“Türkiye’deki pazar payımız yüzde 40’ın üzerinde”
Dünyadaki düşük karbonlu alüminyumun yüzde 21’ini üreten RUSAL, üretimde elektrik ihtiyacının yüzde 98’ini hidroelektrik santrallerinden karşılıyor. RUSAL Türkiye Direktörü İhsan Kösoğlu, “Bu yüzden ürettiğimiz alüminyumlar, düşük karbonlu alüminyum sınıfına giriyor” dedi. Kösoğlu, Türkiye’deki Pazar paylarının 23 yıldır yüzde 40 seviyesinde olduğu bilgisini verdi.
Dünyanın önde gelen alüminyum üreticisi RUSAL, ALLOW adını verdiği, yüzde 98’den fazla oranda yenilenebilir hidroenerji kullanımı ile üretilen ve dünya ortalamasından yüzde 65 oranında daha düşük karbon ayakizi sunan alüminyumunun, stratejik sektörlerin düşük karbonlu ekonomiye geçişini kolaylaştırmasını öngörüyor.
Düşük karbonlu alüminyum üretiminde de lider konumda olan RUSAL, tek başına, dünyadaki düşük karbonlu alüminyumun yüzde 21’ini üretiyor. 2017’de düşük karbonlu alüminyuma olan farkındalığı artırmak amacıyla ALLOW markasını kuran ve ürünlerini bu isimle satmaya başlayan RUSAL, her sattığı ürün için sertifika veriyor.
Düşük karbonlu alüminyum üretmek için hidroelektrik enerji kullandıklarını söyleyen RUSAL Türkiye Direktörü İhsan Kösoğlu, “1 ton alüminyum üretmek için 14 bin kilovat saat elektriğe ihtiyaç var. Burada önemli olan elektriği nasıl elde ettiğinizdir. Bunu kömürden de, doğal gazdan da, hidroelektrik santrallerinden de elde edebilirsiniz.
Biz, üretimde elektrik ihtiyacının yüzde 98’ini hidroelektrik santrallerinden karşılıyoruz. Bu yüzden ürettiğimiz alüminyumlar, düşük karbonlu alüminyum sınıfına giriyor. 2017’de düşük karbonlu alüminyuma olan farkındalığı artırmak amacıyla ALLOW markasını kurduk ve ürünlerimizi bu isimle satmaya başladık. Her sattığımız ürüne de sertifika veriyoruz.
Yani her müşterimiz bizden alüminyum aldığı zaman, alüminyumun karbon ayak izi miktarını belgelemiş oluyor” dedi. RUSAL’ın 2000 yılından bu yana Türkiye'nin en büyük işlenmemiş alüminyum ve alüminyum filmaşin tedarikçisi konumda olduğunu söyleyen Kösoğlu “Ortalama pazar payımız 23 yıl boyunca yaklaşık yüzde 40 seviyelerindeydi” dedi.
Düşük karbonlu alüminyum sürdürülebilirlik için çok önemli
Düşük karbonlu alüminyumun sürdürülebilirlik açısından da önemine değinen Kösoğlu “Özellikle Paris Anlaşması sonrası düşük karbonlu alüminyum konusu büyük önem kazandı. Karbon emisyonunu düşürmek amacıyla birçok ülke bir araya geliyor. 1 ton alüminyum üretmek için doğaya salınan karbon miktarı 4 tonun altında kalıyorsa üretilen alüminyum, ‘düşük karbonlu’ oluyor.
RUSAL olarak şu andaki ortalamamız yaklaşık 2.6 iken dünya ortalaması 9 seviyesinde. Yani RUSAL her 1 tonluk alüminyum üretiminde, dünya ortalamasının 3’te birinden daha az bir karbon salınımı yapıyor. Düşük karbonlu alüminyum kullanımı yoğun alüminyum kullanan sektörlerde de karbon salınımını azaltması açısından son derece önemli.
Alüminyum kullanımının en yoğun olduğu iki sektör güneş enerjisi ve otomotiv. Bu iki sektörün önümüzdeki 10 yıl içerisinde 14 milyon ton ilave alüminyuma ihtiyacı olacak. Bu da düşük karbonlu alüminyumun dünyadaki karbon emisyonunu düşürmek adına ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.
75 dekarlık ormanın ürettiği oksijen teknolojisi
Bizim her yıl ürettiğimiz 4 milyon tondan fazla birincil alüminyumun yüzde 98’i düşük karbonlu alüminyum. Bu alüminyum Türkiye’de özellikle; otomotiv, paketleme ve ambalaj, inşaat gibi sektörlerde kullanılıyor. Ancak ulaştığımız bu oranlarla da yetinmiyor kendimize daha iyi hedefler koyuyoruz. Özellikle inert anot adını verdiğimiz, dünyada da bilinen bir teknoloji var. Şu anda bu teknolojiyle deneme üretimleri yapıyoruz.
Inert anotun klasik üretimden farkı; karbon salınım miktarını neredeyse sıfıra indirmesi. Üstelik buradaki üretimdeki çıktı da oksijen. Bırakın karbon salmayı, oksijen üretiyorsunuz. Bir tane inert anot hücresinin bir yıllık üretimi, 75 dekarlık bir ormanın ürettiği oksijene bedel. O yüzden bu teknoloji kullanımını da oldukça önemsiyoruz.
RUSAL’ın şu anda Krasnoyarsk, Moskova, St. Petersburg’da kurduğu AR-GE merkezlerinde 350’ye yakın Patenti ve 45’e yakın geliştirdiği alaşım mevcut. Bu merkezlerde de inert anot teknolojisini geliştirmeye devam ediyoruz” diye konuştu.
İmalat sektörü düşük karbonlu alüminyumu tercih ediyor
İmalat sektörünün neden düşük karbonlu alüminyum tercih etmesi gerektiğine de değinen Kösoğlu “Avrupa Birliği, özellikle Paris Anlaşması'ndan sonra 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının yüzde 55’ini azaltmayı, 2050 yılında sıfırlamayı hedefledi.
2026 yılı 1 Ocak itibarıyla Avrupa'ya ihraç edilen bütün ürünlerde bir karbon mekanizması devreye girecek. Karbon salınım miktarına göre de vergilendirme oluşacak. Eğer ürettiğiniz malzemedeki gömülü karbon miktarı yüksekse bir vergiye tabi olacaksınız.
Özellikle Ortadoğu, Çin ve, Hindistan'da üretilen alüminyumlar kömür ve doğalgazdan elde edilen enerjiyle üretildiği için buradaki karbon salınım miktarları çok yüksek. Bu nedenle RUSAL’ın ürettiği ALLOW markasının önemi daha da artacak. 2026 yılından sonra düşük karbon salınımlı bu ürüne talebin daha da fazla artmasını bekliyoruz. Sonuç olarak, düşük karbonlu alüminyum kullanımı bu düzenlemelerle uyumlu ve şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı oluyor” dedi.