'Hastaların testleri karışmış' klişesini tarihe gömüyor!..
Türk şirket Vector, Türkiye'de sağlık sektöründe izlenebilirliğin yaygın olmamasından yola çıkarak patoloji takip sistemi geliştirdi. Bu sistemle Türk filmlerinde ya da dizilerinde kullanılan 'testleriniz karışmış' klişesini ortadan kaldırıyor.
SELENAY YAĞCI
Donanım tarafında ürün tedarikçisi olan Türk şirket Vector, kısa süre önce yaptığı satın alma ile yazılım alanına da girdi. İzlenebilirlik altyapılarını odağına alan şirket, lojistikten depolamaya kadar birçok alanlarda çözümler sunuyor. Türkiye'de sağlık sektöründe izlenebilirliğin yaygın olmamasından yola çıkan Vector, patoloji takip sistemi geliştirdi. Bu sistemle Türk filmlerinde ya da dizilerinde kullanılan 'başka hastayla testleriniz karışmış' klişesini ortadan kaldırıyor. Test tüm aşamaları boyunca elektronik olarak yazılım tarafından takip ediliyor. Ücretsiz olarak 5 kamu hastesine sistemi kuran ve deneyen şirket özellikle testlerin uluslararası geçerliğine kavuşması açısından çok önemli bir adım atılmış oldu.
Türkiye'de hiçbir hastenede elektronik sistemle izlenebilirlik olmadığına dikkat çeken Vector CEO'su Halin Erol Şengüler, 3 yılda PTS'ye kavuşmamış hastane kalmamasını hedeflediğini söyledi. Yabancı muadil yazılımlara göre 20'de 1'i daha ucuz fiyata sattıklarının altını çizen Şengüler, sağlıkta açığı kapatacaklarını ifade etti.
Yüzde 30 zaman tasarrufu
İzlenebilirliğin birçok alanda kullanıldığını belirten Şengüler, Tüketicilerin sıklıkta kullandığı ürünlerde izlenebilirliğin zorunlu hale geldiğini kaydetti. Patentli izlebirlik yazılımları yaptıklarını ifade eden Şengüler, "Yazılımlar depo ve ambarlarda kullanılmak üzere geliştirildi. Üretim yapan şirketlerin üretim proseslerini takip etmelerini, dağıtım yapan şirketlerin ise dağıtım proseslerini takip etmelerini sağlayan yerli yazılımlar bunlar. Süreç inovasyonu yaparak kullanan çoğu müşterimize iş süreçlerinde tasarruf sağladığımız için hızlı büyüme yakaladık" dedi. İzlenebilirlik yazılımlarıyla firmaların yüzde 30 zaman tasarrufu yaptığını dile getiren Şengüler, bu alanın niş bir alan olduğunu kayderek, "İzlenebilirlikte sadece donanım tedariği yaparken yazılım ihtiyacını da gördük. Bu alana daha çok firmanın yatırım yapacağını düşünüyoruz" dedi. Trinoks markasının Ar- Ge birimi olarak çalıştığını kaydeden Şengüler, 60 kişilik bir ekip ile birlikte yazılım geliştirdiklerini söyledi. Devletin Ar-Ge merkezi konusundaki teşviklerden önce çok mühendisli büyük şirketlerin faydalandığını belirten Şengüler, "Bu şirketler zaten çok mühendis istihdam ediyorlardı. Bütün teşvikler önce onlara gitti. Küçük şirketlerden bundan payını alamadı. Şimdi yeni düzenleme ile biz de bir merkez açmayı hedefl iyoruz" dedi.
VECTOR'DEN
1- 4 yıl üst üste Deolitte Hızlı Büyüyen 50 Teknoloji Şirketi listesine girdi.
2- 2 yıl üst üste Türkiye'nin en iyi işverenleri listesine girdi.
3- TEYDEP desteği ile daha hızlı yapmak için algoritma geliştiriyor.
4- TOBB Türkiye 100 listesinde en hızlı büyüyen 77'inci şirket oldu.
İzlenebilirlikle her şey biliniyor
Üretim hattında sabit sensörlerin olduğunu söyleyen Şengüler, "Sayımı ve takibi bu sensöleri yapıyor. Depolarda ise otomasyon yüzde 100 sadece insan gücü ile yapılıyor. İnsanlar karar vermiyor. Karar veren yazılım insanları yönlerdiriyor. Sistem insanları yapması gerekenleri söylüyor ve yapıp yapmadıklarını da kontrol ediyor. Örneğin 0001 numaralı kutu yanlış rafa konduysa sistem insanı uyarıyor.Bu izleneilirlik birçok alan da işe yarabilir. Bir araba markası bir çok fabrikaya mal ürettiriyor. Hatalı şanjıman sebebiyle bir modelini toplatmak istediğinde takip sistemi devreye girebilir. Hangi üreticinin şanjımanı bozuksa yalnızca o arabaları bilip toplatabilir. İzlenebilirlik herşeyi bilmenizi ve kayıtlı tutmanızı sağlıyor" dedi.
Geleceğin deposu
Teknolojinin hayata girmesiyle her şey dijitalleşti. Dijitalleşmeden nasibi depolar da aldı. Artık depolarda çalışanlar ellerinde kağıt kalemle ürün takibini yapmayı bıraktı. Şimdi her şey otomasyonla yapılıyor. İnsan ise sadece yazılımı dinleyen bir aracı. Çok yakında insan gücüne de gerek kalmayacak ve makineler birbirleriyle konuşarak her şeyi halledecek. Depolardan mallar alınacak ya da depolara mallar yüklenecek. Hiçbir şey kaybolmayacak.