‘Uluslararası rekabet için yazılım sektörüne sanayi patenti verilsin’

Ar-Ge’nin hız kazandığı Türkiye’de teknolojik atak için yerli yazılım sektörüne desteğin artması gerektiği belirtildi. Yazılım sektörüne yeni yasal düzenlemeler ile sanayi patenti verilmesi talep edildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Esra ÖZARFAT

BURSA - Son 10 yılda Ar-Ge ve bilgi iletişim teknolojileri yatırımlarının iki katına çıktığı Türkiye’de yazılım sektörünün uluslararası rekabette gelişmesi için devletle işbirliği halinde yeni teknoloji merkezlerinin kurulması ve vizyoner KOBİ’lerin desteklenmesi gerektiği belirtildi. Sektör temsilcileri Türkiye’de hukuksal altyapının fikri mülkiyeti koruyabilecek düzeyde olmadığını vurgulayarak yazılım sektörüne yeni yasal düzenlemeler ile sanayi patenti verilmesi talep etti.

DÜNYA Gazetesi’nin Türkiye’nin en büyük sistem entegratörü Netaş ve Cisco işbirliğiyle düzenlendiği ‘Tech Anadolu Rekabet için Teknoloji’ toplantılarının ilki Bursa’da yapıldı. Rekabet koşullarını değiştiren yeni teknolojilerle Anadolu sanayicisini buluşturarak farkındalık yaratmayı hedefleyen etkinlikte şirketlerin teknolojiyi kullanarak rekabet güçlerini artırmak için neler yapabileceği tartışıldı. DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde düzenlenen toplantıda söz alan iş çevreleri, teknoloji kullanımında yerli yazılımın desteklenmesi ve sanayiciler tarafından tercih edilmesi gerektiğini kaydederek, ellerinde ciddi Ar-Ge projeleri olan KOBİ’lerin önünün de açılmasını istedi. İş çevreleri Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması ve teknolojide sıçraması yapması açısından Doğu Marmara havzasının odak noktası olacağını kaydederek, Bursa’da kurulacak yazılım vadisinin de bu sürece katkı sağlayacağını ifade etti. Toplantıda firmaların yetişmiş Ar-Ge personelini ana sanayiye kaptırmaması için önlem alınması da istendi.

NE DEDİLER?

Osman Akın
Yazılımlar şarkı sözleriyle aynı yasada korunmaya çalışılıyor

Bilişim Sektörü İşadamları Derneği (BİSİAD) Başkanı Osman Akın: Dünyadaki 2,3 trilyon euroluk bilişim pazarının 35 milyar dolarlık kısmını sadece Türkiye oluşturuyor. Türkiye’de pazar yüzde 14 büyüyor. Dünya ortalamasına göre iyi bir büyüme bu. Ama büyüme sürekli olsa bile bu rakamı en fazla 140 milyar dolara kadar yükseltebiliriz. Türkiye’nin 2023 hedefi 160 milyar dolar. Türkiye’de bu pazar ağırlıklı olarak telefon ve donanımdan oluşurken, dünyada  hizmetler ve yazılımdan oluşuyor. Biz bu 160 milyar dolarlık büyümeyi 35 milyar doların organik bileşenleri gibi yaparsak bu bizim cari açığımızı artırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu işi yazılım tarafıyla yapıyor olmalıyız. Türkiye’de yazılım neden büyümüyor? Öncelikle telif hakları konusu var. Üretilen yazılımları şarkı sözü ve şiirlerle aynı yasa içerisinde korumaya çalışıyoruz. Bir taraftan yazılım sanayi ürünüdür diyeceksiniz, diğer yandan patenti olmayacak. Dolayısıyla korumanın olmadığı ortamda milyonlarca dolarlık yatırımlar yapıp üretmek için kim gelir ve ciddi yazılımlar yapar. Bu sektörün büyümesi için acilen yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Bunların başında da patent yasası, yazılıma sanayi patenti verilmesi geliyor. Yazılım firmalarının aldığı desteklerle bir tekstil firmasının aldığı desteğin aynı kapsamda olduğunu görüyorsunuz. Yazılım şirketlerine özel birtakım düzenlemeler olmalı. Yerli yazılım  sanayiciler tarafından da artık desteklenmeli. BİSİAD olarak Bursa’da BTSO ve ULUTEK’le birlikte Yazılım Vadisi kurulması için çalışıyoruz. Amaç buradaki firmaları kümelenme modeliyle bir araya getirmek. 

Şakir Umutkan
Bursa; savunma sanayi, uzay ve havacılıkta kümelenecek

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası  (BTSO) Yönetim Kurulu Üyesi Şakir Umutkan: Devletin son yıllarda ciddi destekleri var. Bir anlamda zorla Ar-Ge yaptırmaya, inovasyona teşvik etmeye çalışıyor. Ancak burada bir kısır döngü var. Bunlar küçük şirketlerin Ar-Ge ve inovasyonuyla mı başarılacak, yoksa büyük şirketlerin yan sanayileri teşvik etmesi ve zorlamasıyla mı gerçekleşecek? Bu konuda bir açmaz var. Rekabete uyum sağlamak için inovasyon gerekli. Bu da sürekli yatırımı gerektiriyor. Şirketlerin ayakta kalabilmesi için buna ayak uydurması gerekiyor. BTSO olarak biz de şirketlerimizi dünyaya açmak için projeler geliştiriyoruz. Sektör konseylerimiz içerisinde özellikle savunma sanayi, uzay ve havacılık konseyimizi ön planda tutuyoruz. Bu alanda kümelenme çalışmalarımız başladı. Özellikle savunma sanayi ile ilgili Bursa’da ciddi bir altyapı mevcut. Bunu değerlendirerek savunma sanayi, uzay, havacılık ve nükleer enerjiyle ilgili çalışmalarımız var. Yeni yapılan nükleer santrallerde devletin sözleşmeye koymuş olduğu yerli üretimle ilgili şartlarda Bursa’nın ön planda olacağını düşünüyoruz. 

Yalçın Aras
Sanayici üniversiteden üniversite de sanayiciden korkuyor

Nilüfer Sanayici ve İşadamları Derneği (NİLSİAD)  Başkanı Yalçın Aras: Nilüfer OSB’nin kuruluşunda altyapısını oluştururken bilişimi de beraberinde geliştirelim, fiber optik kablo sistemi ve scada sistemiyle OSB’nin günlük enerji tüketimini takip edelim diye düşündük. 10 yıl boyunca bu konuda adım atamadık. Ar-Ge’nin güdük kalmasının temel sebebi eğitim sisteminden kaynaklanıyor. Altyapıdan gelecek, Ar-Ge’yi, bilişimi, teknolojiyi bilen mezun yok. Dernek olarak bu konuda bazı projeler geliştiriyoruz. Bir de şu var; üniversite bizden korkuyor, biz de üniversiteden korkuyoruz. Üniversitelerde sanayiye karşı bir önyargı, sanayicilerde de üniversiteye karşı bir önyargı var. Üniversite sanayicilere, bizim bilgimizi sömürecekler düşüncesiyle yaklaşıyor. Sanayiciler de bu işte para varsa varız diye düşündüğü için projeler maalesef güdük kalıyor. Kendimizi gerçek anlamda ortaya koyarsak sorunları çözebileceğimizi düşünüyorum. 

[PAGE]

Emin Direkçi 
Teknoloji pazar payımızı artırıp sonra işgücü yaratabilmeli 

KalDer Bursa Şubesi Başkanı Emin Direkçi: Bursa’daki Ar-Ge merkezleri yapılanması sayısı az. Ayrıca Ar-Ge denildiğinde içinin de ne kadar dolu olduğuna bakılması lazım. Ne yazık ki hakkını vererek yapılan Ar-Ge çok az. O nedenle bazı projeler çıkmakta zorlanıyor. Pek çok küçük KOBİ’de çok ciddi Ar-Ge projeleri var. Ancak mevcut mevzuatlar, şartlar bu kurumların ya da kişilerin yol almasına müsaade etmiyor. Bu konuda bir darboğaz var. Küçük ölçekli KOBİ’ler ellerindeki özgün tasarımın kopyalanmasından da endişe ediyorlar. Bunun korunabildiğini de ispat etmek gerekiyor. Teknoloji firmaları ana sanayilerle işbirliği yapıp, buralardan yan sanayilere ulaşmalı. Öte yandan 1960’lı yıllarda kasabayı dahi görmeyen köylüler Almanya’ya gittiler ve çok büyük bir bunalım yaşadılar. Teknoloji gelişiyor ama teknolojiye uzak olan çok kişi var. Arada inanılmaz bir mesafe var. Dolayısıyla teknoloji gelişirken ara geçişi sağlayabiliyor olmak lazım. Teknoloji her zaman işsizliğin artmasına bir sebeptir. Teknoloji pazar payımızı artırıp sonra bize iş gücü yaratabilmeli. Bunun için de hangi sektör olursa olsun mükemmelik modellerinin kullanılması gerekiyor. 

Ömer Özdemir
Yurtdışına bağımlı değiliz yerli yazılım kullanıyoruz

BOSEN Enerji Genel Müdürü Ömer Özdemir:  Rekabette teknoloji kullanımı her sektörde var. Serbest rekabette esas olan üretimdir. Dolayısıyla teknoloji alanında yurt dışı bağımlılığından kurtulmak gerekiyor. Teknoloji kullanımında yerli yazılımın desteklenmesi sanayiciler tarafından tercih edilmesi gerekiyor. Biz BOSEN’de yerli software kullanıyoruz.  

Jülide Alan 
Bilişim Vadisi Projesi de BEBKA tarafından desteklendi

Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) Planlama Birim Başkanı Jülide Alan: BEBKA olarak planlama anlamında 2014 – 2023 bölge planını hazırladık. Bu da bölgenin kalkınma anlamında önceliklerini ortaya koydu. Bölgemiz sanayi açısından gelişmiş bir bölge olduğu için Ar-Ge ve yenilikçilik konularına odaklandık ve bu yönde destekler verdik. Bu programlarda Ar-Ge konusunda bizim istediğimiz performansta projeler gelmediğini gördük. Dolayısıyla KOBİ’leri tek tek desteklemektense onların çatı örgütlerini destekleyici, test, araştırma laboratuvarları gibi ortak alan kullanımına yönelik kümelenmeyi teşvik edici programlar açtık. Örneğin, Bilişim Vadisi Projesi de BEBKA tarafından desteklendi. 

[PAGE]

Rüştü Bozkurt
Ülkenin kaderi teknolojik sıçrama açısından kritik noktada

DÜNYA Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt: Türkiye’nin Doğu Marmara havzasına farklı bakması gerekiyor. Aksi halde Türkiye orta gelir tuzağını aşamayacak. İş gücü maliyetlerini çok az konuşuyoruz. Halbuki sendikalı işyerleri ile sendikasız işyerleri arasında olağanüstü bir fark var. Böyle bir ülkeye teknoloji adapte edemezsiniz. Bu kritik eşikteyiz. İkincisi bu bölgenin büyük bir potansiyeli var. Dünyanın her yerinde firmalar ölçek ekonomisinin erişebilirliği ile küçük ve orta ölçekli yapının esneklik ve hızını dengeleme ekseninde giderlerse rekabet edebiliyorlar. Aksi halde rekabet edilemiyor. Yani yan sanayi olmadan tam sanayi olmuyor. Marmara Bölgesi’nde İzmit ve Bursa odaklı olmak üzere gerçek anlamda piyasa yapıcısı kuruluşlar dediğimiz ana sanayiler oluşmuş durumda. Eğer önümüzdeki günlerde teknolojide bir sıçrama yapacaksak, küçük ve orta ölçeklilerle büyük ölçekliler arasında dengeyi kuracaksak bunu bu bölge yapacak. Saplantılı bir şekilde teşviklerimiz mekânsal kalkınmaya odaklanmış vaziyette. O saplantıdan kurtulmak gerekiyor. Bu ülkenin kaderi teknolojik sıçrama açısından kritik noktada. Özellikle Doğu Marmara Bölgesi ekonominin yüzde 50’sini kontrol ediyor. Bu bölgeyi siz hem altyapı, hem mantalite açısından Belçika düzeyine getiremiyorsanız gelişme olmaz. Bu noktada bölgedeki sanayicilerin de korkak davranmaması gerekiyor. Kilogramını 1.5, 2 dolara sattığımız ürünlerle Türkiye’yi bir yere götüremeyiz. Bunun içine teknoloji, eğitilmiş emek katmak zorundayız.

Ahmet Altekin
Türkiye’de yıllık patent adedi 750, Kore’de 100 binleri buluyor

TOFAŞ Strateji Yönetim ve İş Geliştirme Direktörü Ahmet Altekin: Teknoloji toplumun her yanını değiştiriyor. Teknolojiyi konuşmak için bir araya gelmek bile Türkiye’nin belli bir noktaya geldiğini gösteriyor. Türkiye’de yıllık patent adedi 750 ama Kore’de 100 binleri bulduğu söyleniyor. Burada da insan, insan yönetimi ve devlet mekanizmasının koordineli yaklaşımı gerekiyor. Ben Ar-Ge merkezi personeli olarak bu toplantıya katılmış olsaydım ve devletten Ar-Ge teşviki almaya devam ediyor olsaydık vergi kaçakçılığı kapsamında suç işlemiş olacaktım. Oysa bir boksör hem sağ hem de sol kolunu kullanamadığı zaman hiçbir müsabakayı kazanamaz. Bakanlıklar arasında koordinasyon olması gerekiyor. Yeni teknoloji dediğimiz zaman 15 ile 20 arasında kendini geri döndüren bir teknolojiden bahsediyoruz. Türkiye’deki teşviklere baktığımızda başarının sonucunda elde edilecek kazançtan alınan verginin daha az alınmasına yönelik bir sistemimiz var. Bu risk paylaşımı değil, bu kazancın paylaşımıdır. Biz Türkiye’de teknoloji üretimini gerçekten bir yere taşıyacaksak teknolojinin yarattığı risk paylaşımına yönelik yeni mentaliteye geçmemiz lazım. Öte yandan Türkiye’deki hukuksal altyapı, fikri mülkiyeti koruyabilecek düzeyde değil. Ayrıca rekabet öncesi işbirliği konusunda kendimizi eleştiriyoruz ama örneğin otomotiv sektöründe bir modelin kavramdan pazara girmesi aşağı yukarı 7 yıl alır. Rakipler ne zaman birbiriyle rekabet öncesi işbirliği yapabiliyorlar? Söz konusu teknoloji pazara 25 ila 35 yıl arasında devreye gireceği zaman. O zaman herkes birlikte çalışıyor çünkü onun kısa zamanda paraya dönme şansı yok. Dolayısıyla Türkiye’de bunu yapabilmemiz için sanayinin 20 yıllık 30 yıllık hedeflerle çalışıyor olması lazım. Bugün yaptığımız işler zaten 2023 ve sonrası için. Bugün bizim 2043’ü konuşmamız gerekiyor. Rekabet öncesi işbirliği de o zaman hayata geçecektir. 

Servet Akkaynak 
Devletin sağladığı yeni destek paketleri daha cazip olacak

Bosch Rexroth Servet Akkaynak: Toplantının sloganı “Rekabet için teknoloji”, Bosch’un da sloganı “Yaşam için teknoloji”. Bosch, dünya genelinde her yıl 5-6 milyar euro Ar-Ge’ye ayıran bir firma. 42 bini aşkın Ar-Ge mühendisi var. Bugün Türkiye’de yetiştirdiğimiz Ar-Ge elemanlarını yurtdışına ihraç ediyoruz. Yetiştirdiğimiz arkadaşlarımız yurtdışındaki lokasyonlarda çok popülerler. Bosch’un 2008 yılından beri Türkiye’de ciddi bir Ar-Ge faaliyeti var. 2008 yılında Çerkezköy’de beyaz eşya, daha sonra 2009 yılında otomotiv, 2010 yılında da Bursa’da termoteknik fabrikamızın kurduğu Ar-Ge merkezlerimiz bulunuyor. Devletin sağladığı yeni destek paketleri daha cazip olacak diye düşünüyorum. Sanayicilerden mevcut desteklerin yeterli olmadığını duyuyoruz. 

[PAGE]

Dağhan Uzgur
Büyük veri merkezleri kurulması desteklenmeli

DGN Teknoloji Genel Müdürü Dağhan Uzgur: Bursa’da 8 yıldır veri merkezi alanında hizmet veriyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki teknolojilerin Türkiye’de yaygınlaşması için destekler olduğundan bahsediliyor ama örneğin sanayide kullanılan enerjide yüzde 27 indirim yapılırken bir veri merkezi aynı indirimi alamıyor. Bulut teknolojilerinin stratejik öneminden bahsediliyor. Dataların, e-maillerin yabancı bir ülkede barındırılıyor olması, bir savaş durumunda ya da olağandışı bir durumda onlara ulaşamayacak olmanız da önemli bir sorun. O nedenle veri merkezlerinin desteklenmesi gerekiyor. Bugün internet artık lüks tüketim malı değil. Bu kadar yaygın kullanıldığını konuşuyoruz ama normal vergilerin yanında hala yüzde 5 özel iletişim vergisi alıyoruz. Bu hizmeti veren firmalardan da bu oranlar alınıyor. Bu nedenle bizim Avrupa ile olan rekabetimizin artırılması için devletin düzenlemeler yapması gerekir. Bugün gençlerin Facebook kullanması, cep telefonuyla internet erişimine sahip olmaları pazar açısından bir değer ifade etmiyor, Türkiye’de internetin gelişmiş olduğunun göstergesi değil. İyi projelerin oluşabilmesi için iyi bir iklime ihtiyaç var. Proje geliştirilmesi ve yatırımcıların bu alanda ilgili olması gerekiyor. Bilişim teknolojileri ve IT’de ciddi personel sıkıntısı var. Bursa’da üniversitede bu konuda bir bölüm olmaması işi zorlaştırıyor. Bu gençlerin yetiştirilmesiyle ilgili de çalışmalar yapılmalı.

Vehbi Varlık
Yerli teknolojilere de güvenilmesi gerekiyor

İnoksan AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık: Kuruluşumuzdan beri sektörümüzde teknolojiye önem verdik. İlim Bağdat’taysa aradık ve bulmaya çalıştık. İnoksan olarak teknolojiyi makineleşme, malzeme ve insan anlamında her zaman takip ettik. Türkiye’de rekabet ederken bunları yaptık ama dünya globalleşince herkes aynı teknoloji ve kaliteyi kullanır hale gelmeye başladı. Biz erken davranmış olduk. Ancak bilgi işlem konusunda aynı hızı yakalayamamıştık. Bilişimde yenilik isteyen profesyonel yöneticilerin bilişim alanındaki altyapıları da önemli. İşadamlarının profesyonel kadrolara ihtiyacı var. Her konuyu bilmeleri mümkün değil. İşadamları olarak denemelerle yolumuzu buluyoruz. Bu da zaman, emek, masraf, işletme içinde kayıplara neden oluyor. Teknoloji kaçınılmaz, her zaman mevcut yazılımların geliştirilmesi, güncellenmesi ve yerli teknolojilere de güvenilmesi gerekiyor. 

Mesut Okyay
Firmalar uygun bilişim teknolojilerini doğru tespit etmeli

Bebetto Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Okyay: Firma olarak bebe çocuk konfeksiyonu üretimi yapıyoruz. Bebe çocuk konfeksiyon sektörü hızla büyüyen ve bilişim sektörüyle de dirsek temasında bulunmak zorunda olan bir sektör. Bilişim ve teknolojiyi nasıl ve hangi dozda almalıyız? Bunun dengelenmesi gerekiyor. Bizim tercihimiz yerli bir firma tercih ederek, hem kazancın ülkemizde kalmasını sağlamak, hem onların gelişmesini sağlamak. Firmaların kendi bünyesine uygun bilişim teknolojilerini doğru tespit ederek alması gerekiyor. Aksi halde firmalar geride kalacaktır. En büyük sıkıntılarımızdan biri istihdam yoğun çalışan bir firma olmamız. Otomasyon ve teknolojiye yönelmeyi doğru buluyorum. Burada oluşacak istihdam fazlasını da devletin dengelemesi gerekiyor. 

[PAGE]

Mustafa Dayanıklı 
Vizyoner KOBİ’ler için ayrıca destek verilmeli

Vemüs Elektronik Genel Müdürü Mustafa Dayanıklı: Ben vizyoner KOBİ’lere desteğin ayrı olması  esnaf sanatkarla karıştırılmaması  ve teşvik mekanizmalarının bu cihette ilerlemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye’yi geleceğe taşıyacak olan vizyoner KOBİ’lerdir. Vemüs olarak birçok firmayı elektronikle tanıştırdık, makinelere bilgi yükledik. Bursa, sanayi büyüklüğüne göre bakıldığında hak ettiği yerde değil. Firma olarak 2012’de patent 5’incisi olduk. 32 kişilik bir firmayız. 3 patentimiz var. Sanayiciler olarak bu konuda çaba sarf etmeliyiz. Türkiye olarak teknoloji üretmiyoruz ancak teknolojiyi hızlı takip eden firmalar var. Fakat bir sonraki faz olan teknoloji üretimi için neler yapmak gerekir, bunlara kafa yormalıyız. Teknoloji merkezlerinin eksik ayaklarından biri de finans. Melek yatırımcı, risk sermayesi şirketlerinin olmamasıdır. Ar-Ge risk içerir. 100 projeden 5’i ticarileşebilir. Bu yüzde 95’lik riski kim üstlenecek? Bunu sanayici üstlenemez. Bence bu yüzden teknoloji üretemiyoruz. Teknoloji üretmeden daha fazla ileri gidemeyiz. Birçok ülkede büyük şirketler devlet ile ortaklık veya işbirliği içinde ilerliyor. Ar-Ge’ye pazar oluşturmadığınız takdirde Ar-Ge bir araçtır, amaç değildir. Devlet uzun süreli alım garantisi verebilmeli. Bu Türkiye’de ciddi teknoloji firmalarının oluşumunu sağlayacaktır.       

Erdal Elbay
Ar-Ge mühendislerini ana sanayiye kaçmaması için çalışıyoruz

Maysan Mando Genel Müdürü Erdal Elbay: Maysan Mando’nun Ar-Ge birimi Türk mühendislerinden oluşuyor. Een büyük sıkıntımız ana sanayinin bize destek olmaması. Ar-Ge mühendislerimizin ana sanayiye kaçmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Hem gelişmiş, eğitimli mühendisimiz yok diyoruz ama olanları da tutamıyoruz. Halbuki onların olanakları daha fazla ve yeni mezunları alıp yetiştirme imkanları var. Örneğin ana sanayi bana bir lojistik ödülü veriyor. 2 ay sonra lojistiğin başındaki elemanımı da alıyor. Bu bindiği dalı kesmekten başka bir şey değil. Maysan Mando olarak tam olgunluk çağına ulaştığımız için Ar-Ge merkezi olduk. 

Altuğ Ünal 
Hukuksal altyapı fikri mülkiyeti koruyacak düzeyde değil

Mastaş Radyatör Ar-Ge Yöneticisi Altuğ Ünal:  Ar-Ge çalışanlarımızın ana sanayilere gitmesi bizi eleman seçiminde yön değiştirmeye itti. Ancak bu da önümüzü tıkayan diğer bir nokta oluyor. Yani tekniker seviyesindeki bir personelden bir mühendisten beklediğiniz esnekliği bekleyemiyorsunuz. Firma otomasyonu ve verimliliği, üretim açısından yazılımlar yapıyoruz. Bilişim amaçlı ise dışarıdan destek alıyoruz. Bu da maliyet avantajı sağlıyor. Bursa’da yazılım personeli konusunda ciddi bir sıkıntı var. Üniversitede bölüm açılmıyor. Bu nedenle vasıflı eleman konusunda çok fazla seçenek olmuyor. Eğitim süreci içerisinde bu pratiklik de stajlarla sağlanabilir. 

[PAGE]

Murat Güner 
Teknoloji iş hayatımda ciddi anlamda fayda sağladı

Sönmez Bustaş Lojistik Muhasebe Müdürü Murat Güner: 1992 yılında işe başladığımda defterlerin elle tutulduğu son döneme yetiştim. Şu anda beyannameleri oturduğumuz yerden gönderip istediğimiz firmaları inceleyebiliyoruz. Teknoloji benim iş hayatımda ciddi anlamda fayda sağladı. Özellikle vergisel alanda istediğimiz her şeye anında ulaşabiliyoruz. 

Ferdi Aksoy
Yazaki geliştirmeleri Japonya’da aldığı desteklerle yapıyor

Yazaki Teknik Departman Müdürü Ferdi Aksoy: Yazaki olarak biz teknoloji üretmeyen, teknolojiyi kullanan bir firmayız. Yazaki geliştirmeleri Japonya’da aldığı desteklerle yapıyor. Biz eğer teknoloji ve inovasyondan haberimiz oluyorsa bu yönde geliştirmeler yapılması için talepte bulunabiliyoruz. Bizim asıl sorunumuz teknolojiden haberdar olamamak, inovatif yaklaşımları bilmemek. Firmaların teknolojiye yatırım yapabilmesi için öncelikle haberdar olması gerekiyor. Eğer Ar-Ge konusunda daha önce çalışmadıysanız Santez, Teydeb gibi proje desteklerine nereden nasıl ulaşacağınızı bilmiyorsunuz.  

Ahmet Sırtmaç 
Ürettiğimiz yemin arkasında çok ciddi bir bilgi işlem teknolojisi var

Matlı Gıda Grubu BT Sistem Müdürü Ahmet Sırtmaç: Matlı Gıda Grubu şu anda Türkiye’de 7 bölgede hayvansal yem üretimi yapıyor. Aylık 2 milyon adet Burdan markasıyla yumurta üretimimiz var. Teknolojiyi de çok aktif olarak kullanıyoruz. Üretim aşamasında kullanılan teknikler tamamen bilgi işleme dayalı sistemlerle geliştiriliyor. Bugün ürettiğimiz yemin arkasında çok ciddi bir bilgi işlem, otomasyon teknolojisi yatıyor. Bu da rekabetçilik için gerekli.

Bu konularda ilginizi çekebilir