki liderliğimizi pekiştirerek, sektöre öncülük edecek uygulamalara imza atmayı hedefliyoruz.”

Faydamızı ısrarla anlatmalıyız

Groupama Sigorta ve Groupama Emeklilik Genel Müdürü Ramazan Ülger bilinç eksikliği nedeniyle sigortanın faydasının ancak zarar oluşturan durumlar sonrasında anlaşıldığını söyledi.

Groupama Sigorta ve Groupama Emeklilik Genel Müdürü Ramazan Ülger, sigortacılık sektörünün, ülkemizde dinamik ve güçlü mali yapısı ile her geçen yıl büyüdüğünü belirterek,” Türkiye, genç nüfus ve bu nüfusa karşın düşük sigortalılık oranı nedeniyle cazip pazar olma özelliği taşıyor. Sektöre artan ilgi ve buna paralel gelen yeni aktörlerle pazarda rekabet her geçen yıl daha da keskinleşiyor” dedi. 
Bireysel Emeklilik Sistemi’nin de(BES), Türkiye’de yeni sayılabilecek bir uygulama olmasına rağmen hızla geliştiğini ve gelişmeye devam ettiğini hatırlatan Ülger, ekonomik büyüme ile kişi başına düşen milli gelirin artması ve buna paralel olarak tasarruf eğiliminin de artmasının BES’in büyümesinde esas önemli unsur olacağını söyledi.

Hayat riskler içeriyor

Türkiye'de bilinç eksikliği nedeniyle sigortanın toplumsal faydalarının ancak deprem, sel, su baskını gibi doğal afetlerden ya da sanayi bölgelerinde standartlara uygun malzeme ve ekipman kullanmayan işletmelerde meydana gelen infilak, yangın gibi büyük zarar oluşturan olaylardan sonra gündeme geldiğine dikkat çeken Ülger, “Sigortanın faydalarının topluma anlatılarak, sigorta bilincinin geliştirilmesine yönelik birtakım faaliyetlerin yapılması önem kazanmaktadır. İnsanların yaşamlarında çok ciddi riskler var. Bu riskler gerçekleştiği zaman insanların maddi birikimlerinde azalmalar söz konusu. Bunların sonuncunda insanlar çok zor durumlara düşebilirler. Başlangıçta çok küçük primler ödeyerek, tek başlarına karşılamayacakları durumları bir sigorta şirketine aktararak, o sorunları çok daha kolay aşabilirler. Sigorta, hayatımızdaki riskleri kolay yönetmemizi sağlar. Sigorta bilincinin ülkemizde yaygınlaşması adına devletin ve sigorta şirketlerinin ortak bir çalışma sergilemeleri, sektörün gelişmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi için şarttır. Güvene dayalı bir temelle büyüyecek olan sektörün kararlı ve istikrarlı bir yaklaşım sergilemesi, bunu da tüm iletişim modelleriyle desteklemesi gereklidir. Çünkü bir sigortalı adayının, temel beklentisi ihtiyaç halinde yanında olan bir sigorta şirketi ve sigortacıdır” diye konuştu.

Hedefimiz işimizde Türkiye’nin merkezinde yer almak

Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisine sahip olan Türkiye’nin, aynı zamanda dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden birisi olduğuna dikkat çeken Ülger, sektörün ve Groupama’nın 2023 yılına yönelik beklentilerine yönelik şunları söyledi: “Bizim hedefimiz uzmanlık gerektiren sigorta ve reasürans işlerinde, Türkiye’nin merkezinde yer almak. Bu hedefimiz, 2025 yılına kadar benimsediğimiz bir stratejinin sonucu olacaktır. Groupama’nın gelişmiş pazarlarda edindiği primlerdeki büyüme düzeyini Türkiye’ye uyarlamak başlıca hedefimiz olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye’deki sigorta sektörünün gelişim aşamasında ve hızla büyüdüğünün bilincindeyiz ve gelişim planlamalarımızı buna göre yapıyoruz.  Sigortanın pazar yaygınlığı düşük ve Türk halkı tarafından hâlâ lüks ürün olarak kabul ediliyor. Groupama olarak bu algıyı değiştirmek istiyoruz.”

Liberty Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin son 5 yılda sigortacılık sektöründe hukuki, teknik ve kurumsal altyapıyı geliştirme ile güveni tesis etme yönünde önemli ilerleme sağlandığını söyledi.


[PAGE]

Liberty Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin son 5 yılda sigortacılık sektöründe hukuki, teknik ve kurumsal altyapıyı geliştirme ile güveni tesis etme yönünde önemli ilerleme sağlandığını söyledi.


Sorumluluk şirketler ve acentelere düşüyor

Liberty Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin, sigorta bilincinin gelişmesinde en büyük sorumluluğun şirketler ve acentelere düştüğünü söyledi.
Türk sigorta sektörünün prim üretimine ilişkin gelişimine bakıldığında kriz yılları hariç, 2003 – 2007 yılları arasında yüksek oranda reel büyüme sergilediğinin görüldüğünü belirten Yergin; “Bu yılın ilk çeyreğine baktığımızda ise sigorta sektörünün toplam prim üretiminin 5,429,078 lira olduğunu görüyoruz. Bu rakam bize ilk üç ayda prim üretiminin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 29 oranında arttığını da gösteriyor. Sektörümüz Mart ayı sonundaki yüzde 7 enflasyona göre  yüzde 19 gibi bir oranda hayat dışında reel olarak büyümesini de sürdürmüştür” diye konuştu. Özellikle son 5 yılda sigortacılık sektöründe hukuki, teknik ve kurumsal altyapıyı geliştirme ile güveni tesis etme yönünde önemli ilerleme sağlandığına dikkat çeken Yergin, “Uygulamaya giren yönetmelikler sonrası, bugün, rezervler ve sermaye yeterliliği konusunda dünyada örnek gösterilecek  finansal tablo standartlarına sahibiz. Tüm bu gelişmeler sigorta sektörünün Türkiye’de büyümesi için önemli mihenk taşlarıdır ve artık büyüme için gerekli zemin hazırdır” dedi.

Tüketici çok net bilgilendirilmeli

Yergin, sigorta bilincinin gelişmesine yönelik ise şunları söyledi: “Bu konuda hem biz sigorta şirketlerine hem de acentelere çok büyük sorumluluklar düşüyor. Tüketicilerin doğru bilgilendirilmesi, sigorta hakkında bilinçlendirilmesi, sektörün geleceği ve tüketicilerin sektöre duyduğu güven açısından büyük önem taşımaktadır. Ne sattığımız, hangi riskleri koruma altına aldığımız konularında tüketicinin çok net olarak bilgilendirilmesi önemli. Tüketici ödediği paranın karşılığında ne aldığını çok iyi biliyor olmalı. Türkiye’de sigorta satışlarının %70 civarındaki çok büyük bir kısmı profesyonel acenteler üzerinden gerçekleşmektedir. Bu veri, acentelerin tüketici ile sigorta şirketi arasındaki köprü rolünün ve tüketiciye ulaşmadaki öneminin altını çizmektedir. Bu sebeple, acenteler ürünü satarken tam olarak poliçe kapsamını anlatmalı, uygun fiyat yerine müşterinin gerçek ihtiyacına çözüm olacak ürünün sunulmasında müşteriyi doğru yönlendirmeli; sigorta şirketleri de hem acente hem de müşteri iletişimlerinde açık ve net ifadelerle gerekli tanıtımları yapmalı. Ayrıca, sektördeki firmaların, Türkiye Sigorta Birliği (TSB)  ve DASK gibi kurumların gerek bireysel çalışmaları gerekse “Sigorta Haftası” kapsamında gerçekleştirilecek bilgilendirici çalışmaların bu yönde atılan önemli adımlar olduğuna inanıyorum.”

Ülkemiz sektörde bölgesinin lideri olacak

2023 yılı itibariyle, bölgede en büyük, dünyada da önemli bir yere sahip sigorta ve bireysel emeklilik piyasası haline gelmenin sektörün en önemli hedefi olduğunu söyleyen Ragıp Yergin, “2023 yılında hayat dışı sigorta pazarı büyüklüğünün 63 milyar TL’ye, risk hayat sigorta prim üretiminin 16 milyar TL’ye ve birikimli hayat ile bireysel emeklilik fon büyüklüğünün 124 milyar TL’ye ulaşma potansiyeli vardır. Liberty Sigorta olarak ise grubumuzun dünya çapındaki bilgisi ve tecrübesinden de yararlanarak teknik sonuç ve karlılık odaklı, etkin bir stratejiyi benimsedik. Oto branşında ciddi bir ivme yakaladık, oto dışı branşında ise her geçen gün etkinliğimizi artırıyoruz ve otoda yüzde 2 pazar payına yaklaştık. Ancak, biz yolun başında olduğumuza inanıyoruz. Ana konumuz otoda karlılığı, oto dışında büyümeyi sağlamak. Kısa vadede yüzde 2, orta ve uzun vadede ise yüzde 5-6’lık bir payını hedefliyoruz” diye konuştu.

Sigortayı sempatik hale getirmeliyiz

Son 10 yılda birçok sektörde olduğu gibi sigorta sektöründe de büyük değişiklikler ve gelişmeler yaşandığını belirten Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, “Günümüzde sigortalılık oranları halen yeterli düzeyde olmamakla birlikte sektörümüzün hızlı bir büyüme trendine sahip olduğunu, sigortalılık oranlarında olumlu bir ivme yakalandığını söylemek mümkün” dedi.
 Türkiye’nin  istikrarlı ekonomisi, genç nüfusu ve giderek yükselen eğitim düzeyi ile büyüme açısından önemli bir potansiyel sunduğunun altını çizen Gülen sözlerini şöyle sürdürdü: “Sigorta bilincinin artırılması için yapılan yoğun çalışmalar, artan şehirleşme ve buna bağlı olarak doğan altyapı yatırım ihtiyaçları, yaşam süresinin uzaması, orta sınıfın gelir düzeyindeki artış, sektörümüzün gelişimini destekleyen, büyümesine olumlu katkı yapan en önemli nedenleri oluşturuyor. Sektörün hızlı gelişmesine yönelik en büyük engel ise  toplumumuzdaki kaderciliktir. Manevi inancın yanı sıra varlıklarımızı, risklerimizi güvence altına alma bilincini geliştirmemiz gerekiyor. Tabii sigorta şirketlerinin müşterilerini bugünden daha fazla odağa koyması, sigortayı topluma daha fazla anlatması, sevdirebilmesi, biraz daha sempatikleştirmesi gerekiyor.”

Koşullar ve dengeler değişecek

2023 yılına yönelik beklentilerini paylaşan Uğur Gülen, “2023 yılında sigorta sektörünün 6 kat artmasını bekliyoruz. Bu da sektördeki oyuncuların 6 kat fazla çalışması, pazara yeni oyuncuların, Avrupa dışındaki önemli sigorta şirketlerinin de bu fırsatı değerlendirmek üzere Türkiye pazarına girmesi demektir. İçinde bulunduğumuz piyasa koşulları ve dengeler değişecek.  Aksigorta olarak ise Türkiye’de sigortacılığı geliştirmek için doğru müşteri segmentlerine ulaşarak, aslında hem gücümüzü doğru segmentlere yönlendirmek, hem de iletişimimizi doğru segmentlere yapmak önemli bir işimiz olacak”  diye konuştu.


Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, “Manevi inancın yanı sıra varlıklarımızı, risklerimizi güvence altına alma bilincini geliştirmemiz gerekiyor” dedi.

Devletin öncü olması gerekiyor

Millî Re Genel Müdür Yardımcısı Kemal Çuhacı, sigorta bilincini artırmaya yönelik çalışmaların tek başına bir etkisinin son derece sınırlı kalacağını söyledi.

Millî Re Genel Müdür Yardımcısı Kemal Çuhacı, dünya sigortacılığı üzerine güvenilir istatistik sağlayan kaynaklara göre ülkemizde sigortacılık sektörü geçtiğimiz 10 yılda, ABD doları bazında, toplam üretilen prim itibarıyla 3,5 kat, kişi başına düşen prim itibarıyla ise yaklaşık 3 kat büyüme kaydetmiştir ve bu açıdan bakıldığında başarılı olduğunun ileri sürülebileceğini  ancak, sigortacılığın, diğer sektörlerle karşılaştırmalı olarak ülke ekonomisindeki yerini ve gelişme düzeyini gösteren, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla içerisinde sigorta prim oranı ise, 10 yıl önceki düzeyi ile neredeyse aynı kaldığını söyledi. 
Çuhacı, “Çok çeşitli nedenleri olan bu durum, toplumumuzda sigortacılığın yaygın bir şekilde benimsenemediğini ve ekonomik gelişmeleri yansıtacak ölçüde gelişememiş olduğunu göstermektedir” dedi.

Bilinç erken yaşlarda verilmeli

“Sigortacılık faaliyetlerinin gelişimi, başta ekonomik refah düzeyi olmak üzere birçok faktöre bağlıdır” diyen Çuhacı sigorta bilincinin artırılmasına yönelik şunları söyledi: “Sigorta bilincini artırmaya yönelik çalışmaların tek başına bir etkisi son derece sınırlı kalacaktır. Sigorta bilincinin artırılması konusunda, devletin öncülüğünde olmak üzere, sigorta ihtiyacının doğabileceği tüm alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin de kesinlikle dahil olduğu organize çalışmalar yapılması ve sigortanın bir ihtiyaç olduğu bilinicinin kişilere çok erken yaşlarda verilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, sigorta bilincinin kişilerde köklü bir şekilde yer etmesinde sigorta şirketlerinin sigortalılara olan yaklaşımı da büyük önem taşımaktadır. Sigorta şirketleri ve onlar adına faaliyette bulunan sigorta aracıları ile kişiler arasında sağlıklı ve karşılıklı güvene dayanan bir ilişkinin varlığı, bilincin artırılmasına yönelik çalışmalara çok büyük katkı sağlayacaktır.”
Millî Re Genel Müdür Yardımcısı Kemal Çuhacı, Milli Re’nin hedefleri konusunda ise şunları söyledi: “Dünyada çok güçlü sigorta grupları ve şirketlerinin faaliyet gösterdiği piyasamızda, önemli bir reasürans payına sahip olmanın yanı sıra, piyasa yapıcı bir konumda olmak, Şirketimiz için çok önemli bir prestij ve gurur kaynağıdır ve Cumhuriyetimizin 100. Yılında da bu prestijli konumumuzu ve piyasadaki payımızı korumak bizim için önemli bir hedeftir.”

Çehre değişti ama sorunlar kronik

Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken sigorta bilincinin geliştirilmesi için bilgi ve güvenin en önemli iki kavram olduğunu ve bu nedenle de sigorta şirketlerine büyük sorumluluklar düştüğünü söyledi.

Sigorta sektörünün son yıllarda çehresini önemli ölçüde değiştirdiğini ifade eden Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, “Yeni yasal düzenlemeler, yabancı sermayenin ilgisi ve geliştirilen teknik altyapılar sayesinde önemli yol alındı. Ancak, bütün bunlar sektörün adeta kronik hale gelen sorunlarını çözmeye yetmedi. Sigorta sektörünün sorunlar listesinin başında “karsızlık” bulunuyor. Teknik kâr odaklı olmayan iş modelleri, yüksek hasar prim oranları nedeniyle sektörde kazançlar eriyor. Fiyat odaklı rekabet de bu süreci destekliyor” dedi.

‘Bilgi’ ve ‘güven’ en önemli iki kavram

“Sektörün “yeterli yaygınlığı” sağlayamaması da bir başka kronik sorun” diyen Ülken sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de henüz yeterince gelişemeyen sigorta bilinci, sektörün ölçek ekonomisine uyan bir yapıya kavuşmasını ve derinleşmesini engelliyor. Poliçe sayıları istenilen hızda artamıyor.  Sigorta bilincinin geliştirilmesi için ‘bilgi’ ve ‘güven’ en önemli iki kavramdır.  Bu nedenle sigorta şirketlerine büyük sorumluluklar düşmekte. Ürünü sunarken, müşteri ile iletişimde açık ve net ifadelerle gerekli tanıtımlar yapmalı, tam olarak poliçe kapsamını anlatmalı, uygun fiyat yerine müşterinin gerçek ihtiyacına çözüm olacak ürünün sunulmasında müşteri doğru yönlendirmelidir. Önümüzdeki 10 yılda yapılacak çalışmalarla, okullarda verilecek sigorta eğitimlerle sigortanın bir ihtiyaç olduğuna dair bilinci yaygınlaşacağı ve ekonomi içindeki payının artacağı inancına sahibiz.”

Kârlı ve sağlıklı bir büyüme ümit ediyoruz

Ülkemizde sigorta sektörünün düşük sigortalılık oranlarının da etkisiyle, en kötü ekonomik koşullarda dahi belli bir büyüme potansiyelini içinde barındırdığını söyleyen Musa Ülken şunları söyledi:  “Bu nedenle, sektörümüzün reel olarak da büyüyebileceğini düşünüyor, var olan bu potansiyelin sektördeki tüm oyuncular tarafından değerlendirilmesi sayesinde karlı ve sağlıklı bir büyüme yakalanmasını ümit ediyoruz. Şirketimizin bu hedefi karlılıkla desteklenmiş istikrarlı bir büyüme ortamı yakalamaktır. Ayrıca üretimi arttırabilmek adına belirlenen ürünlerde müşterilerimize yönelik çeşitli kampanyalar düzenlenerek, şirketimiz bünyesinde yapılan araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda günümüz ihtiyaçları ve müşterilerimizin talepleri göz önünde bulundurularak yeni ürünler oluşturulabilmek hedeflerimizin arasında yer alıyor.”

Hayattaki riskleri öne çıkarmamız gerekiyor

[PAGE]

Hayattaki riskleri öne çıkarmamız gerekiyor

Allianz Türkiye CEO’su Alexander Ankel, “Maalesef ülkemizde sigortaya rağbet bir takım felaketlerin ardından geçici olarak çoğalmakta, sonra zaman içinde eski ortalama seviyesine dönmektedir. Buna bir an önce önlem alınmalıdır” dedi.

Allianz Türkiye CEO’su Alexander Ankel, Türkiye gibi coğrafi konumda bulunan ülkelerde sigorta penetrasyonu hâlâ oldukça düşük seviyelerde yer aldığını belirterek, “İlerleyen yıllarda sigortalı oranının çok daha yüksek seviyelerde yer alacağını düşünüyorum” dedi.
Kişilerin gelirleri arttıkça, sigortalanan mal ve değerler de aynı oranda artacağını ve sektörün boyutunun da büyüme göstereceğini ifade eden Ankel, “Sektör çeşitli olanaklarını kullanarak sigorta bilicinin toplumsal seviyede artması için yatırım yapmaktadır. Türkiye Sigorta Birliği bu konuya özel önem veriyor. Ancak bu bilinci artırmaya yönelik bu yatırımların yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Maalesef ülkemizde sigortaya rağbet bir takım felaketlerin ardından geçici olarak çoğalmakta, sonra zaman içinde eski ortalama seviyesine dönmektedir. Bu durumda kültür ve kişi başına düşen milli gelirin önemli olduğunuz düşünüyoruz. Kişi başına düşen milli gelir arttıkça sigorta penetrasyonu da belli oranda artacaktır. Ancak bu yeterli değildir. Önemli olan toplumda sigorta bilicinin yaygınlaşması ve kalıcı olarak gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmasıdır. Bunun için hem sektörün ortak platformlarının hem de şirketlerin tanıtım ve eğitim programlarını uygulamaya almaları, sigorta ürünlerinin reklamından çok “hayatımızdaki riskleri” konu eden bir mantıkla iletişim çalışmalarına önem ve öncelik vermeleri gereklidir. Sigorta penetrasyonunun artmasıyla, sigortaya ayrılan bütçeler de artacaktır. Bu durum da sigorta sektörünün boyutunu değiştirecektir. Genç nüfusuyla Türkiye, hayat ve emeklilik alanında da gelişme gösterecek, gelecek vaad eden ülkelerden biridir” diye konuştu.

Sektör son 10 yılda sağlıksız büyüdü

Allianz olarak, sağlık branşı da dahil olmak üzere hayat dışı branşlarda 2002 yılından bugüne  yıllık bileşik büyüme oranlarının yüzde 15 olduğunun altını çizen Alexander Ankel, “ Aynı dönemler arasında sektörün bileşik büyüme oranı yüzde 18.9’dur. 2002 – 2012 yılları arasında hayat dışı (sağlık hariç) yıllık bileşik büyüme oranımızı yüzde 15.5 (sektör yüzde 19), sağlık branşında yüzde 13.6 (sektör yüzde 18.5), hayat branşında ise yüzde 5.4 (sektör yüzde 14.7) olarak belirtebiliriz. Bilindiği üzere, sektör özellikle hayat dışı branşlarda fiyat rekabetinden dolayı sağlıksız bir büyüme yaşadı. Büyüme oranımızın en önemli unsurlarından birisi BES’teki büyümedir. Bunun dışında motor branşında sağlıklı bir büyüme yakaladık. 2012 – 2022 yılları arasında ise hayat branşındaki yıllık bileşik büyüme oranı öngörümüzün yüzde  10 seviyesinin üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Söz konusu büyüme sonucunda mevcut prim büyüklüğümüzün 10 sene sonra 3 katının üzerine çıkacağı düşünülmektedir. Emeklilik branşında da yönetilen fon büyüklüğünün yıllık bileşik büyüme oranı 2012 – 2022 yılları arasında yüzde 20’nin üzerinde olacağı öngörülebilir” diye konuştu.

Önemli olan sürdürülebilir iş yapmak

Güneş Sigorta Genel Müdürü Serhat Süreyya Çetin, en önemli konunun, hayatın her alanında olduğu gibi yapılan işlerin sürdürülebilirliği ve gelecek nesillerin de bu bilinçle yetiştirilmesi olduğunu söyledi.

Sigortacılık sektörünün, ülkemiz ekonomisinin başarı rüzgarını da arkasına alarak her geçen yıl büyüdüğünü belirten Güneş Sigorta Genel Müdürü Serhat Süreyya Çetin, “Ancak alınması gereken daha çok yol olduğu da bir gerçek. Bunun en önemli kanıtı dünya sıralamalarında aldığımız yer” diye konuştu.
Çetin söz konusu durumun çözümü için ise şunları söyledi: “Sektör olarak mevcut ve potansiyel müşterilerimize kendimizi iyi anlatabilirsek, temele insanların ve şirketlerin ihtiyaçlarını oturtabilirsek, ekonomi ve sektör büyüklüğü arasındaki farkı kapatabilecek büyük üretimi sağlayabileceğimize, gerçek potansiyelimizi gösterebileceğimize inanıyorum.”

Bilinçte bir hafta ile sınırlı kalınmamalı

Sigorta istatistiklerinin, sigortalılık oranları açısından birçok dünya ülkesinin oldukça gerisinde kalındığını çok net gösterdiğine dikkat çeken Çetin bilincin artırılmasına yönelik ise şöyle konuştu: “Rakamların bu düzeylerde seyretmesinde birçok etken mevcut ancak en önemlilerinden birinin sigorta bilincinin yetersizliği olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle sigorta bilincini tabana yayma amacıyla başlatılan Sigorta Haftası’nın gerek sektöre gerek bilincin artırılmasına olumlu katkıları olacağı görüşündeyim. Burada öne çıkan en önemli konu, hayatın her alanında olduğu gibi yapılan işlerin sürdürülebilir olması. Bu noktada gelecek nesillerin bu bilinçle yetiştirilmesinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Çocuklarımız ve gençlerimiz, sigortanın bir ihtiyaç olduğu bilincine varmalı. Bu yönde yapılan çalışmalar ise yalnızca hafta ile sınırlı kalmamalı.”

Çalışmalarımızda üç unsur çok önemli

“Ülkenin büyüme oranlarından çok daha fazlasını yapmalıyız ki, 2023’e gelindiğinde sigorta sektörü olarak hem yeni Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayabilelim hem de yeni Türkiye’nin hak ettiği yere gelmesi için biz de üzerimize düşeni yapmış olalım” diyen Serhat Süreyya Çetin şirket olarak çalışmaları konusunda şu bilgileri verdi: “Güneş Sigorta olarak “sürdürülebilirlik”, “dengeli büyüme” ve “müşteri odaklılık” unsurlarının önemine inanıyoruz. Çalışmalarımızı da bu üç unsuru göz önüne alarak sürdürüyor, belirliyoruz. Sürdürülebilir başarı içinse değişimin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Geleceğin, ihtiyaçların, eğilimlerin doğru okunmasının şart olduğu görüşündeyiz. Bu nedenle her gün sigortalılarımızın şu an belki farkında bile olmadıkları olası riskleri düşünerek kendimizi geliştiriyor ve değişen yaşam koşullarına göre karşılaşabilecekleri riskleri teminat altına alacak ürünlerle karşılarına çıkmak için çalışıyoruz. Açıkçası yarın oluşacak beklentilerini bugünden karşılayabilmek için ürün ve hizmetler geliştiriyoruz. Bu da bize her çalışmamızda başarının kapılarını aralıyor, geleceğin ihtiyaçlarını karşılayabilme imkanı ve geleceğe hazır olma fırsatı sunuyor. Önümüzdeki dönemde de bu stratejimiz bizi arzu ettiğimiz noktaya taşıyacak. Çünkü gelecek 10 yıl, sigortalılık oranlarının artacağı yıllar. 2020’ler Türkiye’nin nüfusu ve gücünün zirvede olacağı yıllar olacak. Şu andaki genç nüfus, o zaman orta yaşları yaşayacak. Bugün hayata yeni başlayan gençler, o dönemde sigortalanabilir varlıklara sahip olacaklar. Biz de gerek güçlü mali yapımız gerek yenilikçi çalışmalarımız ile onların ihtiyaçlarını karşılayacağız.”

MikroSigorta ile bilinç yarattık

Güneş Sigorta olarak 2011 yılı Aralık ayında MikroKredi kullanan dar gelirli girişimci kadınlara özel olarak geliştirdikleri MikroSigorta ürünlerini pazara sunduklarını hatırlatan Çetin, “Özellikle kırsal kesimde çok düşük gelir düzeyine sahip olan kadınlarımız, aldıkları MikroKredi sayesinde kurdukları işle ailelerini geçindiriyorlar.  Dolayısı ile biz kadınlarımızın yanında ailelerinin de geleceğe daha güvenle bakmalarına destek oluyoruz. Bu ürün ile ayrıca sigorta alışkanlığı bulunmayan bir sosyoekonomik kitleye ulaşmayı başardık. Bu sayede sigorta bilincinin yükselmesine de katkıda bulunduğumuzu düşünüyorum” dedi.