Güneş yatırımında fonlama leasingden, garanti devletten

Leasing sektöründe bu yıl gayrimenkul işlemlerinin gözde olmaya devam ettiğini söyleyen Burgan Leasing Genel Müdürü Cüneyt Akpınar, kârlı yatırım olarak öne çıkan güneş enerjisi projelerinde de yükseliş görüldüğünü bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

UĞUR YILMAZ

Borsa/Finans - Devletin alım garantisi verdiği küçük çaplı yenilenebilir enerji yatırımları hızlanıyor, fonlama ise leasingle yapılıyor. Güney kesimlerinde günışığından başka yakıta ihtiyaç duymayan güneş tarlaları her geçen gün artarken, yatırımcılar fon kaynağı olarak yüzde 17 KDV avantajıyla leasingi tercih etmeye başladı. Burgan Leasing Genel Müdürü Cüneyt Akpınar, bu günlerde bütün leasing şirketlerinin enerji projelerine yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Özellikle lisans gerektirmeyen, dolayısıyla da yatırım yapmanın kolay olduğu küçük güneş enerjisi yatırımlarının fonlamasında leasingin öne çıktığını kaydeden Akpınar, yatırımcıların 1 megavat altında üretim yapan tesislerini yan yana kurarak, ortak trafo vasıtasıyla enerji hatlarına satış yapmaya başladığını aktardı.

Banka dışı finansmanda en çok kullanılan yöntemlerden biri olan leasing ile son yıllarda alışılmışın dışında yatırımlar yapılmaya başlandı. Kule vinçlerden yürüyen merdivenlere, yelkenli teknelerden CNC tezgahlarına kadar geniş bir yelpazede ürün leasinge konu olabiliyor. DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Cüneyt Akpınar, öne çıkan leasing ürünlerinden bahsederken, sektördeki tehlikelere de dikkat çekti.

Yenilenebilir enerjide devlet 10 yıllık alım garantisi veriyor

Türkiye ekonomisinin temel sorunlarından biri olan enerji açığını kapatmak için yenilenebilir enerji projelerine alım garantisi sağlanıyor. Bu avantajdan yararlanmak isteyen küçük ve orta boy yatırımcıların bir araya gelerek ortak güneş tarlaları kurduğunu bildiren Cüneyt Akpınar, “Bu ara bütün leasing şirketleri yenilenebilir enerji projelerinin fonlamasına büyük ilgi gösteriyor. 1 megavatın altındaki yatırımlarda lisans gerekmiyor dolayısıyla işlem yapmak çok kolay. Devletin 10 yıllık alım garantisi var, fiyat da belli. Dolayısıyla belli bir öz kaynak koyarsanız işletme maliyeti düşük, bakım yapmak yeterli. Çevreye zararı da yok. Tek yapmanız gereken güneşli gün sayısının çok olması için dua etmek. Almanya’da güneşli gün sayısı bize kıyasla çok düşüktür ama çok ciddi güneş enerjisi yatırımları bulunuyor. Petrol fiyatları ne kadar düşerse düşsün güneş bedava” diye konuştu.

Güneş panellerinin yan yana durduğu ve ortak kullanılan bir trafo sayesinde üretilen enerjinin şebekeye satıldığı iş modelinin çok revaçta olduğunu anlatan Akpınar, “1 megavatlık bir üretim için yatırım maliyeti 1 ila 1.25 milyon euro,arasında. 5 kişi bir araya gelerek lisans alıp işletme de yapabilir. Herkesin paneli yan yana duruyor, bakımını ortak yaptırıyoruz. Bunları şebekeye verecek bir trafo olması lazım. O trafoyu ortak kullanıyoruz. Hepsinde sayaç olduğu için hepsinin ne kadar ürettiği de belli. Bir süre sonra sistem kurulup işlemeye başladıktan sonra genellikle bir yatırımcı geliyor, 1 milyon euro harcadın diyelim, al sana 1,5 milyon euro deyip tesisini satın alabiliyor” ifadelerini kullandı.

İş ve inşaat makineleri yavaşladı çelikte sıkıntı bu yıl hissedilecek

Leasing sektöründe finanse edilen ürün çeşidinin çok arttığını bildiren Cüneyt Akpınar, “Eskiden asansör leasing yapılabilir mi yapılamaz mı derken, inşaat sektörünün geldiği nokta nedeniyle, yürüyen merdivenden asansöre her şey lease edilmeye başlandı. Özellikle vinçler, kaldırma platformları, bunlar ekonominin gelişmesinin göstergesi olan araçlardır. Bunlar da artış görülüyor” dedi. Ancak yavaşlama görülen sektörlerin başında inşaat olduğuna dikkat çeken Akpınar, “Pek çok sektörde sıfırdan yatırımlar gerçekten azaldı. Azalmayan sektörler, eğitim, sağlık, kısmen tekstil ama hepsinden çok da turizm oldu. İş ve inşaat makinaları ise hız kesti. Geçmiş yıllarda yüzde 30’a yakın sektörden pay alan iş ve inşaat makineleri artık yüzde 21 paya sahip. Bunun dışında metal işleme de biraz azalış gösterdi. 2014’te demir-çelik sektörünün karşılaştığı sorunların yansımalarını asıl olarak bu yıl hissedeceğiz” diye konuştu.

Büyük şirketlerden KOBİ’lere ‘sat-geri kirala’ çok tuttu

Şirketlerin gayrimenkullerini leasing şirketlerine vade sonuna kadar satıp daha sonra bu borcu taksitle ödeyerek fonlama yapmalarına imkan tanıyan sat-geri kiralama işlemi son 2 yılda büyük ilgi görüyor. Geçtiğimiz sene Türkiye’nin en büyük firmalarından, küçük işletmelere kadar her ölçekte sat-geri kirala işlemi yapıldığını belirten Cüneyt Akpınar, “Bu sene de aynı trend devam edecek. Sat-geri kirala tam bir kazan – kazan ürünü. İlk olarak gayrimenkuller bilançolarda gerçek değerine getiriliyor. İkincisi uzun vadeli kaynak yaratılıyor. Üçüncüsü gayrimenkul gerçek değerine getirilirken yaratılan kar vergi yükü getirmiyor, öz kaynaklara ekleniyor. Dördüncüsü, bu işlemler yapılırken şirket herhangi bir katma değer vergisi yükü taşımıyor. Normalde bu işlemler için yüzde 8 tapu harcı ödemesi gerekirken, binde 4 tapu harcı ödeniyor” dedi.

Tekne işini çok sevdiler, yelken takımı kurdular

Sektörde en çok tekne leasingi yapan şirketlerden biri olduklarını söyleyen Cüneyt Akpınar, “Tekne işini o kadar sevdik ki, kendi yelken takımımızı da kurduk. Burgan Bank ile ortak yapıyoruz. Bu işe gönül vermiş arkadaşlar var, onları eğitiyoruz. İki takım bankadan, bir takım da bizden çıkacak. Üç takımla 14 yarışa katılmayı planlıyoruz. Üç tekne kiraladık, yarışlara bizim için katılacaklar. Yaptığımız için her işte iddialıyız bu işte de iddialı olacağız” dedi.

Dolardaki yükselişe balon ödeme önlemi

Doların hızla değerlenerek 2,5 TL’yi aşması leasingle kullanan şirketlerin maliyetini yükseltiyor. Sektör uzun vadeli fonlama sağladığı için işlemlerin yaklaşık yüzde 75’i yabancı para cinsinden yapılıyor. Bu nedenle kurdaki hızlı yükselişler ödeme güçlükleri yaşanmasına neden olabiliyor. Sektörün en önemli riskinin döviz getirisi olmayan şirketlerin yatırımlarını döviz bazında yapmak olduğunu aktaran Cüneyt Akpınar, “Makineyi aldığınızda dolar 1,5 lira, şimdi 2,5 lira, hiçbir kar marjı aradaki farkı kapatacak şekilde artmıyor. Biz bu anlamda sıkışan yatırımcıların ödeme planlarını düzeltmeye çalışıyoruz. Vadeyi uzatarak ya da sonuna balon ödeme koyarak bu gibi şeyleri yatırımcı açısından ödeyebilecek hale getirmeye çalışıyoruz. 100 bin dolarlık bir işlem yaptık ve bin dolarlık taksitlerle ödeniyor diyelim. 100 bin dolarlık bir CNC tezgahın 3-4 sene sonra değeri 40 bin dolar olacaktır diyelim. Buna 10 bin dolarlık bir marj ayırıp sonuna 30 bin dolarlık bir ödeme koyuyoruz. Taksitlerden de sona kalan ödemeyi düşüyoruz. Bu süreçte firmalar ödemeye devam ediyor ve işini sürdürüyor. Sonra varlığı satıp borcunu kapatabileceği noktaya geliyor. Öbür türlü malınızı bugünkü kötü ortamda iyi fiyata satamazken daha iyi bir ortamda değerinden satabiliyorsunuz hem de iş yürümüş oluyor. Ya da vadeyi uzatıp, taksitleri de düşürüyoruz. Bir şekilde testiyi kırmadan suyu taşımaya çalışıyoruz” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir