Kırmızı çizginin izinde: Les Benjamins x Mercedes-Benz

Moda dünyası cesur işbirliklerini sever; ama bazıları yalnızca estetik değil, güçlü bir hikâye de taşır. Les Benjamins x Mercedes-Benz kapsül koleksiyonu tam da böyle bir proje. Bünyamin Aydın’ın köklerinden beslenen duygusu, yeni modeli CLA’nın dinamik tasarım diliyle birleşerek, Türkiye’nin global moda arenasında ses getirecek yeni bir yaratıcı köprü.

Kırmızı çizginin izinde: Les Benjamins x Mercedes-Benz

Bu kez hikâye çok daha kişi­sel bir yerden, Aydın’ın ai­lesinin Almanya’da başla­yan “Gastarbeiter” (misafir işçi) geçmişinden çıktı.

O geçmiş, bugün Merce­des-Benz ile bir kapsül koleksi­yonun içinde yeniden vücut bul­du. Yeni CLA’nın kırmızı Pan­tone’u, yüzey geometrisi ve Mercedes-Benz mühendisliğinin zamansız dili, Les Benjamins’in Carpet Monogram estetiğiyle birleşti. Koleksiyonun yaratım sürecini, duygusal katmanlarını ve detaylarını Les Benjamins ku­rucu ve kreatif direktörü Bünya­min Aydın’la konuştuk.

Koleksiyonun teması “Kök­lerinle Bütünleş”. Sizin Al­manya’ya uzanan aile hikâ­yeniz bu projeye nasıl ilham verdi? İlk tasarım fikri hangi duyguyla başladı?

Her işbirliğinde olduğu gibi ön­ce Mercedes’in tarihi, hikâyesi ve özellikle de yeni CLA’nın tasarım dili ile inovasyonunu incelemek­le başladım. Bu temelleri aldıktan sonra ilham toplamaya başlıyo­rum; Les Benjamins’in hikâyesi ile Mercedes’in dünyası nasıl bir ara­ya gelebilir, bunu hayal ediyorum.

Kırmızı çizginin izinde: Les Benjamins x Mercedes-Benz - Resim : 1

Bir Mercedes’e sahip olma­nın sizin için “alın teri” ve bir dönüm noktası anlamına gel­diğini söylüyorsunuz. Bu ki­şisel anlatının koleksiyonun estetiğine yansımasını nasıl tarif edersiniz?

Anneannem ve dedem misafir işçi olarak Almanya’ya gitti. On­ların mücadelesi bana tüm ha­yatım boyunca ilham verdi. Her “Gastarbeiter” için bir Mercedes sahibi olmak büyük bir hayaldir. Bu yüzden Mercedes ile işbirliği yapmak benim için bambaşka bir anlam taşıyor. Dedemin ve anne­annemin gittiği ülkede bugün to­runlarının Mercedes ile tasarım ortaklığı yapıyor olması, onların fedakârlığının bir nevi tamam­lanışı gibi. “Bakın, ne başardım” diyebilmek ve onları onurlandır­mak benim için çok değerli.

Les Benjamins her zaman kültürel miras ve hikâye an­latımıyla öne çıktı. Merce­des-Benz gibi mühendislik ve zamansızlıkla özdeşleşmiş bir marka ile bu iki dünya na­sıl birleşti?

Bu işbirliğinde anlatmak iste­diğim hikâye, köklerden inovas­yona uzanan bir yolculuk. Kök dediğim; Les Benjamins’in doğu kültürlerinden aldığı ilham, halı ve kilim referansları, sokak giyi­mi ve çağdaş bakış açısı… Bunlar, Mercedes-Benz’in yeni CLA’sı­nın silueti ve yenilikçi ruhu ile birleştiğinde ortaya iki dünya­nın doğal bir sentezi çıkıyor.

"14 yıllık birikimden beslendim"

Yeni CLA’nın özelliklerini koleksiyonun kumaş, form ve dikişlerine entegre edilmesi oldukça teknik bir çalışma gerektiriyor. Bu süreci yara­tıcı açıdan nasıl yönettiniz?

Her koleksiyon ve işbirliğin­de olduğu gibi, Les Benjamins’in 14 yıllık birikiminden besleni­yorum. Mercedes-Benz tasarım ekibinden biriyle Kopenhag’da tanışma fırsatım oldu. CLA’yı ta­sarlayan ekiple doğrudan temas kurabilmek büyük bir avantajdı. Geçmiş deneyimlerinizi geleceğe dair hayal gücünüzle birleştirdi­ğinizde teknik bilgi zaten kendi­liğinden devreye giriyor. Merce­des-Benz ekibi ve Les Benjamins ekibi çok güçlü; ortaya çıkan şey de bu ortak çalışmanın doğal bir sonucu.

Carpet Monogram, Les Ben­jamins’in imza kodlarından biri. Bu deseni Mercedes-Benz estetiğiyle yeniden harman­larken nelere dikkat ettiniz?

“Denge” kelimesini sevmiyo­rum. Ben daha çok iki dünyanın bir armoni içinde olmasına dik­kat ettim.

Koleksiyonda deri parça­lar, tracksuit’ler, trikolar, polo’lar ve cap’ler gibi fark­lı ürün grupları yer alıyor. Bu çeşitlilik içinde tek bir hikâ­yeyi tutarlı tutmak sizin için nasıl bir tasarım egzersiziydi?

Bu aslında her tasarımcının ve moda markasının en baştan doğ­ru yapması gereken bir şey. Ben bunu “süreklilik içinde farklılık” olarak tarif edebilirim.

Kapsül koleksiyonun şehir­li, sportif ve sofistike bir tavrı var. Les Benjamins’in DNA’sı ile Mercedes-Benz’in tasarım çizgisi arasında en doğal kesi­şim sizce ne oldu?

Sokak estetiğini, yüksek zevki ve konforlu bir ifade biçimini bir arada taşıyabilen bir ruh olması. İki markanın ortak noktası tam olarak burada kesişiyor.

Kırmızı çizginin izinde: Les Benjamins x Mercedes-Benz - Resim : 2

Mercedes-Benz Otomobil Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Ezgi Yıldız Kefeli: Değerli bir başlangıç

Mercedes-Benz’in Türkiye’de ilk kez bir moda markasıyla kapsül koleksiyon iş birliği yapması oldukça önemli bir adım. Bu projenin markanın Türkiye stratejisindeki karşılığı nedir?

Bu proje, Mercedes- Benz’in Türkiye’deki marka iletişimi açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Bir ürün lansmanından öte, markamızın kültürle, tasarımla ve yerel yaratıcılıkla kurduğu bağı somut bir örnek üzerinden ortaya koydu. Bu iş birliği, Türkiye’deki yaratıcı ekosistemin potansiyelini global vizyonumuzla buluşturarak, markamızı genç ve kültürel olarak meraklı kitleyle konumlandıran; estetik ve inovasyona dayalı yaklaşımımızı daha güçlü ve daha görünür kılan bir çalışma olarak öne çıktı.

Koleksiyonda kullanılan tasarım dilinin Mercedes- Benz marka kimliğini modada yeniden yorumlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Les Benjamins’in tasarımlarında CLA’nın dinamik hatlarının ve kırmızı tonunun yeniden yorumlanması, iki markanın tasarım DNA’sı arasında doğal bir köprü kurdu. Siyah, beyaz ve kırmızı renk paleti; hız, tutku ve zarafeti temsil ediyor. Bu koleksiyon, Mercedes- Benz’in üstün mühendislik anlayışını modanın diliyle görünür kıldı ve markamızın estetik dünyasını yeni bir sahneye taşıdı.

Uzun süredir globalde iş birlikleri yürütüyorsunuz. Türkiye’de bu koleksiyon ile başlayansürecin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bu proje bizim için yalnızca bir koleksiyon değil, güçlü iki kimliğin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan değerli bir başlangıç oldu. Türkiye’de de sanat, moda ve tasarım alanlarındaki yaratıcı ortaklıklar yapmaya bu alanları desteklemeye devam edeceğiz. Bu iş birliği, iki markanın tasarım yaklaşımı ve yaratıcı bakış açısının ne kadar güçlü bir uyum yakalayabildiğini gösterdi.