”IMF konusu, faaliyetlerimizi etkilemez”
Avrupa Yatırım Bankası Türkiye'den sorumlu Başkan Yardımcısı Kollatz-Ahnen, bu yıl öncelik verecekleri sektörleri sıraladı
BRÜKSEL - Avrupa Yatırım Bankası'nın (AYB) Türkiye'den sorumlu Başkan Yardımcısı Matthias Kollatz-Ahnen, "Uluslararası Para Fonu'yla (IMF) anlaşma imzalanıp imzalanmamasının kendi faaliyetlerini etkilemeyeceğini" söyledi.
Kollatz-Ahnen, AYB'nin Türkiye'de 2008 yılı faaliyetlerini ve bu yıldan beklentilerini değerlendirmek için düzenlenen toplantıda, Türkiye'de geçen yıl ulaştıkları 2,7 milyar euroluk rekor krediyle "hedefi aştıklarını" belirterek, "Önceki yıllara baktığınızda bu önemli bir rakam. Bu yıl da yeterli talep olursa benzer bir rakamı gerçekleştiririz diye düşünüyorum" dedi.
Türkiye'nin geçen yıl İspanya, İtalya, Almanya, Fransa ve İngiltere'nin ardından AYB'nin 6'ncı büyük müşterisi haline geldiğine dikkat çeken Kollatz-Ahnen, Üsküdar-Ümraniye metro hattı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne açtıkları 700 milyon euro kredinin bankanın 41 yıllık Türkiye tarihinde bir kalemde kullandırdığı en büyük miktar olduğunu kaydetti.
"Geçen yıl açtığımız İstanbul ve Ankara ofislerimiz, müşterilerimizle doğrudan ve kolay temas imkanı sağlıyor" diyen Kollatz-Ahnen, bu yıl öncelik verecekleri sektörleri şöyle sıraladı:
"KOBİ'lere ağırlık vereceğiz"
"Türkiye'de bu yıl için önceliklerimiz sırasıyla KOBİ kredileri, ar-ge yatırımları, yenilenebilire ağırlık verecek şekilde enerji üretimi ve büyük altyapı yatırımları olacak. Kriz ortamında KOBİ'lerin uzun vadeli finansman bulması çok zorlaştı. Bizim ölçeğimizde kısa vade sayılan 5 yıl bile onlar için oldukça uzun vade anlamına gelebiliyor. Bu nedenle KOBİ'lere ağırlık vereceğiz. Bu yıl KOBİ'lerin toplam kredilerimizden alacağı pay yüzde 50 civarında olabilir."
AB Komisyonu'nun da yönlendirmesiyle bu yıl Türkiye'nin doğu ve güneydoğusuna ağırlık vermek istediklerini anlatan Kollatz-Ahnen, buralarda desteklemeye değer proje arayışlarının sürdüğünü bildirdi.
AYB Başkan Yardımcısı Kollatz-Ahnen, Türkiye'de bu yıl değerlendirmeye aldıkları ilk projeler hakkında da bilgi vererek, Zorlu Enerji'nin Osmaniye'de kuracağı rüzgar enerjisi parkıyla aracı bankalar eliyle kullandırmayı planladıkları yeni KOBİ kredilerini birkaç hafta içinde onaylayabileceklerini belirtti.
Kollatz-Ahnen, "Türkiye'de fonladığımız projelerin büyük çoğunluğu AB ülkeleri düzeyinde ve etkileyici kalitede. Bazı projeler biraz daha geliştirilebilir" diye konuştu.
Faaliyet alanlarına Türkiye'yi de ekleyen Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) için "yeni bebeğimiz" diyen Kollatz-Ahnen, "Bizim Türkiye'de 41 yıllık tecrübemiz var. Bazı projeleri ortaklaşa finansman edebiliriz. Bunun dışında en büyük partnerimiz Dünya Bankası'nın üyesi olan Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Alman Kalkınma Bankası (KfW), Fransız Kalkınma Ajansı ve hatta Ankara-İstanbul hızlı tren projesinde olduğu gibi Çin ihracat kredi bankası ile bile ortak çalışabiliyoruz" bilgisini verdi.
AYB Başkan Yardımcısı Kollatz-Ahnen, bir soru üzerine "IMF ile anlaşıp anlaşmama hükümete kalmış, bizim faaliyetlerimizi doğrudan etkilemez. Temaslarımdan edindiğim izlenim Türk tarafında ciddi bir direnç var. IMF özellikleri itibariyle likidite sağlamada benzeri olmayan bir kurum. Kişisel görüşüm küresel krizde muhtemel yeni gelişmeleri de dikkate alarak IMF kapısını kapatmamak akıllıca olur" dedi.
Kollatz-Ahnen, Türkiye'deki döviz riskiyle ilgili de şunları kaydetti:
"Türkiye eskisi gibi değil. Son yıllarda çok değişti. Türk Lirası krizde biraz değer kaybetti ama bölgedeki ülkelerle kıyasladığınızda kötü durumda değil. TL'nin değer kaybı ihracatı teşvik etmiş olurken döviz cinsinden ödemelerini zorlaştırıyor. Bunun artısı eksisi iyi hesap edilmeli. Şu aşamada Türkiye için belirgin bir döviz riski görmüyorum."
"Toparlanma süreci daha fazla zaman alacak"
"Küresel krizde dip noktasının oldukça uzağındayız" diyen Kollatz-Ahnen, "Krizin merkezi ABD olduğu için dibi de orada görmeyi beklemeliyiz. Önceki krizlere bakarsak toparlanma süreci, kötüleşme sürecinden daha fazla zaman alacaktır. Asya krizi gayrı safi milli hasılaların yüzde 25'ine yakınını götürmüştü. Bu krizin daha ağır geçeceği dikkate alınırsa, henüz açıklanan küçülme rakamları çok ciddi düzeylerde değil. Fakat krizin hangi şiddette yaşanacağı ve toparlanma süresi biraz da ülkelerin alacakları önlemlere bağlı. Şu ana kadar genel olarak doğru adımlar atıldı" değerlendirmesinde bulundu.