19. yüzyıl Rusya'sına tanıklıklar

Everest Yayınları'ndan çıkan Gorki ve Tolstoy kitapları yazarların yaşamöykülerini anlatırken bir döneme de ışık tutuyor…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Maksim Gorki'nin (1868-1936) yaşamöyküsünü anlattığı üçlemenin ilki olan Çocukluğum, Everest Yayınları'ndan çıktı. Kitap Gorki'nin hafızasındaki en eski anıyla, babasının öldüğü gün yaşananlarla başlıyor. Babasını kaybeden üç yaşındaki Aleksey Maksimoviç Peşkov'un hayatı artık dedesinin kalabalık evinde devam edecek; tanık olduğu sıkıntılar ve maruz kaldığı şiddet, "acı" anlamına gelen takma adını almasına yol açacak ve onu Maksim Gorki yapacaktır.

Burada anlatılan yoksulluk, miras kavgaları, şiddet, doğum, ölüm ve cinayetlerin sıradanlığı, sadece dedesi Kaşirin'lerin evini değil, 19. yüzyıl Rusya'sını betimlemektedir.

Toplumcu gerçekçiliğin öncüsü Gorki, şiirsel anlatımıyla dönem Rusya'sını okurun gözünde canlandırır, soğuğu iliklerine kadar hissettirir, yediği kırbaçları satırlarda resmeder. Çocukluk sevinçlerini ve hissettiği sevgiyi de en çok büyükannesi üzerinden yansıtır. Çocukluğum'da "Beni zenginleştiren, zorlu bir hayata karşı dayanma gücümü geliştiren, büyükannemin çıkar gözetmeyen dünya sevgisiydi," diyen Gorki'nin çocukluğu da son satırlarda dedesinin evinden ayrılmasıyla sona erer.

Çehov, Gorki'ye yazdığı bir mektupta şöyle der:

"Sen üç boyutlusun, yani sen bir şeyi betimlediğinde, o şey gözle görülür ve elle tutulur hale geliyor. İşte bu gerçek sanat."
bir rus hayatı

Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) hiç kuşkusuz roman sanatının en önemli yazarlarından biri. Savaş ve Barış'la en önemli epik romanlardan birini yazmış, Anna Karenina'yı kaleme almış, İvan İlyiç'in Ölümü ve Hacı Murat'la kısa romanın başyapıtlarını vermiş. O, aynı zamanda tarihin en etkili aydınlarından biri…

Tolstoy'un ilk akla gelen özelliklerini sayacak olduğumuzda anarşist düşünür, eğitimde çığır açan bir eğitimci, ateşli yardımsever, belki de tarihin ilk savaş muhabiri, uzman çiftçi, arıcı gibi sıfatları rahatlıkla hak ettiğini görürüz. Zira uzun süren yaşamı boyunca sadece yazmamış, daha doğrusu hayatının ikinci yarısında yazmaktan çok kendini insanlığa ve barışa adamış. Örneğin, Rusya'daki korkunç kıtlığa karşı mücadele başlatmış; adaletsizliğe, militarizme, çarlık rejimine ve kiliseye meydan okumuş, otoriteye ve her tür baskıcı rejime karşı gelerek, Gandhi, Martin Luther King gibi, tarihin seyrini değiştirecek liderlere, Wittgenstein, Rosa Luxenburg gibi birbirinden çok farklı düşünürlere esin kaynağı olmuş. Rosamund Bartlett, Tolstoy biyografisinde Tolstoy'un ayak izlerini takip ediyor. Aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğan Tolstoy'un, bir sanatçı olarak evrimini, buna paralel olarak adalet, hak, Hıristiyanlık ve tarih gibi konularda bilinçlenmesini anlatıyor. Onun zaman içinde nasıl Çarlık Rusya'sı ve hatta tüm dünya devletleri ve dini kurumları için bir tehdit haline geldiğini gözler önüne seriyor. Kimi zaman derin çelişkiler ve bunalımlar içinde düşen bu yazarı, Çarlık rejiminin sallantıda, dini kurumların çökmekte olduğu devrim öncesi Rusya tablosunun içinde resmederek romanlarını, düşüncelerini, inançlarını ve "pasif direniş" gibi görüşlerini bu bağlam içinde ele alıyor. Rosamund Bartlett'ın kaleme aldığı Tolstoy: Bir Rus Hayatı'nı diğer biyografilerden ayıran bir diğer unsur da, Tolstoy'un öğretisi Tolstoyculuk'a geniş yer vermesi ve evriminin izini sürerek öyküsünü yirmi birinci yüzyıla taşıması...

• ÇOCUKLUĞUM, Maksim Gorki, Türkçesi: Kayhan Yükseler, 275 s.
• TOLSTOY BİR RUS HAYATI, Rosamund Bartlett, Türkçesi: Zafer Avşar