AİHM'den tarihi karar

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), KKTC'deki Taşınmaz Mal Komisyonu'nu (TMK) etkin iç hukuk yolu olarak kabul etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

STRASBOURG - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), KKTC'deki Taşınmaz Mal Komisyonu'nu (TMK) etkin iç hukuk yolu olarak kabul etti.

AİHM'nin Büyük Dairesi, Kıbrıs sorununun temel noktalarından mülkiyet konusuna "iç hukuk" oluşturma hedefiyle kurulan TMK'yı etkin iç hukuk yolu olarak görülmesine hükmetti. Daire, 8 Kıbrıslı Rumun başvurusunun incelenmesini kabul edilemez buldu.

Tarihi önem taşıyan bu karar ile Kıbrıslı Rumların KKTC'deki taşınmaz malları ile ilgili başvurularında AİHM yerine önce KKTC'deki Taşınmaz Mal Komisyonu'na gitmeleri gerekecek. Bu karar, AİHM'de bekleyen yaklaşık 1500 Rum başvurusunun da TMK'ye yönlendirilmesine olanak sağlayabilecek.

Bu karar KKTC'de işleyen bir hukuk düzeninin mevcudiyetinin, uluslararası hukuka uygunluğunun AİHM tarafından teyit edilmesi anlamına geliyor. Bu kararla AİHM önündeki 1500 civarındaki Rum mülkiyet başvurusunun önce KKTC'deki TMK'ya yönlendirilmesinin yolu açılmış oldu. Böylece TMK işlemlerinin uluslararası hukuka uygunluğu AİHM tarafından tescil edildi.

Kararla AİHM önünde bekleyen ve milyarlarca Avro'ya malolabilecek Kıbrıs Rum mülkiyet tazminat talepleri TMK'ya havale edilmiş, böylelikle Türk tarafı kararla AİHM'de büyük bir kazanım elde etmiş oluyor.

Bu kararla bundan sonra da dava açabilecek olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşları, KKTC'de 1974 öncesinde sahip oldukları taşınmazlarıyla ilgili talep ve iddialarını öncelikle TMK'ya götürmek durumunda kalacaklar.

Böylece, TMK, Kıbrıs sorununun en önemli veçhelerinden birini teşkil eden mülkiyet meselesinde Ada'da bugüne kadar hayata geçirilmiş yegane etkin çözüm mekanizması haline gelmiş oldu.

TMK Nedir

Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK), AİHM'nin 22 Aralık 2005 tarihinde verdiği Xenides-Arestis mülkiyet kararı çerçevesinde, KKTC makamları tarafından kurulan ve Nisan 2006'dan bu yana faaliyet gösteren bağımsız bir organ.

TMK, Rum yönetimi vatandaşlarının mülkiyet konusundaki taleplerini dostane çözümle sonuçlandırmak ve Rumların Kuzeydeki mülkiyet iddialarına kesin bir çözüm getirmek amacıyla faaliyet gösteriyor. TMK'nın hükmettiği tazminatların ödenmesinden sonra Rum vatandaşlarının Kuzeydeki mülkleri üzerinde herhangi bir hak veya yetkileri kalmıyor.

TMK'ya bugüne kadar Rumlar tarafından 450'yi aşan başvuru yapıldı. Başvurulardan 100'e yakını dostane çözümle sonuçlandırıldı. Sınırlı sayıda bazı başvuru sahiplerinin taşınmazlarının iade talebi de karşılandı. TMK, bugüne kadar sonuçlanan başvurulara ilişkin olarak yaklaşık 40 milyon Sterlin tutarında tazminat ödeyerek, kamulaştırma yaptı.

Güneyde böyle bir mekanizma yok

Öte yandan, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs'ta bulunan mallarıyla ilgili olarak halen benzer bir çözüm mekanizması bulunmuyor.

Rum Yönetimi'ndeki Kıbrıs Türklerinin malları, halen Vasilik Yasası altında tutuluyor. Bu yasa çerçevesinde, Kıbrıslı Türklerin Rum yönetimindeki mallarına ulaşmaları ve bu malları kullanmaları engelleniyor.

Kıbrıs Türklerinin Rum yönetimindeki mülkleri için AİHM'ye yaptıkları başvurular da bulunuyor ve bu başvurular da işleme konmaya başlandı.

Orams kararıyla kıyasalama

Diplomatik kaynaklar, TMK'nın etkinliğine ilişkin bu kararın, 19 Ocak 2010 tarihinde İngiliz İstinaf Mahkemesi tarafından açıklanan Orams kararının sağlam bir temele oturmadığını ortaya koyduğunu belirtiyorlar.

Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın (ABAD) tavsiyesi doğrultusunda alınan Orams kararının, Rum yönetimi mahkemelerinin Kıbrıs'taki mülkiyet sorununa ilişkin aldığı kararların diğer AB üyesi ülkelerde de uygulanması gerektiğini hükme bağladığını hatırlatan aynı kaynaklar, Orams kararının, mülkiyet iddiası bulunan Rum yönetimi vatandaşlarının haklarını öncelikle KKTC'deki iç hukuk yollarını kullanarak TMK'da aramaları gerektiğini teyit eden bu son AİHM kararıyla çelişkili hale geldiğine dikkati çekiyorlar.

"AİHM kararı etkinlikle uygulanabilir bir karar iken, Orams kararının tam olarak uygulanması mümkün değildir. Avrupa hukuk sistemi içinde aynı alanda iki çelişkili karar çıkması kayda değerdir" yorumunda bulunan kaynaklar, Orams kararının halen İngiltere Yüksek Mahkemesi'nde temyiz aşamasında olduğunu da hatırlattılar.

Çözüm çabalarına etkisi

Türk tarafı, Kıbrıs meselesinin en karmaşık boyutunu oluşturan mülkiyet sorununun, kapsamlı bir çözüm içinde bir bütün olarak ele alınması ve BM parametreleri çerçevesinde çözümlenmesini esas hedef olarak belirlemiş bulunuyor.

Ada'da halen BM aracılığıyla sürdürülmekte olan kapsamlı çözüm müzakerelerine bu anlayışla destek veren Ankara, Türk tarafının adil ve kalıcı bir çözüme en kısa sürede ulaşılması için sarf ettiği tüm çabalara karşın, Kıbrıs Rum tarafının, çözüm hedefine odaklanmak yerine, uluslararası yargı organları da dahil olmak üzere çareyi farklı mercilerde aramakta ve çözümden kaçmakta olduğunu dile getiriyor.

"AİHM kararı Rum tarafının uluslararası mahkemeleri istismara yönelik bu çabalarına (dur) demiştir" görüşünü paylaşan diplomatik kaynaklar, bu kararla birlikte, Rum tarafının, aslında ulaşılması hiç de zor olmayan çözüm hedefinden uzaklaşması halinde TMK'nın Rumların mülkiyetle ilgili talepleri açısından tek çözüm yolu olarak kalacağına işaret ediyorlar.

Aynı kaynaklara göre Ankara, Kıbrıs'ta en kısa sürede adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasını ve mülkiyet dahil tüm boyutların karşılıklı mutabakat ile sonuçlandırılmasını temenni ediyor.

Denktaş: karar aleyhimize

 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rumlara mülklerinin iadesi için kapı açılmış olduğunu söyledi.

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) ve Stratejik Araştırma Geliştirme Entegrasyon Merkezi (SAGEM) tarafından düzenlenen ''Avrupa Birliği ve Kıbrıs Sorunu'' konulu panel için Denizli'ye gelen Denktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Taşınmaz Mal Komisyonu'nun AİHM tarafından Türkiye'nin bir alt kuruluşu olarak kabul edildiğine işaret etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, KKTC'deki Taşınmaz Mal Komisyonu'nu (TMK) etkin iç hukuk yolu olarak kabul etmekle, Rumların kuzeydeki mal ve mülklerinin iadesi için kapı açıldığını vurgulayan Denktaş, şöyle konuştu:

''Bu karar, Rumlara mal ve mülklerinin iadesi için kapı açmış oluyor. Bizim temennimiz bu yasa yapılırken, bu komisyon kurulurken Türklerin de güneyde bırakmış olduğu mal ve mülklere bakacak bir komisyon olsa o zaman sevinilecek bir netice olurdu. Halbuki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yasalarıyla vermiş olduğu hakların geçersizliğini kabul eden bir komisyondur. Türklerin güneydeki mal ve mülkleriyle ilgili herhangi bir şey yapılmıyor."

"Tarihi karar diye bunu halka satmak isteyenler sanki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tanıdı da bizim de öyle bir kuruluşumuz olduğunu kabul etti havasını vermeye çalışıyorlar" diyen Denktaş, "Hiç alakası yok. Tekrar ediyorum KKTC'yi bile tanımıyor AİHM. Türkiye'nin alt kuruluşu bir idare vardır diyor işgal altında, ama Türkiye böyle bir oluşum meydana getirdiği için Rumların mal ve mülkleri halledilsin, mesele budur. Bayram edilecek, tarihi karar diye sevinilecek bir şey değildir. Rumların lehine, Rumları tatmin edici bir olgudur. Halkımıza yanlış bilgi vermemek lazımdır'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı'ndan açıklama

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 22 Aralık 2005 tarihinde açıklamış olduğu Xenides-Arestis kararı uyarınca KKTC'de ihdas edilmiş bulunan Taşınmaz Mal Komisyonu'nun (TMK) etkinliğine ilişkin AİHM kararının bugün açıklandığı hatırlatıldı.

AİHM kararında, TMK'nın etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul edildiği teyid edildiği belirtilerek, TMK'nın etkin bulunmasıyla Rum yönetimi vatandaşlarının KKTC'de 1974 öncesi sahip oldukları taşınmazlarıyla ilgili talep ve iddialarını öncelikle TMK'ya götürmeleri ve burada çözüm aramalarının zorunlu hale geldiği bildirildi. AİHM'deki mülkiyet davalarının öncelikle TMK'ya havale edilmesinin gerekeceği kaydedilerek, bu kararın AİHM'in daha önceki kararlarında da altı çizilen, KKTC'de işleyen bir hukuk düzeninin mevcudiyetini de bir kez daha teyid ettiği bildirildi. Açıklamada şöyle denildi:

"AİHM kararları uyarınca ihdas edilen ve Mart 2006 tarihinde çalışmaya başlayan TMK'ya, bugüne kadar Rumlar tarafından 450'yi aşan başvuru yapılmış ve bu başvuruların 100'e yakını dostane çözümle sonuçlandırılmıştır. TMK bu suretle Kıbrıs sorununun en önemli veçhelerinden birini teşkil eden mülkiyet meselesinde Ada'da bugüne kadar hayata geçirilmiş tek etkin çözüm mekanizmasını teşkil etmektedir. Öte yandan bu karar, KKTC makamlarının tasarruflarının uluslararası hukukta tanınması ve Avrupa standartlarına uygunluğu anlamına da gelmektedir.

Kıbrıs meselesinin en karmaşık boyutunu oluşturan mülkiyet sorununun, kapsamlı bir çözüm içinde bir bütün olarak ele alınması ve BM parametreleri çerçevesinde çözümlenmesi tabiatıyla esastır. Nitekim, Türkiye halen Ada;da BM aracılığıyla sürdürülmekte olan kapsamlı çözüm müzakerelerine bu anlayışla destek vermektedir. Ancak, Türk tarafının adil ve kalıcı bir çözüme en kısa sürede ulaşılması için sarfettiği tüm çabalara karşın, bu hedefe odaklanmak yerine uluslararası yargı organları da dahil olmak üzere çareyi farklı mercilerde arayan Rum Yönetiminin, AİHM;in bu kararından gereken dersi alarak, Kıbrıs sorununun, mülkiyet konusu dahil tüm yönlerini KKTC ile müzakere yolu ile bir an önce çözümlemesi gerektiği sonucunu çıkaracağını umuyoruz."