Faiz oranlarının 5 bileşeni

Ahmet ARSLAN / MBA, CPA

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Amerikan Merkez Bankasının (FED) yaklaşan faiz artırımı kararı ile eş zamanlı olarak T.C. Merkez Bankasının faiz oranlarında değişiklik yapması konusunda politik ve ekonomik faktörlerden kaynaklanan baskı ve tereddüt faiz oranlarının bileşenlerini irdelememizi gerektirmektedir. Her ne kadar Merkez Bankamız henüz faiz artırımı yönünde karar vermemişse de son dönemdeki ekonomik ve siyasi faktörler piyasa faiz oranlarında azımsanmayacak ölçüde artışa sebep olmuştur.

Söz konusu faktörler faiz oranı bileşenlerini etkileyerek faiz oranlarında artışa sebep olmaktadır. Cari faiz oranı aşağıda belirtilen ve her biri farklı faktörlerden etkilenen 5 bileşenin toplamından oluşmaktadır.

1- Risksiz Oran 

Bu bileşen hiçbir risk veya belirsizliğin olmadığı bir ortamda esasında harcama ya da tasarruf etme zamanlaması - yani şimdi harcayıp sonra geri ödemeye karşılık şimdi ödünç verip daha sonra geri alıp harcamak - arasındaki farklılığı yansıtır. Tasarruf eğiliminin ve sermaye birikiminin yüksek olduğu piyasalarda söz konusu oranın nispeten düşük olması beklenir. 

2- Beklenen Enflasyon Oranı

Piyasalar fiyatların artmasını ve paranın satınalma gücünün enflasyon oranı olarak bilinen oranda azalmasını bekler. Enflasyon gelecekte paranın reel (gerçek) değerini düşürür. Söz konusu değer kaybını telafi etmek için enflasyon oranı faiz oranına ilave edilir ki bu durum nominal faiz oranı ortaya çıkar. 

Diğer bir deyişle, nominal faiz oranı = reel oran + enflasyon oranı 

Reel oranı enflasyon oranı dışındaki diğer 4 faiz oranı bileşeni olarak düşünebilir.  Söz konusu formüle göre risk primi (reel oran) sıfır bile olsa faiz oranlarının beklenen enflasyon oranının altında olması düşünülemez. Yani bir kreditör ödünç vereceği paranın enflasyon karşısında eriyeceğini bile bile ödünç vermez. Japonya ve Euro bölgesinde faiz oranlarının düşük olmasının altında yatan faktör düşük enflasyon ortamı hatta negatif enflasyon (deflasyon) durumudur.  

Ülkemizde ise Merkez Bankasının yıl sonunda enflasyon hedeflerini tutturamama ihtimalinin artması faiz oranlarında artışa sebebiyet vermektedir. 

3- Temerrüt Primi

Ya borçlu belirlenen zamanda ve miktarda ödeme yapamazsa? Bu bileşen borçlu kişinin itibarına ve güvenirliğine, garantör veya kefilinin olmasına bağlı olarak yüksek veya düşük olabilir. Borçlu kişi ya da kurumun mali gücü bu açıdan önemli bir belirleyici faktördür. Örneğin, borçlanan ülkenin kamu maliyesinde zayıflama temerrüt riskini artırarak bu ülkeye kredinin daha yüksek faizle verilmesini sebebiyet verir. Öte yandan, borçlunun devlet olması halinde temerrüt riskinin nispeten düşük olduğu kabul edilir. Bu nedenle, ülkemizde hazine bonoları ve devlet tahvillerinin faiz oranı aynı piyasada işlem gören ve aynı vadeli özel sektör tahvillerine nazaran daha düşüktür. Zira vade tarihinde devletin borcu ödeyecek yeterli geliri olmazsa bile cebri yollarla ve nihai olarak merkez bankası vasıtasıyla nakit temin etmesi söz konusudur. 

4- Likidite Primi

Bazı yatırımlar oldukça likittir yani kolaylıkla nakde dönüştürülebilir. Örneğin, hazine bonoları ve devlet tahvilleri borsada işlem gördüğünden bankalar veya yatırım kuruluşları aracılığıyla istenildiği anda rahatlıkla paraya çevrilebilir. Diğer borçlanma araçları ise daha az likit ve daha az işlem görüyorsa belli bir değer kaybına uğrar. Kreditör daha az likit olan borçlanma aracının bu riskini telafi etmek için daha yüksek faiz talep edecektir.

5- Vade Primi

Diğer bütün faktörler sabitken uzun vadeli borçlanma araçları kısa vadeli borçlanma araçlarına nispeten faiz oranlarındaki değişikliklere karşı daha hassastır. Örneğin, faiz oranlarındaki bir artışta daha fazla değer kaybına maruz kalırlar. Söz konusu hassasiyet dolayısıyla vade uzadıkça faiz oranları da daha yüksek olmaktadır. 

Sonuç

Faiz oranı yukarıda belirtilen bileşenlerden oluştuğundan faiz oranları değişikliklerinde her bir bileşeni dikkate almak gerekmektedir. Bu nedenle faiz oranları artırım ve indirimine geçmeden önce bu bileşenleri etkileyen faktörleri etkilemek (örneğin siyasi belirsizliği hafifletmek, hukuk güvenliğini sağlamak, kamu maliyesini güçlendirmek, yapısal reformları gerçekleştirmek gibi) gerekmektedir.