”Bir Türkiye-AB rüyasına inanıyorum”

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helen Flautre, kendisinin Türkiye'nin dahil olduğu bir Avrupa rüyasına inandığını belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helen Flautre, kendisinin Türkiye'nin dahil olduğu bir Avrupa rüyasına inandığını belirterek, "Ben, bir Türkiye ile AB rüyasına inanıyorum. Türkiye'nin dahil olduğu bir Avrupa, barışa daha büyük katkılar sağlayacaktır" dedi.

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun 62. Toplantısında konuşan Flautre, Türkiye'nin dahil olacağı bir Avrupa için çalışmaları gerektiğini belirterek, Türkiye ile AB'nin aynı vizyonu paylaşması gerektiğini söyledi.

Avrupalı parlamenterler olarak kendilerinin Türkiye'nin uygulamaya koyduğu "Demokratik açılım" sürecinin sadece belli bir kesimin değil, tüm Türkiye'nin demokratikleşmesi açısında önemli olduğuna inandıklarını ifade eden Flautre, Türkiye'nin ayrıca dış politikada komşularıyla yürüttüğü "sıfır sorun" politikasını da desteklediklerini bildirdi.

Flautre, "Türkiye'nin Ermenistan ile imzaladığı protokoller 1-2 yıl önce hayal bile edilemezdi" dedi.

AB Komisyonunun yayınladığı 2009 İlerleme Raporunu da değerlendiren Flautre, raporun kendisine biraz "soğuk ve iyimserlikten yoksun" gibi geldiğini, son zamanlarda Türkiye'nin çok ciddi reformları başarıyla hayata geçirdiğini kaydetti. Flautre, siyasi, sosyal değişimlerle Türkiye'nin ne kadar canlı bir toplum olduğunun görüldüğünü belirterek, AB sürecine halkın da dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Toplantıda bir konuşma yapan Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini ise İlerleme Raporuyla ilgili eleştirilere, raporun "kuru" olabileceğini ancak, Türkiye'de yaşanan ilerleme sürecinin rapora yansıtıldığını bildirdi. Pierini, Hükümetin katılım öncesi müzakerelere gereken önemi verdiğinin altını çizerek, bu süreçte sadece AB işlerinden sorumlu bir devlet bakanlığı ve Başmüzakerecinin atandığını, müktesebata ilişkin bir ulusal program hazırlandığını, özellikle Kürtçe yayın yapılması konusunda ciddi gelişmeler sağlandığını, enerji alanında ve Nabucco projesinde önemli ilerlemeler kaydedildiğini ifade etti.

"Dış politika açılımı"

Türkiye'nin ekonomik gücünün her geçen gün arttığının altını çizen Pierini, son zamanlarda Türkiye'nin Balkanlardan, Orta Doğu ve Kafkaslara kadar yürüttüğü barış çabaları ile G-20 zirvesine katılımıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliği ile ciddi dış politika açılımı sağladığını dile getirdi.

Türkiye'nin bu süreçte bazı konularda da AB'nin beklediği adımları atmakta isteksiz davrandığını iddia eden Pierini, Ankara Sözleşmesinin Ek Protokolünde var olan taahhütler konusunda, daha kapsamlı ve demokratik bir anayasa reformu konusunda kendisinden bekleneni yerine getiremediğini söyledi. Pierini, Türkiye ile AB ilişkilerinde sevindirici bir diğer noktanın ise AB'nin artık Türk halkının gündemine girmiş olması olduğunu sözlerine ekledi.

Toplantıda konuşan AB Dönem Başkanlığını yürüten İsveç'in Ankara Büyükelçisi Christer Asp ise ülkesi İsveç'in zorlu ve güç bir dönemde dönem başkanlığını devraldığını ifade ederek, küresel mali krizin yaşandığı ve bir çok uluslararası sıkıntıların olduğu bir dönemde bu sıkıntıların üstesinden gelinmesi için genişlemenin devam etmesinin, birleşmiş bir Avrupa için önem taşıdığını kaydetti.

"AB, Türkiye'nin stratejik önemini takdir etmektedir" diyen Asp, Türkiye'nin özellikle Güney Kafkasya'da barışı koruma çabalarının takdirle izlendiğini vurguladı. Türkiye'nin Ek Protokolde verdiği sözlerini yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Asp, Kıbrıs konusunda kapsamlı ve adil bir çözüm için çabaların artması gerektiğini belirtti. Asp, Türkiye ile AB'nin yavaş yavaş daha zor ve teknik konularda müzakerele başlayacağını belirterek, AB'ye üye veya aday diğer ülkelere uygulanan kriterlerin aynısının Türkiye'ye de uygulandığını söyledi.

AB'nin Türkiye Raportörü Ria Ruijten ise "Demokratik açılım kapsamında PKK terör örgütü üyelerinin teslim olması ve bu süreçte Türk yetkililerinin yapıcı yaklaşımını olumlu görüyoruz" görüşünü dile getirdi ve toplumdaki tüm kesimlerin hassasiyetlerinin dikkate alınması halinde tam demokratik bir çözüme kavuşulacağını ifade etti.

Son yıllarda Türkiye'nin reform hızında bir yavaşlama olduğunu ileri süren Ruijten, gerek Hükümet gerekse muhalefetin hassas ve kritik konularda ortak bir zeminde buluşamadığı eleştirisini yöneltti.

AB kriterlerinin yeni yasaları kabul etmekten çok, onların hayata geçirilip geçirilmediğiyle ilgili olduğunu kaydeden Ruijten, "Aile içi şiddet ve zorunlu evlilik gibi alanlardaki sorunlar, Türkiye'nin AB imajını zedeliyor" dedi.