KKTC'nin kuruluşunun 26. yıl

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, KKTC'nin, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetme yeteneğinin somut şekli olduğunu söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

LEFKOŞA - KKTC'nin 26. kuruluş yıldönümünün resmi kutlamaları, Talat'ın Bayrak Radyo Televizyonundan yaptığı konuşmayla başladı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, KKTC'nin, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetme yeteneğinin somut şekli olduğunu söyledi.

Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmesinin somut ifadesi olan KKTC'nin 26. kuruluş yıldönümünü kutlayan Talat, "Bugün KKTC'nin yeni bir yıldönümünü daha kutluyoruz. Kendi kendimizi yönetme ve uluslararası ilişkiler geliştirme iktidarına sahip olduğumuzu ve Kıbrıs sorunu başta olmak üzere, karşı karşıya bulunduğumuz sorunların çözümlenmesini sağlama yetisine haiz bir halk olduğumuzu bütün dünyaya gösteriyoruz" dedi.

Elli yılı aşkın süredir özgürlük ve barış mücadelesi verdiklerini, gelinen aşamada kat edilen yolun yeterli olmamakla birlikte, yine de ışıklarla dolu bir yol olmaya devam etiğini ifade eden Talat, bunda tüm halkın katısı bulunduğunu, tüm dünyanın haksızca uyguladığı izolasyonlara, çeşitli engellemelere karşı dimdik ayakta durmak için insanüstü çaba harcandığını kaydetti.

Talat, Türkiye'nin de verdiği destekle, hem kendi iç sosyal barışlarını canlı ve diri tutmaya, hem de bölgede tüm dünyada etkin barış savunucusu olmaya devam ettiklerini belirtti.

"KKTC ayrımcılık için kurulmadı"

KKTC'nin, Rum liderliğinin propagandalarında iddia ettiği gibi ayrılıkçılık için kurulmadığını, daha kuruluş zamanındaki bildirgesinde, federal bir Kıbrıs cumhuriyeti içinde iki halkı birleştirmeyi öngören bir hedefi benimsediğini kaydeden Talat şunları söyledi:

"Bu kuruluş yıldönümünde, tüm dünyayla birlikte Kıbrıslı Rum muhataplarımıza, KKTC'nin kuruluş bildirgesindeki iyi niyet mesajını bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu tarihi günümüzü, Kıbrıslı Rumlara ve herkese barış mesajımızı bir kez daha ileterek kutlamak istiyorum.

Tüm iyi niyetimize rağmen devletimizi dünyaca tanınan, özgürce uluslararası ilişkiler kurabilen, 21. yüzyılın çağdaş ölçütlerinde kabul gören bir devlete dönüştürememenin hüznünü yüreğimizde hissediyoruz. Şayet aklımızı, şimdi burada, çeyrek yüzyıldan fazla zamandır devam eden bu tanınmama sorununu nasıl aşabileceğimiz konusunda yoruyorsak, demek ki yapmamız gereken ciddi hesaplaşmalar, daha çok işler vardır."

Bugün Kıbrıs Türk halkının en üst siyasal örgütlenmesinin somut biçimi olarak KKTC'nin, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasına öncülük etmeye, hatta çözmekten kaçanları yola getirmeye çalıştığını ifade eden Talat, "KKTC'nin misyonu, Rum tarafına, Avrupa Birliğine (AB), uluslararası topluma Kıbrıs Türklüğünü hak ettiği biçimde kabul ettirmektir. KKTC yurttaşlarının üzerinde açıkça görüş birliğine vardığı ve Türkiye tarafından da aktif destek gören haklarımızı güvenceye alan bir çözümü sağlama çabası içindeyiz" diye konuştu.

Müzakereler

Kıbrıs müzakerelerini Türkiye'nin tam desteğiyle ve KKTC'nin yasal organlarının kararları ve katılımıyla sürdürdüğünü anlatan Talat, şöyle devam etti:

"KKTC olarak, Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için geçekten çok yoğun, ama sessizce ve temkinli bir uğraş veriyoruz. Kıbrıslı Rum muhataplarımızla sürdürdüğümüz görüşmelerde, sürecin hızla ilerlemesi için çalışan ve çözüme ilgi gösterenleri katkı koymaya teşvik eden bir strateji izliyoruz.

Böylesine aktif bir politika izlememizin başlıca nedeni, Kıbrıs Türk halkının çözüme olan ihtiyacıdır. Biliyoruz ki, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü, Kıbrıs Türk halkının dünyayla yaygın ilişkiler kurmasını engelliyor. Kıbrıs'ta halen bir anlaşmaya varılamaması, Türk-Yunan ilişkilerini zehirliyor. Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesini, bölgesel gücünü kabul ettirmesini köstekliyor."

Bugün dünyanın en büyük sorunu haline gelen kültürler arası çatışmaları yepyeni bir kültürler arası dostluğa dönüştürme projesine Kıbrıs'tan başlanabileceğine işaret eden Talat, böylece hem kendilerinin, hem de Türkiye'nin iki kültür arasında köprü olmasını pekiştirebileceklerini söyledi.

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, "yıllanmış bir sorun olan Kıbrıs sorununun, her türlü gelişmeyi olumsuz etkileyen kronik bir hastalık olduğunu" belirterek, "Bu hastalıklı durumdan çıkarak bütün dünyaya örnek olmaksa bize düşen bir görevdir. Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumların, Türkiye'nin, Yunanistan'ın, AB'nin, Doğu Akdeniz'i paylaşan bütün halkların ve dünyanın toplumlarının Kıbrıs sorunundan kurtulma hakları vardır" diye konuştu.

Uluslararası konjoktür

"Kıbrıs sorununun uluslararası sorun olduğunu ve uluslararası konjonktürden birinci derecede etkilendiğini" kaydeden Talat, "Kıbrıs Türk halkının, bu adadaki geleceğini garanti altına alma mücadelesini sürdürürken, güncel hedef ve davranışlarımızı uluslararası konjonktürü ve güçler dengesini düşünerek saptamalıyız. Gerçekleri dikkate almazsak, kendi varoluş mücadelemize ciddi zararlar veririz" dedi.

Geçmişte böyle hataların çok yapıldığını ifade eden Talat, "Çözüm için muhasebe yapacak ve Kıbrıs Türklerinin eşit bir ortak olarak kendi kendini yönetme hakkını garantiye alan güvenli bir çözüme mutlaka ulaşacağız" diye konuştu.

Türkiye tarafından izlenen "komşularla sıfır sorun" politikasına bağlı yeni uluslararası açılımların, Türkiye'nin gücünü günden güne nasıl artırdığını hep birlikte izlediklerini ve Türkiye'nin bu politikasına destek verdiklerini anlatan Talat şunları söyledi:

"Bu yeni çözüm politikası sayesinde, Kıbrıs Rum tarafını adil bir anlaşmaya zorluyoruz. Kıbrıs Rum tarafı, tek yanlı ve haksız şekilde, AB üyeliğinin kendisine sağladığı avantajlara karşın, görüşme masasından kaçamıyor. Görüşme sürecini başlatmama konusundaki ısrarı günümüz dünyasının değer ve beklentileriyle bağdaşmadığı için, Papadopulos seçimleri kaybetmişti. Görüşme yoluyla çözüm vaat eden Hristofyas, seçimlerden galip çıkmıştı."

Talat, Hristofyas'ın, göreve gelmesinin sağladığı olanağı somut yarara dönüştürme konusunda yeterince başarılı olmadığını belirtti.

Türkiye yeni açılım politikasına yönelirken, Rum tarafındaki bazı siyasilerin tam tersini yapmasının esef verici olduğunu ifade eden Talat, "Hristofyas'ın maksimalist Kıbrıs Rum liderlerini tatmin etmek için attığı olumsuz adımlar, görüşme sürecinin daha hızlı ilerlemesini ve sonuç almayı engelliyor" dedi.

Bunu da aşacaklarını kaydeden Talat, "Çözüm yanlısı politikamızın kazandığı destek, Türkiye'nin uluslararası alanda artan itibarı ve gücüyle birleşince, Kıbrıs Rum tarafını çözüme zorlayacak yeni bir konjonktür, eskisinden farklı bir uluslararası durum gelişiyor" dedi.

Nihai hedef

KKTC'nin zaman zaman barışa, çözüme ve dünyayla bütünleşmeye karşıtmış gibi algılandığını, bunun tamamıyla yanlış olduğunu vurgulayan Talat, "nihai hedeflerinin iki bölgeli, iki toplumlu, Kıbrıslı Türklerin eşitliğine, kendi kendini yönetme hakkına dayalı, egemenliğin paylaşıldığı ve Türkiye'nin garantörlüğünün devam ettiği, AB üyesi bir federal Kıbrıs cumhuriyetine ulaşmak" olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:

KKTC, bu nihai çözüm hedefimizin önemli bir mihenk taşıdır. KKTC alternatif değil, var olan ve varlığını çözümdeki Kıbrıs Türk iradesi olarak taçlandıracak olan en önemli varlığımızdır.

Bizim nihai hedefimiz, halkımızın ezici çoğunluğunun oylarıyla ortak amaç haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal çıkarlarının da gerektirdiği bir strateji olarak benimsenmiştir. Bunca yılın zorlu deneyimleriyle hepimiz anlamış olmalıyız ki, çözümsüzlük çözüm değildir ve KKTC, çözümün önüne çıkarılabilecek engel değildir."

KKTC'nin ilanı bütün dünya tarafından, bundan 26 yıl önceki şartlarda "çözüm için bir engel" olarak algılanmışsa bile, Türk tarafının süregelen çözüm arayışları ve 24 Nisan 2004 referandumunda halkın büyük çoğunluğunun ortaya koyduğu çözüm iradesinin bu algılamayı değiştirdiğini ifade eden Talat, "Bugünkü durumda, dünyanın hiçbir ciddi devlet adamı, Kıbrıs sorununa çözüm bulunamamasının nedeni olarak KKTC'nin varlığını ileri sürmüyor, süremiyor" dedi.

Kıbrıs Türklerinin çözümden yana olan iradesinin değişmediğini ve değişmeyeceğini kaydeden Talat, görüşme masasına bu inançla oturduğunu ve görüşme sürecine katkı koyarken Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesinden güç aldığını söyledi.

Talat, "Bazı grupların, KKTC'yi sadece kendilerine mal etme ve çözüm arayışlarına karşı konumlandırma çabası, Kıbrıslı Türklere en büyük zararı veriyor. Bu hesapsız davranış ve söylemler, KKTC'yi, dünyaya ayrılıkçı bir unsur ve çözüm için terk edilmesi gereken bir yapı olarak sunmaya çalışanlara malzeme veriyor" diye konuştu.

Talat, konuşmasının sonunda, bu anlamlı yıldönümünde bir kez daha bütün dünyayı, özellikle de Kıbrıs Rum tarafını, Kıbrıs Türk halkının 450 yıllık kendi kendini yönetme iktidarına saygılı olmaya çağırarak, "Gelin, Kıbrıslı Türklerle birlikte çözüm sürecine katılın, Güney Doğu Avrupa'yı, Doğu Akdeniz'i bir işbirliği bölgesine dönüştürüp dünyaya örnek olalım" dedi.