Polonya'dan tam destek
Devlet Bakanı Bağış Polonya'da iktidar ve muhalefetin Türkiye'nin AB üyeliğine tam destek verdiğini söyledi.
İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Polonya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine olan açık desteğinin devam ettiğini ve bunun iktidar ile muhalefetin ortak yaklaşımı olduğunu söyledi.
Polonya'ya yaptığı resmi ziyareti tamamlayarak yurda dönen Bağış, Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, Polonya'nın, Türkiye'nin derin tarihi ilişkileri olan bir ülke olduğunu ve 18. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gösterdiği kadirşinaslığın bu ülkede hala hatırlandığını, Polonezköy'ün, iki ülke arasındaki dostluğun belki de en önemli sembollerinden biri olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, Polonya'nın NATO'ya üyeliği sürecinde destek verdiğini, Polonya'nın da Türkiye'nin AB üyeliğine destek veren ülkelerden biri olduğunu ve bunu her vesileyle dile getirdiğini kaydeden Bağış, Polonya'nın 40 milyon nüfusuyla AB'nin büyük ülkelerinden biri konumunda bulunduğunu vurguladı.
Bağış, "Polonya'daki temaslarımızda edindiğimiz izlenim, Polonya'nın, Türkiye'nin AB ile entegrasyonuna açık desteğinin devam ettiği ve bu sadece iktidara has bir yaklaşım değil, iktidar ve muhalefetin ortak yaklaşımı olarak sergilenen bir konu" diye konuştu.
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin krize rağmen 3 milyar avro düzeyinde olduğunu belirten Bağış, bu ülkede yaşayan 4 bine yakın Türk vatandaşının büyük çoğunluğunun işçi statüsünden işveren statüsüne geçtiğini, orada önemli birtakım projeler yaptıklarını anlattı.
Türkiye'nin önde gelen inşaat firmalarının bu ülkede önemli projeler üstlendiğini dile getiren Bağış, "Orada Türkiye'ye karşı bir muhabbet olduğunu gerçekten gördük" dedi.
Bağış, ziyarette, AB fonlarının Polonya'yı nasıl kalkındırdığını da gözlemleme imkanı bulduğunu belirterek, Polonya'nın 2007-2014 yılları arasındaki 7 yıllık bütçe döneminde AB fonlarından 80 milyar avro alacağını, bu durumun ülkenin alt ve üst yapısında kendisini gösterdiğini ifade etti.
Valesa ile yapılan görüşme
Bugün ülkenin kuzeyindeki liman kenti Gdansk'a geçerek, Polonya'nın efsane işçi lideri ve eski Cumhurbaşkanı Lech Valesa ile enteresan bir görüşme yaptığını hatırlatan Bağış, Valesa'nın, Türkiye'nin AB üyeliğini Avrupa'nın çıkarları açısından çok önemsediğini ve bu yolda gerekirse bizzat kendisinin sahaya inerek mücadele yapmaya, hatta cephede en önde savaşmaya hazır olduğunu dile getirdiğini vurguladı.
Valesa'nın, Türkiye'nin AB'ye ekonomi ve enerji imkanlarından çok daha fazla medeniyetlerin buluşması noktasında katkıda bulunacağını ifade ettiğini anlatan Bağış, Valesa'nın, "Eğer farklı diller, dinler, kültürler arasında bir uzlaşı sağlayamazsak AB sadece bir ekonomik pazar olur. Ekonomik bir pazar ortamında da her zaman olduğu gibi güçlü ve zengin olan, fakir ve güçsüz olanı ezer. Bunu ortadan kaldırabilmek için mutlaka bu birliğin değerlere bağlı olması lazım" dediğini aktardı.
Valesa'nın, Türkiye ve dünyadaki sendikal hareketleri yakından takip ettiğini söylediğini ve sendikalara, yararlandıkları sistemlere zarar vermemeleri tavsiyesinde bulunduğunu ifade eden Bağış, şunları kaydetti:
"Hatta sendikaların grev dönemlerini yılın bir ayıyla sınırlı tutmalarına olan inancını dile getirdi. 'Yılın 11 ayında üretim mutlaka devam etmeli. Sendikalar da sonuçta beslendikleri, yararlandıkları sistemlerin güçlenmesi için çalışmalı' düşüncesini bizimle paylaştı.
Bizi etkileyen bir diğer yaklaşımı da dünyada bu tür örgütlenmeler için 3 sac ayaklı bir sisteme ihtiyaç bulunduğunu dile getirdi. 'Sendikal ve sosyal toplum örgütleri sac ayağının birinci bölümünü, işverenler ve onların örgütleri ikinci ayağı, devlet veya idareler de üçüncü ayağı oluşturmalıdır. Ve bu sac ayağının 3 bacağı birbirini destekleyerek yapıyı ayakta tutmalıdır. Bunlar arasında herhangi bir çatışma değil, uzlaşma, dayanışma olmadır' dedi. Bizi çok etkiledi ve ülkemize davet ettik. Geniş katılımlı bir toplantıya katılma davetimizi kabul etti. Yalnız tek bir şart öne sürdü; 'gelirsem sadece konuşma yapıp nutuk atmak istemem. Aynı zamanda katılımcıların sorularını cevaplamak, onlarla tartışmak isterim. Ben artık bu yaşımdan sonra diplomatik konuşma yapmak değil, inandığım konularda mücadele yapmaya inanan bir insanım. Ben evrimci değil, devrimciyim' dedi."
Bağış, Varşova'da Türk sermayenin yönettiği bir üniversite ile AB Koleji kampüsünü ziyaret ettiğini ve buralarda konuşma yaptığını sözlerine ekledi.