KOBİ'ler Basel-II'den korkmalı mı?

KOBİ'ler Basel-II'den korkmalı mı?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Dr. Ozan CANGÜREL / BDDK Risk Yönetimi Daire Başkanı

 

Kısaca Basel II olarak bilinen uzlaşı, ilk kez Haziran 2004'te yayımlanmış ve ardından birçok ülke tarafından yasal mevzuat haline getirilmiştir. Basel II, bankaların maruz kaldıkları riskler karşılığında yeterli düzeyde sermaye bulundurmaları, bulundurulacak bu sermayenin ülkeler arasında standart bir şekilde belirlenmesi, bankalarda etkin ve yeterli risk yönetim sistemlerinin kurulması, bankaların maruz kaldıkları risklerle ilgili olarak kamuoyunun aydınlatılması vb. hususlarda tavsiyeler içermektedir.
Ülkemizde Basel II hükümlerinin uygulanması amacıyla öncelikle 8 Nisan 2011'de Basel II kapsamında hazırlanan düzenleme taslakları yayımlanmıştır. 1 Temmuz 2011 tarihinden itibaren ise mevcut sermaye yeterliliği düzenlemeleri yanında bankalar, Basel II kapsamında hazırlanan düzenleme taslaklarına göre de sermaye yeterliliği hesaplamaları yapmakta ve BDDK'ya raporlamaktadırlar. Halen devam etmekte olan ve "paralel uygulama" olarak adlandırılabilecek bu süreç, 31 Haziran 2012 tarihine kadar devam edecek olup, bu tarihten sonra sadece Basel II kapsamında hazırlanan düzenlemeler dikkate alınacaktır. Diğer bir ifadeyle, Basel II hükümleri yasal mevzuat olarak 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yürürlükte olacaktır.

Basel II'nin KOBİ'lere etkisi

Basel II'nin ülkemizde uygulanmaya başlamasıyla birlikte kamuoyunda, medyada veya çeşitli konferanslarda KOBİ'lerin Basel II'den olumsuz yönde etkileneceği söylenerek kamuoyunun karamsar bir algılamaya itildiği görülmektedir. Bu karamsarlığın ana noktasını özellikle ülkemizde 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girmesi planlanan Basel II'nin KOBİ'lerin tamamen aleyhine olduğu, zaten bankalardan kredi kullanmakta zorluk çeken KOBİ'lerin bundan sonra finansman sağlama noktasında daha da zorluk çekecekleri hususu oluşturmaktadır. Hatta Basel II'ye kesin olarak geçeceğimiz tarih yaklaştıkça, bu söylem öne çıkartılarak Basel II'ye geçişin ertelenmesini mırıldananlar dahi olmaya başladı. En son söyleyeceğimizi en başta kestirmeden söyleyelim: KOBİ'ler Basel II'den mutlak manada olumsuz etkilenmeyeceklerdir. Hatta bazı hususlarda ise avantajlı konuma geçebileceklerdir.

Aşağıda KOBİ'lerin olumsuz etkileneceğini savunanların "doğru bilinen yanlışları" mevzuat ve sayısal verilere dayanarak objektif ve bilimsel olarak kısaca irdelenmiştir:

1) Kamuoyunda yanlış bilinen hususlardan birincisi, Basel II uygulanmaya başlanınca KOBİ'lerin "müşteri çeklerini" bankalara teminat olarak gösteremeyecekleri şeklindeki iddiadır. Burada maalesef ciddi anlamda kavram kargaşası yaşanmaktadır. Zira bankaların kredi kullandırırken talep ettiği teminatlar her zaman "sermaye yeterliliği hesaplama mevzuatı" gereğince alınmamaktadır. Sermaye yeterliliğinden bağımsız olarak, bankalar aldıkları riske karşı kendi risk iştahları ve iç politikaları gereği kendilerini korumaları saiki ile ya da bazı teminatların takip hukuku açısından daha hızlı bir prosedüre sahip olmaları nedeniyle KOBİ'lerden çeşitli tipte teminat talep etmektedirler. KOBİ'lerin riskli sayılıp sayılmaması tamamen bankaların kendi "risk algılamasına" ve yönetimine bağlıdır. "Sermaye yeterliliği mevzuatı" açısından bakıldığında hem mevcut düzenlemelere hem de uygulamaya geçeceğimiz Basel II'ye göre "müşteri çekleri" dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla bu konuda Basel II'nin KOBİ'lere ilave bir olumsuz etkisi bulunmamaktadır.

2) Yanlış bilinen ikinci husus ise, KOBİ'lere kullandırılan krediler için bankalar daha yüksek sermaye bulunduracağı için bankaların KOBİ'lere daha yüksek maliyetli kredi kullandırılacağı şeklindeki görüştür. Mevcut sermaye yeterliliği düzenlemelerine göre %100 risk ağırlığı uygulanan KOBİ'lere, Basel II düzenlemeleri kapsamında eğer KOBİ, belirli bazı özellikleri taşıması sebebiyle "Perakende KOBİ" sınıfında yer alıyorsa %75 risk ağırlığına, bu özellikleri taşımaması nedeniyle "Kurumsal KOBİ" sınıfında yer alıyorsa %100 risk ağırlığına tabi olacaktır. Görüldüğü üzere, daha düşük risk ağırlığı uygulandığı için bankalar Perakende KOBİ'lere kullandıracakları krediler karşılığında daha düşük sermaye bulundurmaya başlayacaklar, bu da perakende KOBİ'lere kullandırılan kredilerin maliyetini düşürecektir. Bankaların asgari sermaye gereksinimini düzenleyecek olan Basel II düzenlemelerinde "perakende KOBİ"lere kullandırılan krediler, "kurumsal firmalara kullandırılan kredilerdenden mevcut duruma göre daha az riskli olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Basel II'nin, mevcut mevzuata göre perakende KOBİ'lere olumlu etkisi olacağı açıktır. Yani bankalar aynı miktar sermaye karşılığında perakende KOBİ'lere, kurumsal firmalara göre daha fazla kredi kullandırılabilecektir Bu durum da bankaların KOBİ'lere kullandırdığı kredilerin marjinal asgari sermaye maliyetini azaltıcı yönde bir etki yaratacaktır. Bu etki BDDK tarafından Basel II'nin bankacılık sektörüne etkisini analiz etmek amacıyla hazırlanan son Sayısal Etki Çalışması'nda da sayılarla desteklenmiştir. Buna göre, gerek kurumsal gerekse de perakende KOBİ kredilerinin toplamı dikkate alındığında, aşağıda da değinileceği üzere, bankaların tutmakla zorunlu oldukları sermaye gereksiniminde "azalış" olmaktadır. Dolayısıyla, yeni dönemde, sermaye maliyetini düşürerek aynı sermaye ile daha fazla kredi kullandırmak isteyen bankalar için özellikle perakende KOBİ'lere kredi kullandırmak daha "avantajlı" olacaktır.

3) Yanlış bilinen üçüncü husus ise, KOBİ'lere derecelendirme notu almalarının mecbur tutulacağı ve derecelendirme notu almadıkları zaman da daha yüksek risk ağırlığına tabi tutulacağı şeklindedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki Basel II, KOBİ olsun veya olmasın şirketlerin derecelendirme notu almalarını mecbur tutmamaktadır. Ama derecelendirme yapıp da yüksek bir derecelendirme notu alınırsa, bankalar tarafından bu kredinin daha düşük risk ağırlığında sınıflandırılacağı ve dolayısıyla da sermaye maliyeti açısından daha az maliyetli olacağı da bir gerçektir. Öte yandan KOBİ'lere özgü olarak derecelendirme notlarının alınması ile ilgili bir ayrıntı bulunmaktadır. KOBİ'lerden, kullanılan toplam kredisi 2 milyon TL'nin altında olan ve kullanılan bu kredi bankanın perakende portföyünün toplam büyüklüğünün binde 2'sini aşmayan KOBİ'ler "Perakende KOBİ" olarak sınıflandırılmakta ve bu KOBİ'ler "kesinlikle" derecelendirme notu almamakta ve "maktu" olarak belirlenen %75 risk ağırlığında sınıflandırılmaktadır. Bu kriter dışında kalan Kurumsal KOBİ'ler ise yukarıda açıklandığı üzere, derecelendirme notu alıp almama noktasında kendileri karar vereceklerdir. Öte yandan, derecelendirme notu olmayan Kurumsal KOBİ'lere kullandırılan krediler %100 risk ağırlığına tabi tutulacağı için yine KOBİ'lere mevcut duruma göre ilave bir olumsuz etkisi olmayacaktır. Zira bu oran mevcut düzenlemelerde de zaten %100'dür.

Bunların yanında Basel II ile ilgili bilinmesi gereken bir nokta da, yeni düzenlemelerde ikamet amaçlı gayrimenkul ipoteği karşılığı kullandırılan kredilere %35 risk ağırlığının uygulanacak olmasıdır. Bilindiği üzere, ülkemizde kredilendirme sürecinde kullanılan en önemli teminat kalemlerinden biri de ikamet amaçlı gayrimenkul ipotekleridir. Mevcut düzenlemelerimizde halihazırda %50 risk ağırlığı uygulanan ikamet amaçlı gayrimenkul ipoteği karşılığı kullandırılan kredilere %35 risk ağırlığı uygulanacak olması da Basel II'nin sadece KOBİ'lere değil bu tip kredi kullanan tüm müşterilere olumlu etkisi olarak değerlendirilebilir.

Basel-II'nin sermaye yeterliliğine etkisi

BDDK tarafından Basel II düzenleme taslaklarının banka portföyleri üzerindeki etkisini araştırmak üzere bir sayısal etki çalışması (QIS-TR3) yapılmıştır. Bu çalışmada bankaların portföyleri bazı alt varlık gruplarına ayrılmış ve bu varlık grupları bazında düzenleme taslaklarının bankaların risk ağırlıklı varlıkları toplamı üzerindeki katkıları hesaplanmıştır.

Bu sayısal etki çalışması sonuçlarına göre, Türk bankacılık sektöründeki tüm bankaların toplam risk ağırlıklı varlıklar toplamında %8.41 artış olduğu görülmektedir. Bu artış sebebiyle mevcut düzenlemelere göre %18.35 olan sermaye yeterliliği rasyosu (SYSR) yaklaşık 1.4 puan azalışla %16.95'e düşmektedir. Risk ağırlıklı varlıklardaki % 8.41 artışı hangi portföylerin tetiklediği incelendiğinde;

· Kurumsal KOBİ'lere kullandırılan kredilerden için mevcut düzenlemelere göre 42.4 milyar TL olarak hesaplanan risk ağırlıklı varlıklar, Basel II düzenlemelerine göre % 6.07 artışla 45 milyar TL'ye çıkmaktadır.
· Perakende KOBİ'lere kullandırılan krediler için ise mevcut düzenlemelere göre 63.7 milyar TL olarak hesaplanan risk ağırlıklı varlıklar, Basel II düzenlemelerine göre %16.41 azalışla 53.2 milyar TL'ye inmektedir.

Tüm KOBİ'ler birlikte değerlendirildiğinde ise mevcut düzenlemelere göre 106.1 milyar TL olarak hesaplanan risk ağırlıklı varlıklar, Basel- II düzenlemelerine göre %7.44 azalışla 98.2 milyar TL'ye inmektedir. Görüldüğü üzere, Basel II, mevcut düzenlemelere göre KOBİ'ler için daha düşük risk ağırlıklı varlık hesaplanmasına sebep olmuştur. Bu önemli bir tespit olup, bankaların KOBİ'lere kullandıracağı kredilerin maliyetlerini olumlu olarak doğrudan etkileyecektir. Bu da "Bir banka için KOBİ'lere destek vermek neden önemli?" sorusunun cevabıdır.

Sonuç olarak 1 Temmuz 2012 itibariyle uygulamaya girecek olan Basel-II düzenlemelerinde "Perakende KOBİ"lere kullandırılan krediler, "Kurumsal firmalara kullandırılan kredilerdenden mevcut duruma göre daha az riskli olarak değerlendirilmektedir. Ancak; KOBİ'lerin riskli sayılıp sayılmaması son tahlilde tamamen bankaların kendi risk algılamalarına bağlıdır. Bu algıyı değiştirmek de KOBİ'lerin kendi "kurumsal yapılanmaları" ile değiştirilebilecek bir husustur. Bu yüzden KOBİ'lerimizin de bu anlamda bir atılım içerisinde olmaları gerekmektedir.