Beyaz ekmek

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Halkımız beyaz ekmeğe alıştı. Beyaz ekmeğin sağlığa zararlı olduğunu şimdilerde duymayan kalmadı.

Ülke genelinde, şehirlerden köylere, hemen her fırının beyaz ekmek üretmesinin suçu kimde? Kimine göre suçlu fırıncılar, kimine göre suçlu fırıncılara beyaz un satan değirmenciler.

Ne o, ne bu. Suçlu beyaz ekmek talep eden tüketicimiz. Eğer halk beyaz ekmek talep etmese, ne değirmenci beyaz un üretir, ne fırıncı beyaz ekmek satar.

Sorunun kökeninde eski fakirlik günlerimiz var. Yeni kuşaklar bilmez. Türk halkı 1940’larda Savaş Dönemi’nde ekmek bulamadı. Kalitesiz buğdaydan yapılan ekmek fakirlik sembolüydü. Beyaz francala ise zenginlik işareti idi.

İmkânı olan francala diye adlandırılan beyaz ekmek yerdi. Derken beyaz ekmek köylere kadar yayıldı.

Halkımız günde 100 gr. ile 800 gr. arasında (ortalama kişi başı 350 - 400 gr.) ekmek tüketiyor. (Türk Silahlı Kuvvetleri’nde kişi başı günlük ekmek tüketimi 900 grama kadar çıkıyor.)

Halkımız günlük enerji ihtiyacının yüzde 40’ını ekmekten sağlıyor.

Son yıllarda yayılan ve “fast - food” denilen “ayaküstü” beslenme alışkanlığı nedeniyle ekmeğin tüketimi daha da arttı.

Halkın “beyaz ekmek merakı” nedeniyle kentte ve kırsal kesimde ekmekler beyaz undan yapılıyor.

Beyaz un üretmek için değirmende, buğday tanesinin içinden; (1) buğday özü ruşeym ile (2) kaba ve ince kepek ayrılıyor.

Ayrılarak bir yana konulan buğday özü olan ruşeym ile kaba ve ince kepekte; (1) E vitamini, (2) Omega 3 ve 6, (3) Protein, (4) Karbonhidrat, (5) Zengin vitamin ve mineraller ve (6) Lif var.
Halkımız ekmekten alamadığı bu vitaminleri eczaneden para ödeyerek satın aldığı haplarla karşılamaya çalışıyor. Veya bu vitaminlerden yoksun kaldığı için sağlığı bozuluyor, enerjisi kayboluyor.

Halkımız “beyazın da beyazını” aradığından fırıncılarımız da unun “beyazının da beyazını” satın alıyor.

Bu talep karşısında değirmencilerimiz unun beyaz olmasını önleyen, buğdayın kepeğini ve de daha önemlisi ruşeymi ayırıyor. Buğdayın sadece “dolgu kısmı” olan gövdesini öğütüyor.
Böylece buğdayın “E vitamini başta olmak üzere, diğer vitaminleri karbonhidrat ve protein değerleri, mineralleri, kalsiyumu, fosforu, magnezyumu, demiri, çinkosu ruşeym ve kepek olarak değirmende kalıyor. Halkımızın “beyazın da beyazı” ekmeğine, içinde hiçbir vitamin, mineral, protein değeri olmayan un giriyor.

Sadece o kadar olsa iyi. Beyazın da beyazı arayışındakileri mutlu etmek için bazı değirmenler una son anda beyazlatıcı kimyevi madde katıyor.

Korkunç bir gerçek şu: Değirmenlerimizin çoğunun yeni makineleri bu talebe dönük makineler. Buğdayı öğütürken ruşeymi ve kabuğu (kepeği) çıkaran makineler. Buğdayı olduğu gibi üretebilecek makine sayısı azaldı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018