Türkiye yazılım üretiminde ilk 10 ülke arasına girebilir

ETİYA Kurucusu Ali Durmuş, “ Türkiye yazılım konusunda ciddi potansiyellere sahip. Kamu ve özel kesim hizmet satın alıcıları yerli ürünleri eşitler arasında birinci yaparsa gelişme hızlanacaktır" diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

RÜŞTÜ BOZKURT

Ali Durmuş 1976 Bigadiç doğumlu genç bir mühendis. İkisi erkek birisi kız üç kardeşten biri. İlkokulu doğduğu köy Özgören’de bitiriyor. Bigadiç Cumhuriyet Lisesi’nden sonra ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nü 1998 yılında tamamladı. Pamukbank’taki kısa iş deneyiminden sonra Aycell’e katıldı. Etiya, Innova’nın alt yüklenicisi olarak ilk işini aldı.
Etiya üç ortağı, bir çalışanı olan 4 kişilik kadroyla hayata başladı. Başlangıçta Geniş Bant İnternet CRM'ı ana konularını oluşturdu. Daha sonra da TTNET’e CRM geliştirdi. Bu ürünü dünya standartlarında üretti ve yurt dışında sertifika aldı: TMForum Sertifikası kendisini kanıtlamanın belgesiydi. AVEA’ya ve Türk Telekom’a ürünlerini sattı. Yurtdışında da Kanada, Azerbaycan, bazı Uzakdoğu ülkelerine pazarını genişletti. Şu anda 550 kişi istihdam ediyor. Çalışanlarının yüzde 90 mühendis. İzmir’de, Ankara’da ve İstanbul’ da ofisleri var. Singapur’da ve ABD’de ofisler açtı. Dubai’ de ofis açıyor.

TÜRKİYE NEREDE DURUYOR?

Ali Durmuş’a “Türkiye bugün nerede duruyor?” diye soruyorum. Kendi birikimlerinden yola çıkarak yanıtlıyor sorumuzu: “Başladığımızda Türkiye’de yaptığımız işin benzerini yapan yoktu. Dünyada da hepsi ünlü çok büyük ölçekli rakiplerimiz vardı. Yabancılar, ‘Neden üretiyorsunuz, biz verelim siz satın’ diyorlardı. Satın alma yapan firmalar da yabancı ürünleri tercih ediyor. Kamu görevlilerimiz ve özel kesim teknokratlarımız genellikle denenmiş ve güvenli yabancı alımlar yapmayı tercih ediyor. Türk firmalarını ikna etmek için büyük enerji harcıyoruz. Bugün geldiğimiz aşamada yerli alım yapanlar ikna olmuş vaziyetteler. Yerli alım yapanlar içten bir teşekkürü hak ediyor” diyor.

Kültürümüzden kaynaklanan kendimizi vurma tutumumuza gönderme yapıyor Durmuş: "Başlangıçta yapamazsınız, edemezsiniz, sizi aşar algısıyla fren konuluyordu”. "Oysa" diye sürdürüyor konuşmasını: "Türk mühendislerin yetenekleri yüksek. Genel olarak eksiğimiz pazarlama ve planlama disiplininden biraz uzak olmamız. Biz, Türkiye’de üretelim ve dünyaya satalım diye yola çıktık. Önce ürünümüzü dünya standartlarında ürettik. Bağımsız sertifika kuruluşlarının onayını aldık. Kullanıcıların teknik bahane üretmeleri fırsatlarının önünü önemli ölçüde kestik. Bugün Gartner, Etiya’yı kendi alanında 8 etkin firmadan biri olarak değerlendiriyor. Firma-odaklı bakışı ülkenin geneline taşımak için ülke genelinin durumunu soruyorum Ali Durmuş’a: "Türkiye dünyada yazılım ülkesi olarak bilinmiyor. Bırakınız uzak ülkeleri, en yakın coğrafyamızdaki insanlar bile yeterince bilmiyor. Oysa Türkiye potansiyeli ve birikimiyle, doğru yönlendirme yapılırsa sıçrama yapacak birikimlere sahip” yanıtını alıyorum.

YERLİ ÜRÜN SATIN ALIMINDA ORTAK VİZYONA İHTİYAÇ VAR

Uzun dönemli gelişme açısından yazılım sektörümüzün uyum yeteneklerine ilişkin ne söylenebilir? Konusunu iyi çalışmış, işin sosyal boyutların açısında da ilgisini esirgememiş bir mühendisin ilginç yanıtını alıyorum. Uygulama noktalarında yavaşlık olmakla birlikte ülkemizin uyum için stratejisi olduğu yanıtını veriyor. Çoğu meslektaşı bu kanıda değil oysa. Ar-Ge, kümelenme, inovasyon, tasarım, son dönemde Endüstri 4.0 gibi kavramların tartışma gündemine oturmasının sevindirici olduğunu belirtiyor. Teknopark ve diğer desteklerin önemi üzerinde duruyor. Ve diyor ki: “ Ülkemizde eksiklikleri olmasına rağmen devlet desteği var ve potansiyel de var. Ancak, tanıtım ve tutundurma açısında eksiğimizi de kabul edelim. Bizim firmalarımız sadece ülke için üretirse - ki bu çok önemli bir adımdır- talep sınırları istenen gelişmeye bizi taşımayabilir. Talebi geliştiren, talep düzeyini dikkate alan uygulamalara özen göstermeliyiz. Bu konuda bizim firma olarak ilkemiz, kötüyü, kalitesizi almasınlar, ama eşitler arasında bizim ürünlerimizi, yerli malını birinci yapsınlar cümlesiyle anlatılabilir.”

Elini taşın altına sokmuş bir girişimci olarak Ali Durmuş, önemli bir iç sorunumuza parmak basıyor: “Yerli malı satın alma özeni ve önceliği vizyonu siyasi iradede var; her zaman bu yönde açıklama yapılıyor. Bürokraside, orta kademedeki teknik hazırlıkları yapan ve satın alma kararlarını etkileyen kesimde ise bir isteksizlik, çekingenlik söz konusu. Özel kesimde de üst ve orta kademe yöneticilerde aynı çekingen tavrı gözlüyoruz.”

"ÜLKEMİZİN MARKA DEĞERİ"

Söyleşiden çıkardığım sonuçlar şöyle: Yurtdışında ülkemizin yazılım “marka değeri güçlü değil”... Yazılım sektöründe var olan potansiyel kullanılmış değil. Bunun birkaç bacağı var: Yurtdışında pazarlama için devletin desteği var ama destekleme iştahı karar verici noktalara gerektiği kadar sinmiyor. Maddi destek var... İşlerimizin bugünkü hacmi yeterli değil, ama büyüme potansiyeli yüksek. Bugün 100 milyon dolarlık ihracat yapılıyorsa, yarın bunun 100 Bürokraside, satın alma kararlarını etkileyen kesimlerde bir isteksizlik, çekingenlik var. Bugün geldiğimiz aşamada yerli alım yapanlar ikna olmuştur; içten bir teşekkürü hak ediyorlar. misli olabilme potansiyeli dikkatten kaçmamalı. Şu anki büyüklüklerden kaynaklı olarak sektör karar vericilerin radarının dışında kalabiliyor. Kanadalı bir arkadaşımızın Kanada Büyükelçiliği girişimiyle çok sayıda satış yaptığını biliyoruz. Dünyada tanınmış bütün büyük yazılım firmaları önce kendi ülkesinde büyüdü. Sonra dünya şirketi oldular... Yurtiçinde kendini kanıtlayıp belli bir ölçeğe gelmezsen, dışarda etkin bir sonuç alman kolay değil.

Anlıyorum ki, Ali Durmuş, “İş dünyasının ekonomik aktörleri bir ortak strateji üzerinde anlaşabilirse yazılımda biz ilk on ülke arasına gireriz” genellemesine güçlü biçimde inanıyor. Belli bir ekonomik büyüklüğümüzün olmasını, genç nüfusumuzu, görece eğitimli insan kaynağımızı, çözüm odaklı düşünce tarzımızı gerekçe göstererek daha planlı ve pazarlama odaklı gidebilirsek yaratmak istediğimiz sonuca ulaşabileceğimiz konusunda umutlu.
Kendi firmasının hedefinin dünyada etkin bir yere gelmek olduğunu söylüyor Durmuş. EtiyaLab (Etiya Laboratuvarı) yaratıcı-inovatif- fikirlerin çıkması için kurduklarını belirtiyor. Buradan çıkan yaratıcı ürünleri firmanın ürün portföyüne eklediklerini anlatıyor.. Yapay zekâ ,bulut ve nesnelerin interneti ile ilgili çalışmalar yaptıklarını ve ürünlerini piyasaya sunduklarını gururla anlatıyor. Özellikle yapay zekâyı ülkemizin geleceği için kırılma noktalarından biri olarak görüyor. Bulut teknolojileriyle birlikte dijital teknoloji firmalarında aşırı merkezileşme karşısında ulusal alternatif üretmeye yoğunlaşmanın fayda/maliyet analizini iyi yapmamız gerektiğinin altını tekrar tekrar çiziyor. Yerli bulut altyapılarını oluşturmamızın önemini dile getiriyor. Aynı riskin yapaya zekâ konusunda da düşünmek gerektiğini tekrarlıyor; bilgi ve bilincin bir merkeze taşınmasının yararları kadar zararlarını dikkate almanın üzerinde düşünmenin gelecek inşasındaki rolü konusunda uyarılarını yapıyor. Bizim olası fayda ve zararı dengeleyecek stratejiler üzerin şimdiden kafa yormamızın yararı üzerinde duruyor.

ALİ DURMUŞ’UN ZİHNİNDE KRİSTALLEŞEN ÖNLEMLER

• Kendimize ve insanımıza güvenelim.
• Başarısız ve küçük bir ülke değiliz, fark edelim.
• Kendimizi ABD ile kıyaslayıp moral bozmayalım.
• Planlama ve pazarlama konusuna önem verelim.
• Teknolojiyi özelde çok kullanıyoruz, işlerimize de yayalım.
• Her şeyin interneti, yazılımı hayatın derinliğine doğru yayacak hazır olalım.
• Yapay zeka hayatın her alanına girecek, dönüşüme hazır olalım.
• Kendi ürünlerimizi kullanma bilincimizi geliştirelim.
• Ürünleri satın alırken kötüyü seçmeyelim ama kendi ürünümüzü eşitler arasında birinci yapalım.
• Ortak çalışma bilincimizi hızla geliştirelim ve pratiğimizi artıralım.
• İşler hızla karmaşıklaşıyor; işbirliği ihtiyaçları alabildiğine artıyor; kendimizi hazırlayalım.
• Hata kültürümüzü geliştirelim, hata yapmaktan korkmayalım. Hata yapalım ama, aynı hataları tekrarlamayalım.
• İnovasyona önem verelim; yenilikçi fi kirlerin önünü açalım.

Türkiye “yazılım sektörünü" kısa ve orta dönemde nasıl ele almalı?

1- Yazılımı,- algoritma ve kodlama- ilkokuldan başlayarak bütün sistemlerimizde hayatın derinliklerine taşımalıyız. Yazılım eskiden dar alanlarda kullanılıyordu, şimdi hayatın derinliklerine giriyor ve yaygınlaşıyor. Her şeyin interneti bütün ürünlerin doğasını değiştiriyor; yazılım yaşamın doğal bir parçası haline geliyor.
2- Talep-odaklı baskı gelişmelere uygun olarak iç pazarın doğru yönetişimi ve girişimci firmaların önünü açan bir yol izlenmesi gerekiyor. Kendi insanımızı domine etmeliyiz.
3- Şirket kurarsan kamunun desteği var. Şirketi büyütme noktasında ise sorunlar var.Küçük ölçeklerde destek var, ama süreç yavaş. Düzenlemelerin büyüklük oluşturma bilinciyle gözden geçirilmesinde fayda var. Büyüklük oluşturmalıyız.
4- Yurtdışında kaliteli ürün sunma, tanıtım ve tutundurma etkinleriyle “marka değeri yaratma” konusuna odaklanmalıyız. Satış süreci önemli: Birincisi, pazarlama ayağında marka değeri oluşturmak gerekiyor. İkincisi yazılımın firmalarının yurtdışında özel olarak desteklenmesinin yol ve yöntemlerini geliştirilmesi önem taşıyor.”