Geri sayım başladı: 2026 Dünya Kupası bir taş atımı mesafede
Kura çekildi, gruplar oluştu, fikstür belirlendi… 2026 Dünya Kupası’na doğru son dönemece girdik. ABD, Kanada ve Meksika’nın ev sahipliğindeki turnuvaya altı ay kala Dünya Kupası’nın ekonomik panoramasına baktık, getirilerine göz attık…
Geçen hafta, FIFA başkanı Infantino’nun ‘can dostu’ ABD başkanı Trump’a barış ödülü takdim ettiği, Andrea Bocelli’den Robbie Williams’a şarkıcı ve grupların birbiri ardına sahneye çıktığı ve devlet başkanları ile eski ünlü sporcuların top çektiği ve âdeta bir şova dönüşen iki buçuk saatlik kura çekimini izlediniz mi? İzlediyseniz görmüşsünüzdür ki 2026 Dünya Kupası bir taş atımı mesafede artık. Altı ay sonra Meksika – Güney Afrika maçıyla turnuva açılacak. Toplam 104 maç sonunda da 19 Temmuz’da şampiyon belirlenecek.
Ama bugün konumuz kura çekiminden ziyade turnuvanın ekonomik tarafı. Aslında 2026 Dünya Kupası’nın üç ev sahibi var: ABD, Kanada ve Meksika. Ancak, diğer iki ülkede sadece 13’er maç oynanırken ABD stadyumları tam 78 maça sahne olacak. Ayrıca çeyrek finalden itibaren tüm karşılaşmalar yine ABD’ye ayrıldı. Final maçı da New Jersey’de yapılacak. Kısacası ABD bu turnuvada biraz kıdemli ev sahibi rolünü üstlenecek.
Malum, ABD’nin ev sahibi olarak içinde olduğu her büyük spor etkinliği gösterişli geçer ve yüksek gelir temin eder. Bunun sebebi uluslararası federasyonların dünyanın en büyük spor pazarının bulunduğu ülkeden faydalanmayı amaçlaması. Mesela gelecek 10 yılda Yaz Olimpiyatları’ndan Kış Olimpiyatları’na ve Ragbi Dünya Kupası’na birçok dev şampiyonaya ABD şehirleri ev sahipliği yapacak. FIFA da hem futbolun cazibesini büyütmek hem gelirlerini artırmak için ABD’nin bulunduğu bu formülü en başından beri destekledi.
32’den 48 takıma
Öncelikle FIFA’nın her anlamdaki büyüklük sevdasıyla Dünya Kupası’ndaki takım sayısı 32’den 48’e çıkarıldı. Bu da otomatik olarak maç da 64’ten 104 yükselmesine ve turnuvanın tam 39 gün sürmesine yol açacak. Daha fazla maç ve daha uzun turnuva ABD’nin ev sahipliğiyle birleşince ortaya büyük bir mali bilanço çıkıyor. Öncelikle daha fazla maç daha çok bilet satışı ve daha fazla yayın saati anlamına da geliyor. Mesela 104 maçı toplam 6.5 milyon kişinin stadyumlarda izlemesi bekleniyor ki, bu rakam kupalar tarihinin seyirci rekorunu açık ara kıracak.
FIFA’nın kendi bütçesini Dünya Kupası’nı da içeren dört yıllık dönemler için hazırlıyor. Son projeksiyonlarına göre 2026’yı da içeren dört yıllık dönemde toplam gelirin 13 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu rakam 2019-2022 döneminde 7.5 milyar dolardı. Bu dev meblağın 4,8 milyar dolarlık kısmı yayın haklarından, 3 milyar doları sponsorluklardan ve 2,7 milyar doları da bilet satışlarından gelecek. Ayrıca lisanslı ürün satışlarından da 500 milyon dolarlık bir gelir bekliyor FIFA.
FIFA’nın elbette giderleri de var. Stadyum, güvenlik, seyahat gibi başlıkları içeren operasyon giderleri 2,5 milyar doları bulacak. 1,1 milyar doları katılımcı ülkelere para ödülü ve kulüplere tazminat olarak dağıtacaklar. 1,7 milyar doları dayanışma fonu adı altında dünya futbol ailesine verecekler. Prodüksiyon ve pazarlama giderlerinin toplamı da 900 milyon doları bulacak. Geri kalan 5 milyar doları aşan meblağ FIFA’nın kasasına girecek. Merkezi İsviçre’de bulunan FIFA’nın kurumlar vergisinden muaf olduğunu ve gelecek yıl için ev sahibi ülkelerden vergi muafiyetleri koparmayı başardığını hatırlatalım.
Turizme katkı bekliyorlar
Az evvel sıraladıklarım Dünya Kupası markasının sahibi ve düzenleyicisi FIFA’ya dair rakamlardı. FIFA bu işten kârlı çıkacak her turnuvada olduğu gibi. Peki ev sahipleri bir şey kazanmayacak mı bu kadar çabadan sonra? Bu konudaki tartışmalar uzun süredir devam ediyor. Amerikalı uzman Prof. Andrew Zimbalist’in başını çektiği bir grup araştırmacı böyle mega etkinliklere ev sahipliği yapmanın kısa vadede ekonomik getirisi olmadığı görüşünde. 2022’de yayınlanan bir makaleye göre de 1966’dan bu yana Dünya Kupası düzenleyip de zarar etmeyen iki ülke Meksika ve Rusya olmuş.
Buna karşılık FIFA’nın Dünya Turizm Örgütü WTO’yla beraber hazırladığı ‘sosyoekonomik etki raporu’ ev sahibi ülkelerin ekonomisine ciddi katkı yapacağını iddia ediyor. Rapora göre gelecek yıl Dünya Kupası’na bağlı harcamaların üç ülkedeki toplamı 13,9 milyar doları bulacak. Sadece ABD’de harcamaların 11 milyar doları bulması bekleniyor. FIFA’nın yapacağı 3,8 milyar dolarlık harcamaya yaklaşık 6,5 milyon izleyicinin 7,5 milyar dolarlık harcaması da eklenecek. OpenEconomics’in analizine göre Kuzey Amerika dışından gelecek futbol turistleri ortalama 12 gün geçirecek ve ikişer maç izleyecek. Tüm bunlar için de günde 416 dolarlık harcama yapacak. FIFA ve WTO’un hesaplamalarına göre tüm diğer faktörler eklenince Dünya Kupası’nın yalnızca ABD ekonomisine getirisinin 30 milyar doları bulması bekleniyor.
Kupa’ya gölge düşürebilecek üç sorun
1. Aşırı pahalı biletler: Özellikle Kuzey Amerika dışından gelecek seyirciler için maç biletlerindeki dinamik fiyatlandırma büyük sorun. Grup maçlarında bile fiyatlar yüzlerce doları bulabiliyor. Mesela bundan önceki üç kupada 160 ila 200 dolarlık çeyrek final üçüncü kategori biletleri halen 725 dolara satılıyor. Bu rakamlar birçok futbolsever için caydırıcı olabilir.
2. Trump’ın vize boykotu: Başkan Trump döneminde ABD Dışişleri Bakanlığı 19 ülkenin vatandaşına seyahat izni vermiyor. Bu ülkeler arasında Dünya Kupası vizesi almış İran ve Haiti de var. Bunlara playoff’tan gelen Demokratik Kongo da eklenebilir. Bu ülkelerin futbolcuları ile teknik ve idari kadrolarına vize verilecek. Ama taraftarlarına izin yok. Sınır kapılarında tatsızlık çıkması büyük olasılık.
3. Aşırı hava olayları: Bu yılkı Dünya Kulüpler Şampiyonası’ndan şahit olduğumuz aşırı hava olayları gelecek Dünya Kupası’ndan da yaşanabilir. Dallas’ta ve Houston’da günün ortasında oynanan maçlarda aşırı sıcak olursa oyuna ara verilecek mi? FIFA bu yıl bunlara pek hazırlıklı olmadığını gördük. Maç ve yayın programındaki aksamalara hazır olalım.
