Müslümanlar ve ateistlerle diyalog geliştirmeliyiz

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

VATİKAN - Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus, insanlar arasında barış köprüleri kurmanın, dinlerin temel rollerinden olduğunu söyledi.
 
Papa Franciscus, Vatikan'a akredite büyükelçileri kabul etti. Papa, yaptığı konuşmada, tüm dinlerle diyalog mesajı verirken, "Ben özellikle İslam dini başta olmak üzere, Papalık ayinime katılan çok sayıda dini ve sivil otorite olmasını takdir ettim" dedi. Papa konuşmasında, gerek İslam gerekse inanmayanlarla diyaloğun yoğunlaştırılmasının önemine vurgu yaptı.
 
Papa Franciscus, ülkelerin temsilcilerini, hem maddi hem manevi anlamda yoksullukla mücadeleye ve barışı inşa etmeye çağırdı.
 
180 büyükelçinin hazır bulunduğu kabulde Papa, "Doğruluk olmadan gerçek barış tesis edilemez. Benim ismini aldığım Aziz Franciscus bize diyor ki, barışı inşa etmek için çalışın. İnsanlar arasında barış köprüleri kurmak, dinlerin temel rollerindendir" ifadelerini kullandı.
Ruhani lider, Papa olmasıyla aynı zamanda ''Roma Piskoposu'' unvanını aldığını, bunun da Tanrı ile insanlar arasında köprü kuran anlamında olduğunu hatırlatarak, "Bildiğiniz üzere benim ailem de İtalyan orijinli. Bunun getirdiği, kültürler arasındaki diyaloğu hep yaşıyorum. Bugün bir dünya lideri de diğeriyle buluşmalı ve gerçek kardeşlik için alan yaratmalı" dedi.
 
Büyükelçi Gürsoy
 
Törene katılan Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Papa'nın kabulü ve konuşmasında dikkati çeken hususları, AA muhabiriyle paylaştı.
Gürsoy, yeni seçilen Papa ile bugün yapılan toplantıyla resmi anlamda ilk defa tanıştıklarını belirterek, kendisine iyi niyet dileklerini sunduklarını dile getirdi.
Papa Franciscus'un, konuşmasında, misyonun ne şekilde gerçekleşeceği konusunda genel hatlarıyla bilgi verdiğini ifade eden Büyükelçi Gürsoy, konuşmada iki şeyin dikkatini çektiğini kaydetti.
Vatikan Büyükelçisi Gürsoy, Papa'nın konuşmasına ilişkin, "İslam ülkeleriyle münasebetlerini iyi bir şekilde gerçekleştirmeye çalışacağı mesajını verdi. Rölativizm diktatörlüğüne, fakirliğe, yardıma muhtaçlar için olan maddi anlamdaki yoksulluğa ve maneviyatsız bir dünyaya karşı bir tavırlarının olması gerektiği hakkında değerlendirmede bulundu" dedi.
Papa Franciscus'un sadeliğine yakından tanıklık ettiğini aktaran Gürsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen dönemdekinden farklı bir kabul vardı. Papa, diğer Papaların yaptıkları gibi yüksek bir tahta oturmamıştı. Aşağı yukarı herkesle aynı seviyede olan bir yerdeydi. Ufak bir yükseklik vardı. Bu tabi dikkati çekiyor. Kıyafeti de son derece sadeydi. Aynı zamanda büyükelçilerle çektirdiği fotoğrafta da aynı özeni hissettik."