İyot kokulu bir tarih molası

Karadeniz mavisinin kuşattığı Samsun, birçok uygarlığa ev sahipliği yapan binlerce yıllık geçmişinin yanı sıra Kurtuluş Savaşı'ndaki yeriyle tarih ve kültür meraklısı seyyahların keyifle gezebilecekleri bir durak...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

Laciverdi Karadeniz’in kıyısındayım. Tarih boyunca birçok uygarlık yurt bellemiş bu toprakları... Her birinin izi sinmiş bugününe, şehrin dört bir yanında karşımıza çıkıvermek üzere... Amisos’tan Samsun’a evrilmiş adı zaman içinde ama denizinin rengi hep aynı kalmış... 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal ve arkadaşlarını taşıyan Bandırma Vapuru da bu dalgaları göğüslediği için daha bir mavi, daha coşkulu bu deniz bizim için...

Bir grup gazeteci, Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin davetlisi olarak kenti geziyoruz. Ben tabii, “görev icabı” sadece kendim gezmeyip sizi de gezdireceğim yine bir “Hafta Sonu Molası”nda...
Her zaman söylüyorum ya, bir kentte rehbere ihtiyacınız varsa ilk uğrayacağınız yer müzesi, diye... Şehri; tarihi ve kültürüyle daha iyi yorumlamak için ilk duraklarımızdan biri Samsun Kent Müzesi oluyor... Ödüllü müzenin girişinde bir zaman şeridi karşılıyor bizi önce... Samsun’un binlerce yıl önce Tekkeköy mağaralarındaki ilk yerleşimlerinden başlayarak bugüne uzanan bir şerit bu. İnsan böyle somut bir şekilde karşısında görünce, gezdiği kentin birikimini çok daha iyi anlıyor...

Zaman şeridinin hemen başındaysa oklu bir kadın beklemekte tarihi. Evet, o bir Amazon... Bu topraklarda yaşadığına inanılan kavmin bir temsilcisi... Biraz önce yanından geçtiğimiz upuzun sahilin kıyısında; iki aslanın ortasında duran 12.5 metrelik heykeliyle büyük küçük herkesin merakını cezbeden Amazonların adı bile hayalgücümüzü harekete geçirmeye yetiyor. Anayurtları olarak Samsun’un Terme ilçesi gösterilen kavim, içinde yerleştirmeler bulunan aslan heykellerine çok yakın olan Amazon Köyü’nde her yaştan ziyaretçiyi bekliyor hüküm sürdükleri tarihten bin yıllar sonra... İşte Kraliçe Hippolyte, her an, 12 görevinden biri olduğu için kemerini ele geçirmeye çalışacak Herkül ile karşılaşacak gibi azametli... Terme ırmağının kıyısında kuruldukları rivayetiyle deniz suyundan bir dere bile var kent içinde... Yani iyot kokusu burada da bâki...

Haydi Bandırma Vapuru'na...

Biz iyisi mi bu iyot kokusunun izini sürelim. Ki bu iz bizi Bandırma Vapuru’na götürsün... Bandırma Vapuru ve Milli Mücadele Parkı Açık Hava Müzesi, aslının birebir kopyası olan vapurda yer alan heykeller, Atatürk’ün beylik tabancasının da aralarında bulunduğu kimi objeler ve tarihi belgelerle, Samsun’a gelenlerin uğraması gereken duraklar arasında.

Kurtuluş Yolu'nda...

Tabii, “ilk adım”ın atıldığı iskele de... Mustafa Kemal ve Bandırma Vapuru’nda birlikte yolculuk yaptığı arkadaşları ile onları Samsun’da karşılayanların heykelleri, Kurtuluş Yolu güzergâhının da başlangıcını oluşturuyor. Bu yolu devam ederseniz, kentin kalbine doğru ilerleyecek ve Mustafa Kemal’in konakladığı bir vakitlerin Mıntıka Palas oteline; bugünün Gazi Müzesi’ne ulaşacaksınız. Şimdilerde bu yolun uzatılması, Mustafa Kemal’in Samsun sınırları içinde kat ettiği güzergâhı kapsaması için çalışmalar yapılmakta...

Ee, epey yürüttüm sizi, sanırım sporseverler memnundur. Aslında yürüyüşten başka sporlar da yapmak mümkün Samsun’da. Yakında 18 deliğe çıkarılıp uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapması planlanan bir golf sahası, bir atlı spor tesisi ve su kayağı merkezi sizi bekliyor örneğin... Ama benim favorim foto safari... O yüzden de sonraki güzergâhım her mevsim bambaşka kuşlarla bezeli olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti...

Samsun turunuza Kent Müzesi'nden başlayın

Samsun Kent Müzesi ilk duraklarınızdan biri olursa, görmek isteyeceğiniz yerleri daha kolay tesbit edebilirsiniz gibi geliyor bana. Örneğin ben Şahinkaya Kanyonu’na niyetlendim; baharda mutlaka bir mola da orada vereceğim... Mustafa Kemal’in ve Kurtuluşa İlk Adım’ın detaylı öyküsünü, şehrin mübadele tarihini, Onur Anıtı’ndan Mıntıka Palas'a Samsun’un simge anıt ve binalarını, birzamanlar çocukların Samsun sokaklarında koşuşarak oynadıkları oyunları, elbette sofra kültürünü, şehrin Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nden Şahinkaya Kanyonu’na uzanan doğal güzelliklerini, Yıldız Sineması’ndan Yıldıray Çınar’a kültürümüze katkılarını yaklaşık 1 saatlik bir tur sonunda öğrenmeniz mümkün burada. 1928’de inşa edilmiş tarihi iki binada yer alan Samsun Kent Müzesi’nde bir bölüm de eski zamanların Samsun Bedesteni olarak dizayn edilmiş; simitçiden pideciye, kunduracıdan bakırcıya pek çok meslek erbabı, heykeller ve özel yerleştirmeler ile taşınmışlar bugüne...

Şu yanımızdan geçen şahin mi, sakarmeke mi?

Kenti ziyaretimiz boyunca yağmur çiselemeye devam etse de bu bizim UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ne uğramamıza engel olmuyor. Kent merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklığındaki delta, doğa tutkunlarının ve elbette fotoğrafçıların Samsun’da görmesi gereken noktalardan. 56 bin hektar büyüklüğünde olan alanda bugüne kadar 352 kuş türü tespit edilmiş. Bir subasar ormanı da içeren Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde tabii ki döneme bağlı olarak bu kuşların yalnızca bir bölümünü gözlemleyebiliyorsunuz. Yılkı atları, sürüngenler, mandalar ve 561 bitki türü de deltanın diğer sakinleri. Otantik bir dinlenme alanı da bulunan deltada doğanın sesleri ve elbette temiz hava bambaşka bir diyara uzanmışsınız izlenimi yaratıyor seyyahlarda... Alan leyleklerin de geçiş alanında. İçinde bir bölge var ki bir ağaçta 4-5 leylek yuvasına rastlamak mümkün. Onların geldiği zamanda deltaya yeniden uğrasak da önümüzdeki yıl daha fazla gezsek! Gerçi ben deltada bu ziyaretimde de leylek gördüm hem de 4-5 tane... “Ocak ayında mı?” diye inanmayarak dudak bükenlere cevabımdır: Deltanın içinde hasta hayvanlar için bir rehabilitasyon merkezi var, leylekler de buradaydılar, bahar gelince salınacaklar...

Pide ve balık vezgeçilmez... Peki kaz tiridi ve kıvratmayı denediniz mi?

Açığının kapalısının, pastırmalısının, kuşbaşılı peynirlisinin, kıymalısının meşhur olduğunu söylemeye gerek bile yok. Evet, pideden bahsediyorum... Ama Samsun’da tatmanızı önereceklerim sadece pideden ibaret değil elbette... Bir kere upuzun sahili gördükçe canınızın balık çekeceği kesin; hamsiler yağlanmış, haberiniz olsun, yanında da meşhur turşuları -örneğin taze fasulye- hiç fena gitmiyor... Bir öğünü balığa, diğerini pideye ayırdıysanız “Hafta Sonu Molası”nın, ertesi gün de kaz tiridini deneyebilirsiniz. Tuzlu suda haşlanan kaz eti parçalara ayrılmış bir halde, suyuyla ıslatılmış yufka ve pilavla ikram ediliyor. Gayet lezzetli... Ben bu Samsun gezimde bir de kıvratmayı tattım. Yufkaların içine fındık içi ve şeker serpiştirilerek yapılan bu lezzetli atıştırmalık üzerine tereyağı gezdirilerek kızartılıyormuş. Tıpkı Samsun simidi gibi akşam üstü çaylarının vazgeçilmezlerinden kentte... Bu arada Samsun’dan kaymaklı Bafra lokumu ve üzümlü; cevizli Bafra nokulu alıp sevdiklerinizle birlikte ağzınızı tatlayabilirsiniz.

                                                                             Kaz tiridi

Bu konularda ilginizi çekebilir