Petrol fiyatlarındaki düşüşlerin ülkemiz ekonomisine etkileri

Doç. Dr. Zübeyir TURAN / Niğde Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Brent petrol fiyatlarındaki düşüşler devam ettiği süreçte, ülkemiz ekonomisi bu düşüşleri fırsat olarak değerlendirmeli. Dünya petrol fiyatlarının eskiden beri dünyadaki çok sayıda ülkelerin maalesef gerek iç, gerekse dış ticaretteki hadlerini olumsuz yönde etkilemiştir. Petrol fiyatlarındaki gerilemede bazı ülkelerdeki canlanmayı desteklerken, petrol ihracatçısı olan Endonezya ve Malezya gibi ülkelerin dış ticaretini olumsuz etkilemektedir. Ayrıca Japonya’daki ekonomik daralmada bu ülkelerin ekonomik faaliyetlerinin olumsuz yönde etkilemiştir. Bu dış şoklar özellikle petrolün dünya piyasasında olumsuz etki yaratması sonucu gelişmekte olan ülkeler tarafından dış şokların etkisini azaltmak ve gidermek üzere uygulanmakta oldukları, ekonomik politikalar üzerinde yeni araştırmalar ve politika değişikliklerini yürürlüğe koymak için, çaba göstermeye başlamışlardır. Petrol fiyatlarını karamsar ve düşeceği piyasasına sürükleyen küresel arz fazlasının 2015’in ilk yarısında da süreceğine yönelik dünya kamuoyu ve petrol borsacılarının söylentilerine göre yeniden 5 yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesine geriledi. Mesela batı Teksas türü ham petrol (WTI) önceki kazancını silerek %2.2 kadar geriledi.

OPEC'in pazar payını korumak için üretimde, düşüş kararı almaması ve ABD’nin 30 yılın en yüksek seviyesinde üretim gerçekleştirmesinin küresel arz fazlası hafifleme görülmeyeceğini işaret ediyor.

Ham petrol fiyatları OPEC'in üretimi düşürme konusundaki, isteksizliğinin küresel düzeydeki arz fazlasını arttıracağına, ilişkin endişeler nedeniyle haftalarca kaybını genişletti. Suudi Arabistan petrol bakanı ali Al-Naimi petrol ihracatçılar üretimi kıssalar bile üretimde herhangi bir kesintiye gitmeyeceğini açıkladı. Ancak düşen petrol fiyatlarına direnmeye devam edecek ve piyasanın kendiliğinden istikrara kavuşmasını bekleyecek.

Ayrıca Kuveyt Bakanı da üretimde kesintiye gerek olmadığını ve haziran ayındaki OPEC zirvesi öncesi herhangi bir olağan dışı toplantı yapılmayacağının açıkladı.

Sonuç olarak Türkiye ekonomisi açısından temel üretim faktörlerinden olan hammaddelerden biri olan petrolün, ucuzlaması sonucu ülkemizdeki üretici firmaların ürettikleri mal ve hizmetlerdeki bir yıl önceki maliyet fiyatları oldukça yüksekti. Petrolün düşüşü nedeniyle üreticinin girdi diye kabul ettiğimiz petrolün, maliyetleri aşağı çekmesi de kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle petrolün düşüşü fiyatlara pozitif olarak, etkilediği makro boyutta ülkemizin bazı sorunlarını olumlu yönde etkisine yani istikralı boyutta bireylerin refahlarını da aşağıdaki gibi etkilemeye devam edecektir..
Bu etkilere bakacak olursak; 

- Kalkınma hızı ve büyüme hızını %1-2 oranında olumlu etkiler

- Özellikle enflasyon oranını aşağıya çeker. (%0,90-1)

- Petrole dayalı işletmeler üretimlerini (arzını) arttırmalıdırlar.

- Piyasadaki tüketiciler, yani bireyler ucuz mal ve hizmetten daha çok yararlanırlar.

- Araç ve otomobil sahipleri daha fazla yakıt tüketirler.

- Hizmet veren ulaşım araçları da fiyatlarında indirime giderler.

- En önemlisiyse tarım ve tarımsal üretim yapan müstahsiller; tarla, bağ ve bahçelerindeki ekip biçme araçlarını ucuz yakıtla daha çok kullanacaklar ve tarım ürünlerinin fiyatlarını aşağıya doğru çekeceklerdir.

- Böylece üretici daha fazla üretim yapmak için, çaba gösterecektir.

Dolayısıyla ülke ekonomisinde hem iç ticarette hem dış ticarette istikrarlı bir fiyat politikası ile piyasa ekonomisindeki rekabet ortamını olumlu yönde etki ederek özellikle ihracatta etki edeceğini de göz ardı etmemeliyiz. Bazı ülkelerde ise brent petrol fiyatlarının halen düşüşe devam etmesi nedeniyle Rusya Rublesi'nden Nijerya para birimi Naira'ya kadar olumsuz etkiledi.

Örneğin Rusya’nın ekonomik olarak en büyük gelir payı da petrolden ve petrol ürünlerindendi. Ancak Rusya ‘nın giderek krize girmesi ekonomiyi, resesyonu belki deflasyonist bir yapıya götürecektir.

Üç yılık bir sürecek olan ekonomi krizle mücadele etmek zor olsa gerek. Zaten daha öncede başta ABD ve AB ülkeleri Rusya’daki mal ve hizmetlerine ihracattan ambargo koymuştur. Petrol fiyatının düşüşü ise, krize, kriz katmıştır. 

Venezüella ve Ekvador gibi petrol üreticisi ülkeler bütçelerini kıstı. Gerileyen petrol Çin'de ise giderek petrol rezervini artırmaya giderken, Hindistan ve Endonezya’ nın akaryakıt sübvansiyonlarını daraltmasına yardımcı oldu. Buna rağmen OPEC petrol fiyatlarını desteklemek için üretimde düşüşe gitmeyeceğinin sinyalini vermiştir.

Yukarıdaki açıklamalardan ve yorumlardan yola çıkarsak; böyle bir ekonominin temel girdisiyle ilgili petrol ve petrol ürünlerindeki düşüşleri ülkemiz ekonomisi için bulunmaz bir fırsatı, kaçırmamak ve göz ardı etmemek gerekir kanaatindeyim.

Bu fırsatı üretimde ve sanayide, tarımda ihracat ve ithalatta lehimize çevirmeliyiz.

Türkiye Ekonomisini basta ekonomik büyümeye ve makro ekonomik kavramları da, ülkemiz insanına arz ve talep piyasasına yansıtmalıyız ki, ekonomik refah ve istikrarda önemli ivmeleri yakalayalım.

2015 yılının ilk 6 ayı da hele böyle sürerse mutlaka etkisini olumlu olarak piyasaya yansıyacaktır.

Ama korkumuz inşallah seçim ekonomisine takılıp ekonomideki gelişmeleri heba etmemekte temel işlevimiz olmalıdır.