DASK 6 milyar lira ödeyebilecek seviyede
DASK Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Okan Utkueri, "DASK, olası bir depremde 6 milyar liranın üzerinde tazminat ödeyebilecek seviyeye geldi" dedi.
İSTANBUL - Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Eureko Sigorta Genel Müdürü Hasan Okan Utkueri, "Olası bir depremde kurumun, hem kendi kaynakları hem de reasürans anlaşmalarıyla birlikte 6 milyar liranın üzerinde bir tazminat ödeyebilecek seviyeye geldiğini belirterek, "Zorunlu deprem sigortası yaptıran konut sayısında son 4 ayda yüzde 63 artış kaydedildi, poliçe sahibi konut sayısı Aralık 2012 itibariyle 4,7 milyonu aştı" dedi.
Utkueri, Doğal Afet Sigortaları Kurumunun aslında dünyada kendine özgü bir başarı hikayesi ortaya koyabilecek yapısı olduğunu vurguladı.
Kurumun eleman sayısının sıfır olmasını, en önemli özelliği olarak gösteren Utkueri, kurumun yapısında ana ve stratejik kararları almak üzere yönetim kurulunun olduğunu, bunun dışında kurumun ihtiyacı olan bütün hizmetleri sunmak üzere teknik işletici bir şirket olduğunu dile getirdi.
Bu teknik işleticilik görevini 2005 yılından beri Eureko Sigorta'nın yürüttüğünü hatırlatan Utkueri, bu görevi belli ölçüde sosyal sorumluluk projesi olarak düşündüklerini söyledi.
Türkiye'de bulunan toplam konutun yüzde 30'a yakınının zorunlu deprem sigortasının yaptırıldığını anlatan Utkueri, zorunlu deprem sigortası poliçe sahibi konut sayısının Aralık 2012 itibariyle 4,7 milyonu aştığını belirtti.
Henüz ulaşamadıkları, zorunlu deprem sigortası güvencesine sahip olmayan büyük bir kitle olduğuna işaret eden Utkueri, "1999 depremi döneminde zorunlu deprem sigortası yoktu. Piyasadaki sigorta şirketleri aracılığıyla depreme karşı güvence altına alınmış konut sayısı 500 bin civarındaydı. Deprem güvencesi sigortasına sahip konut adedi şuanda neredeyse 5 milyona yaklaşmak üzere" bilgisini verdi.
"Afet Sigortaları Yasası, zorunlu deprem sigortasında ciddi büyüme getirdi"
Geçen Ağustos ayına kadar zorunlu deprem sigortası artışında belirli bir ivmenin olduğunu belirten Utkueri, 18 Ağustos 2012'de yürürlüğe giren Afet Sigortaları Yasası'yla birlikte zorunlu deprem sigortasında ciddi bir büyüme yakalandığını ve yeni kontrol uygulamasının başlamasından sonra zorunlu deprem sigortası yaptıran konut sayısında dört ayda geçen yılın aynı aylarına göre yüzde 63 artış kaydedildiğini vurguladı.
Artış trendinin önümüzdeki dönemde de artmasını beklediklerini dile getiren Utkueri, 2014'de de 6 milyon, 5 yıl içerisinde de 10 milyonluk poliçe adet büyüklüğüne ulaşmayı hedeflediklerini ifade etti.
Utkueri, özellikle kanunun getirdiği elektrik aboneliği ve su aboneliğinin çok önemli iki tane kontrol noktası olduğuna dikkati çekerek, "Tabii şuanda en önemli nokta; sisteme dahil olan, poliçe yaptıran bu yeni kişilerin devamlılığını sağlamak. Onları sistemin içinde tutmak, yenilemelerini düzenli takip ederek yeni katılımlarla havuzun büyüklüğünü büyütmek" dedi.
Kanunda doğal afetlerin de kapsama alınması ile ilgili de Utkueri, "Kanun içeriğine bakıldığında sel gibi doğal afetlere karşı da bir esneklik var, ama şu anki mevcut poliçelerde sel teminatı da eklendi diye bir durum söz konusu değil. Zorunlu deprem sigortası poliçesi eskiden olduğu gibi aynı teminatlarla çalışmaya devam ediyor. Olası bir ihtiyaç durumunda DASK'ın diğer afetlere yönelik de sigorta ya da reasürans teminatı sunabilmesine imkan sağlıyor. Kanun genişleme imkanı getirdi, ama henüz ona yönelik bir uygulama başlatılmış değil" şeklinde konuştu.
"Sigortalılık oranında Marmara Bölgesi ortalamanın üzerinde"
Zorunlu deprem sigortasının, deprem döneminden sonra sarsıntının olduğu bölgelerde ivme kazandığını söyleyen Utkueri, "Sonrasında normale dönüyor. Genel olarak rakamlara baktığınızda Marmara Bölgesi ortalamanın üzerinde bir sigortalılık oranına sahip. Özellikle Marmara'da, Bolu ve Düzce'de oranlar oldukça yüksek. Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'ya doğru gidildikçe bu oranların düştüğünü gözlemliyoruz. Ancak 18 Ağustos'ta yürürlüğe giren Afet Sigortaları Kanunu'yla birlikte sonraki dönemde zorunlu deprem sigortasının yaygınlaştığını, poliçe adedinin daha hızlı arttığını gözlemliyoruz" diye konuştu.
Utkueri, sürekli büyük İstanbul depreminin konuşulduğunu hatırlatarak, ancak depremin sadece Marmara Bölgesinde olacakmış gibi bir yanılgı olduğunu savundu. DASK'ın 99 depreminden sonra faaliyete geçtiğini ve bugüne kadar çok sayıda deprem sonucunda hasar ödemesi yapıldığını anımsatan Utkueri, bu depremlerin hemen hemen hepsinin İstanbul ve Marmara Bölgesi dışında meydana geldiğine vurgu yaptı.
"Herkes ölecek, poliçem olsa ne olur olmasa ne olur"
"Herkes ölecek, poliçem olsa ne olur olmasa ne olur" gibi bir yanılgı olduğuna değinen Utkueri, şunları kaydetti:
"Bu çok ciddi bir yanılgı. Orta şiddetteki depremler de binalarda hasarlara neden olabiliyor. Sizin canınıza gelen bir şey yok, ama binanızdaki zararı da onarmanız lazım. Poliçeniz yoksa onu cebinizden yapacaksınız, imkanınız yoksa yapamayacaksınız. Halbuki oradaki diğer seçenek, yılda ortalama 100 küsur liraya zararlarınızı teminat altına alan, kar amaçlı olmayan bir sistem.
Primler tamamen deprem zararlarının karşılanması için kullanılıyor. Sizin binanıza bir zarar gelmese de biliyorsunuz ki Türkiye'nin bir yerinde bir mağdurun zararını karşılayacak. Riski paylaşıyorsunuz bir yerde. Tamamıyla bu amaçla kurulmuş, çok farklı, özel, dünyada birçok ülkenin gelip inceleyip örnek alamaya çalıştığı bir modelden bahsediyoruz."
"Toplam ödeme kapasitemiz 6 milyar lirayı geçti"
Utkueri, olası bir deprem sonrasında ne kadar sürede ödeme yapıldığına ilişkin ise, "Van depreminde ardı adına deprem meydana geldi. Bizim bir haftada ödeme yaptığımız, bir kaç aya yayılmış dosyalarımız da oldu. Tespit edilmiş herhangi bir olumsuz durum yoksa, bir aylık süre içerisinde hızlı bir şekilde bu dosyaların önemli bir bölümünün temizlendiğini gördük" dedi.
Primlerden elde edilen fon büyüklüğü ve ödeme gücü hakkında da bilgi veren Utkueri, olası bir depremde tazminat ödemelerini sağlayacak reasürans programlarının da olduğunu belirtti.
Utkueri, "Toplam ödeme kapasitemiz 6 milyar lirayı geçti. Kurum, olası bir depremde hem kendi kaynakları hem de reasürans anlaşmalarıyla birlikte 6 milyar liranın üzerinde bir tazminat ödeyebilecek seviyeye geldi" dedi.
"Sadece deprem sigortasında değil diğer sigorta ürünlerinde de gönüllülük yok"
Zorunlu deprem sigortası poliçe adedinin artmasının zorunluluktan kaynaklandığı, su, elektrik aboneliği ile deprem poliçesinin ilgisiz olduğu eleştirilerine ise Utkueri, sistemin ya da kurumun kar amaçlı, ticari bir yapı olmadığı yanıtını verdi.
Utkueri, "Sistemde biriken primler olası bir depremde birilerinin yaralarını sarmak üzere, onlarının zararlarını karşılamak üzere kullanılacak. Konut sahiplerine çok önemli bir riske karşı önemli bir güvence sunuluyor. Bu da özel sektör kamu iş birliğinde makul primlerle yapılıyor. Gönül ister ki bu kontrol noktalarına gerek kalmaksızın herkes gönüllü bir şekilde yaptırsın, ama Türkiye'de sadece deprem sigortasına değil diğer sigorta ürünlerine baktığımızda çok farklı bir tablo olmadığını gözlemliyorsunuz" diye konuştu.