Gerçekleri inkar edenlerin kaderi!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Geride bıraktığımız hafta genelinde ülkemizde yaşanan gelişmeler, birikmiş korkular ve görmezden gelinen gerçekler ile yüzleşme vaktinin kapıyı çaldığına işaret ediyor. Aksini iddia edenlerin herhangi bir yorum getiremeyeceği büyük çelişkiler herkesim açısından evdeki hesapların çarşıya uymadığını söylüyor. Sosyal patlamaya dönüşen Gezi Parkı'na ilişkin gelişmeler zinciri finansal piyasaların olumsuz baskılar altında bunalması gibi gelişmeler ile bol sıfırlı ihaleler ve kredi notunun artışına bağlı hayaller hiçbir şekilde örtüşmüyor. Bu gelişmelerin aynı ay içinde ve aynı ülkede yaşanması mümkün olamaz... Ülkeyi ya teşvikle ya da tehditle yönlendirme sürecinin sonuna gelinmiş olabilir; zira teşvikleri artıracak kaynak bulmak zorlaşırken tehditlerin işe yaramadığı tam aksine tepkiselliği artırdığı gözleniyor.

Yıllardır ülkemizdeki ekonomi politikası tercihlerinin yanlış olduğunu ve bu nedenle diğer alanlardaki tercihlerin de doğru olamayacağını yazıyoruz; belirsizlik ve kırılganlığın arttığı, istikrarsızlık potansiyelinin büyüdüğünü iddia ediyoruz. Fakat pembe gözlükler tarafından hep aynı şeyi söylemekle ve gerçeği görmemekle suçlanıyoruz. Sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmanın yanlış olduğunu iddia ettik ve gelişmelere kısa vadeli bir bakış açısı ile yaklaşmayı reddettik.

Böyle düşünmeyenler ise tam aksini yaparak önce bu ülkenin insanlarını sonra da kendilerini aldatmaktan vazgeçmeye yanaşmadı. 2001 krizinde zarar gören binanın taşıyıcı kolonlarını güçlendirmek yerine makyajla ve kendi çıkarları ile ilgilendiler; her açıdan Türkiye'yi daha kırılgan hale getirmek için birbirleri ile yarıştılar. Bugün ise geçmişteki tercihlerin yanlışlığı açığa çıktı ve gizlenmesi imkansızlaştı. Kovulma sırası, gerçeği ısrarla dile getirenleri dokuz köyden kovanlara geldi!..

2003-2008 döneminde Türk Lirası'nın değerlenmesine izin vermemek ve rekabet gücünü korumak hayati önemde idi; ülkeyi geleceğe hazırlamak adına taşıyıcı kolonlar güçlendirmek anlamında idi. O dönemde kur savaşları yoktu ve küresel ekonomi parasal genişleme sayesinde daralmıyordu. Fakat tercih böyle olmadı, iş işten geçtikten sonra etkili ve yetkili kesimlerin jetonu düşmeye başladı. Demir tavında dövülemedi, sorunlar ağırlaştı, geniş kesimlerin gelirleri azalırken borçları büyüdü; yanlışı başka yanlışlar ile düzelterek günü kurtarmaya çalışırken dengesizlikler dayanılmaz hale geldi.

Orta direk çöktü, politikaların etkinliği azaldı, teşvik ve tehdit mekanizması ile beklentiler yönlendirilmeye çalışıldı... Bu eğilimlerin sürdürülebilir olmadığı biliniyordu ve kırılma eşiğine çok yaklaşıldı; kredi notu artışı bu durumu öteleyip günü kurtaramadı... Baskıyı artırmak durumu değiştirmedi...

Evet, hiç bir şey göründüğü gibi değildi... Çaresizlerin korku duvarını aşmaya başlaması güçlü gibi görünenlerin çaresizliğini açığa çıkardı. Şimdi soralım: kredi notunda yatırım kalitesini hak ediyormuymuşuz? Finansal piyasaların toparlanma şansı var mı? Sıcak para bu yeni durum karşısında ne tavır alacak? Gelişmeler korku duvarını aşanları nasıl etkileyecek?.. Yaşananları hafızalardan silmek mümkün müdür?..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar