Uçuk kaçık deli dolu Tom Robbins

Robbins, romanlarında panteizm, mistik inanışlar, Yeni Fizik ve diğer alternatif düşüncelerin felsefelerini renkli karakterleri aracılığıyla bize aktarıyor. Dili eğlenceli, sürükleyici.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ÇİĞDEM SİRKECİ

Pek çok okur gibi ben de Tom Robbins okumaya "Parfümün Dansı" ile başladım. Batı ile Doğu'nun karşıtlığını, Yeni Dünya'yı, insanın ölümsüzlük arayışını; Priscilla, Wiggs, Alobar, Kudra, Pan ve daha pek çok kahramanı ile şenlikli bir şekilde anlatan romanı çok sevdim. Sonrasında sıkı bir Robbins okuyucusu olarak dilimize çevrilen hemen hemen tüm kitaplarını okudum.

Robbins, romanlarında panteizm, mistik inanışlar, Yeni Fizik ve diğer alternatif düşüncelerin felsefelerini renkli karakterleri aracılığıyla bize aktarıyor. Dili eğlenceli, sürükleyici. Ancak bu neşeli ortam sizi yanıltmasın; romanlardaki kalabalık kahraman kadrosu, görünüşte farklı ama birbirine bağlı hikâyelerin paralel ilerleyişi, kimi açık kimi örtük felsefi ifadeler dikkatli ve adanmış bir okuma da gerektiriyor okurdan. Robbins, romanlarında ciddi konuları es geçmez; kahramanları politika, din, ölüm konularında sözünü sakınmaz. Toplumsal önyargı ve varsayımları didik didik ederler.

Gelelim Robbins'in eserlerine. İlk romanı "Dur Bir Mola Ver"'i 1971'de yayınlanan Tom Robbins'i eleştirmenler, çılgın, oyuncul romanların yazarı olarak tanımlıyor. "Dur Bir Mola Ver"de modern yaşamı bir yana bırakıp yol kenarında tuhaf bir dinlenme tesisi açan Amanda ve Ziller'ın hikâyesini okuyoruz. Modern kültürün ve medeniyetin bize dayattıklarını, kazan/kaybet savaşını, ödül ve cezayı bir yana bırakıp eski kültürleri, paganizmi anıyoruz.

Robbins, daha sonra bir başyapıt olarak nitelenen "Kovboy Kızlar da Hüzünlenir" romanını yazmış. 2014 yılında Türkçeye çevrilen bu eser, anatomik bir bozuklukla dünyaya gelen Sissy'yi ve kadınlar tarafından işletilen bir çiftliği anlatıyor. Roman 1993 yılında sinemaya uyarlanmış.

Benim en sevdiğim Tom Robbins romanlarından biri "Sıska Bacaklar". Birleşmiş Milletler binasının karşısında bir Arap ve bir Yahudi'nin açtıkları bir restoran üzerine gelişiyor hikâye. Yazar bu eserinde de, siyaset, ırklar, para ve şehvet gibi tehlikeli sularda ustalıkla yol alıyor. Yine eğlendirirken, mizah yaparken beynimizi meşgul edecek sorularla baş başa bırakıyor bizi.

Robbins Thomas Pynchon ve Kurt Vonnegut gibi postmodern yazarların takipçisi sayılıyor. Ancak onların aksine daha iyimser ve daha çılgın bir mizah anlayışına sahip olduğu da yapılan yorumlar arasında. Sanata katkıları nedeniyle 1997 yılında Golden Umbrella ödülünü alan yazar, The Writer's Digest dergisi tarafından 20. Yüzyılın En İyi 100 Yazarı arasında gösterilmiş.

Tam adıyla Thomas Eugene Robbins, 1936 doğumlu Amerikalı bir yazar. 1954'de gazetecilik eğitimine başladığı Lee Üniversitesi'nden disiplin sorunları nedeniyle ayrılmak zorunda kalmış. Sonrasında Kore'de meteorolojist olarak iki yıl askerlik yapmış ve geri döndüğü Virginia'da Richmond Enstitüsü'nde sanat okumaya başlamış. Yüksek lisansını Washington Üniversitesi'nde Uzak Doğu Çalışmaları üzerine tamamlamış. Eğitimi süresince çeşitli gazetelerde çalışmış.
Robbins'in Türkçedeki tüm eserleri Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlandı. Henüz tanışmayanlara yazarın deli dolu dünyasına bir an önce adım atmalarını öneriyorum.

Son bir not müzikseverlere; yazıyı yazarken Spotify'da Tom Robbins'in Incognito şiirinin bestesi ile karşılaştım. Bu şiir "Villa Meçhul" romanında yer alıyor.

Tüm eserleri Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlanıyor.