Akademisyenlere göre 2016 riskli bir yıl

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

2016 yılı ekonomik ve siyasi açıdan pek olumlu başlamadı. Çin ve Fed kaynaklı hareketler ve jeopolitik riskler sebebiyle, beklentiler yıl için genellikle negatif. Yılın ilk ayında, piyasaların aşağı inişi merkez bankaları veya diğer kamu parasıyla engellenebildi. 

İstanbul Ekonomik Araştırmalar Derneği’nin yeni yayınladığı “Hocaların Gözüyle 2016 Yılında Türkiye Ekonomisi Araştırması,” akademisyenlerin ekonomik beklentilerinin de menfi olduğunu gösteriyor. Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara göre ekonomi yönetiminin önündeki en büyük engel jeopolitik riskler; odaklanılması gereken en önemli nokta ise büyüme rakamları.

Araştırmaya katılan akademisyenlerin yaklaşık yüzde 74’ü küresel ekonomiden umutlu değil. Büyük kısmı Avrupa ekonomisinde 2016 yılında önemli bir iyileşme beklemiyor. Genel kanı, teknik olmasa da fiili durgunluğun devam edeceği yönünde. Gelişmekte olan ekonomilerle ilgili beklentilerde de durum çok farklı değil. “Gelişmekte olan ekonomilere ilişkin 2016 yılı beklentiniz nedir?” sorusuna araştırmaya katılan akademisyenlerin yüzde 68’inin cevabı olumsuz. 

Akademisyenlerin yüzde 71’ine göre petrol fiyatları değişmeyecek ya da azalan seyrine devam edecek. Bu durum Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler için sevindirici bir gelişme olarak nitelendirilebilir. 

Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu hocaların yüzde 48’i normal, yüzde 14’ü ise iyi veya çok iyi olarak nitelendirirken yüzde 38’i kötü olarak değerlendiriyor. “Türkiye ekonomisine ilişkin 2016 yılı beklentiniz nedir?” sorusuna ankete katılanların yüzde 62’si olumsuz cevabını veriyor. Bu cevapta akademisyenlerin yüzde 81’inin Rusya ile olan ilişkilerin ekonomiye olumsuz manada yansıyacağını düşünmesi de etkili oluyor. Jeopolitik riskler yüzde 56 ile 2016 yılında ekonomideki en önemli sorun olarak görülüyor. Jeopolitik riskleri yüzde 18,5 ile durgunluk, yüzde 18 ile işsizlik, yüzde 7,6 ile cari açık takip ediyor. Bu çerçevede, sorulara cevap veren akademisyenlerin yüzde 81’i 2016 yılında büyümenin yüzde 2- 4 arasında gerçekleşeceğine inanıyor. Yine ankete katılanların yüzde 70’i siyasi istikrarın ekonomiyi olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyor. 

Peki ekonomi politikaları nereye yoğunlaşmalı? Akademisyenler, en büyük önceliğin büyüme olması gerektiğine inanıyor. Büyümeyi yüzde 25 ile mali istikrar,  yüzde 10 ile de enflasyon takip ediyor. Ankete katılan hocaların yüzde 90’ı Merkez Bankası politikalarını ‘normal’ veya ‘iyi’ olarak değerlendiriyor. Yine hocaların yüzde 81’inin 2016 yıl sonu TÜFE beklentisi ise yüzde 7’nin üzerinde. Dolar/TL ve EURO/TL paritelerinde genel görüş yaklaşık yüzde 10 yükselme olacağı yönünde. Yıl sonu Dolar/TL beklentisi 3,00’ün üzerinde iken, EURO/TL beklentisi 3,25’in üzerinde seyrediyor. Bu bağlamda TL’deki değer kaybını sınırlamak için yıl içinde faiz oranlarında artış bekleyenlerin oranı ise yüzde 57,3.

Sonuç, akademisyenler 2016 yılından dünya ekonomisi açısından ümitvar değil. Türkiye’de de büyüme tarafında düşük beklentiye sahipler ve jeopolitik riskleri önemsiyorlar; ekonomi politikalarının birinci önceliğinin büyüme olması gerektiğini düşünüyorlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018