"Statükonun sürmesine izin vermeyiz"

Davutoğlu, Kıbrıs Türklerine, "Türkiye her zaman yanınızda" mesajı verirken, Kıbrıs Rumlarına da 2004 yılında reddettikleri barış imkanının tekrar önlerinde olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

LEFKOŞA - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs'ta statükonun sürmesine izin vermeyeceklerini söyledi.

Davutoğlu, Kıbrıs Türklerine, "Yalnız değilsiniz, Türkiye her zaman yanınızda" mesajı verirken, Kıbrıs Rumlarına da 2004 yılında reddettikleri barış imkanının tekrar önlerinde olduğu belirterek, artık barışı reddetmemeleri ve geciktirmemeleri çağrısı yaptı.

Avrupa Birliği'ne de (AB) taraflara adil ve tarafsız yaklaşmak zorunda olduğu mesajı veren Davutoğlu, BM ve uluslararası topluma barış için elindeki imkanları kullanma çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Talat'la müzakere sürecine ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulunduklarını belirten Davutoğlu, ziyaretinin bugün gerçekleşmesinin, 1 Eylül dünya barış gününe denk gelmesi bakımından sembolik önem taşıdığını ifade etti.

Davutoğlu, Türkiye'nin, dünyanın değişik yerlerinde olduğu gibi Kıbrıs'ta da barışın öncüsü olduğunu kaydetti.

2. tur Kıbrıs müzakereleri öncesinde faydalı görüşmeler yaptığını dile getiren Davutoğlu, "Biz, sadece adada değil, Doğu Akdeniz'de de sadece barış değil en kapsamlı refah alanı oluşması için çaba sarf ediyoruz. Ve herkesin bunun farkına varmasını istiyoruz" dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Benimsediğimiz temel parametreler etrafında; iki kesimli, siyasi eşitli, iki kurucu devletin eşit statüde ortalığına dayanan bir barışın  çok kısa zamanda gerçekleşebileceğine dair inancımız sonsuzdur" ifadesini vurguladı.

Kıbrıslı Türklere sesleniş

Konuşmasında, Kıbrıs Türk halkı ve Rum halkı ile AB ve BM başta olmak üzere uluslararası topluma mesajlar veren Bakan Davutoğlu, Kıbrıs Türk halkının çok uzun çileli yıllardan sonra özgürlüğünü hakkıyla kazandığını ve barış iradesini ortaya koyan bir halk olduğunu söyledi.

Kıbrıs Türklerinin 2004 yılında barış istediğini dünyaya gösterdiğini ve hakkındaki bazı yanlış kanaatlere son verdiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şundan emin olunuz ki, adada ne olursa olsun, sizin iradeniz ne şekilde tecelli ederse etsin Türkiye Cumhuriyeti Devleti yanınızda olacaktır. Yürüyen müzakerelere destek veriniz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yürütmekte olduğu müzakerenin bir barış getireceğine dair olan inancınızı ayakta tutunuz, hayatta tutunuz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman yanınızdadır ve yanınızda olmaya devam edecektir."

Kıbrıslı Rumlara

Kıbrıs Rum yönetimine ve Rum halkına da "artık barışı reddetmeyin" diye seslenen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"2004'te reddettiğiniz barış imkanı tekrar önünüzdedir. Artık barışı reddetmeyiniz. Barışı reddetmediğiniz gibi barışı geciktirmeyiniz de. Taktik manevralarla, geciktirdiğiniz barış yoluyla, kendi fikirlerinize, kendi yaklaşımlarınıza dayalı bir barış oluşacağını uzun dönemde düşünüyorsanız yanılıyorsunuz."

Rumların, AB'yi kullanarak Türkiye üzerinde baskı oluşturmak suretiyle bir takım tavizler elde edip, kafalarındaki projeyi uygulayacaklarını sanıyorlarsa da yanıldıklarını belirten Davutoğlu, "Eğer, gerçek bir barış iradesi sergilerseniz, Kıbrıs Türk halkında bu barış iradesinin yansımasını göreceksiniz. Gelin, adada barışı tekrar tesis edelim. Gelin, bu adayı birleştirelim, temel ilkler etrafında ve doğu Akdeniz'i bir barış, güvenlik ve özgürlük havzası haline getirelim" diye konuştu.

AB'ye çağrı

AB'nin bütün bu çabalarda taraflara adil ve tarafsız yaklaşmak zorunda olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "2004'te AB'nin de desteklediği Annan Planını savunan taraf Türk tarafıdır ve bütün buna rağmen hala izole edilen taraf da Türk tarafıdır" dedi.

Verilen sözlerin tutulmadığı ve en tabii insan haklarının göz ardı edildiği bir ortamda Türk tarafının güçlü bir barış iradesiyle tekrar masada olduğuna işaret eden Davutoğlu, şunları söyledi:

"AB artık Kıbrıs meselesinin kendisinin uzun dönemli stratejik çıkarlarını zedelemesine izin vermemelidir. Bu stratejik çıkarların temelinde Doğu Akdeniz'in AB içinde bütünleşmesi vardır; Türkiye'nin, Yunanistan'ın, Kuzey Kıbrıs'taki Türklerin, Güney Kıbrıs'taki Rumların bir arada oluşturacağı bir havza, AB için büyük bir kazanç olacaktır. Ama bunun gerçekleşmesi için AB'nin artık taraflara adil ve tarafsız yaklaşması şarttır."

Davutoğlu, Türk tarafına uygulanan izolasyonların mazur gösterilemeyeceğini de vurguladı.

BM ve uluslararası topluma çağrı

BM ve uluslararası topluma, "Gün barış günüdür, gün herkesin barış için bütün elinde olan imkanı kullanma günüdür" diye seslenen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, BM'nin, Kıbrıs müzakere sürecini en kısa sürede tamamlamak için daha güçlü irade, daha kapsamlı çaba ve taraflar nezdinde daha inandırıcı bir mekanizma oluşturmasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

BM'nin çabalarını desteklediklerini dile getiren Davutoğlu, uluslararası toplumun da adadaki barış çabalarına destek vermelerini istediklerini kaydetti.

Davutoğlu, Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını, Türk halkı ve insanlık vicdanının da Kıbrıs Türk halkıyla beraber olduğunu dile getirdi.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a "Sayın Cumhurbaşkanı, dünya barış gününde hiç yalnız değilsiniz" diye seslenen Bakan Ahmet Davutoğlu, "İnsanlık, sizin 2004'te bütün dünyaya nasıl bir barış çağrısı yaptığınızı ve Türk halkının nasıl büyük bir oranla bu barışa 'evet' dediğinin farkındadır, bunu unutmamıştır. Biz de bunu hiç bir zaman unutturmayacağız" şeklinde konuştu.

"Statükonun sürmesine izin vermeyiz"

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, çözüm olmaması halinde alternatiflerin neler olacağının sorulması üzerine de şunları kaydetti:

"Önümüzde iki yol var; Ya kapsamlı bir barış olacak ve adada kalıcı bir çözüm hayata geçecek. İkinci yol statükonun sürmesi gibi gözükebilir. Statükonun sürmesine izin veremeyiz. Çünkü statükonun sürmesi, Kıbrıs Türkü'nün bütün insanlığın sahip olduğu temel haklardan istifade edememesi anlamına gelmektedir. Biz, Kıbrıs Türk halkının bu temel haklarının takipçisi olacağız.

O bakımdan birileri, 'Kıbrıs Türk halkını izolasyon altında tutarız, Türkiye'yi de AB üzerinden birtakım tavizlere zorlarız ve çok uzun bir süre sonra kafamızdaki, onların kullandığı tabirle söylüyorum, Sayın Hristofyas'ın kulladığı tabirle, 'Türk halkını asimile ederiz' diye düşünüyorlarsa bu hiç bir zaman gerçekleşmeyecektir.

O zaman alternatif denilen şeyler, çözüm ve statükonun dışındaki alternatiflerdir, onları da herkes düşünmeye başlar, bunu düşünmekten de kimse alıkoyamaz. Çünkü bu haklar, Kıbrıs Türk halkının kullanması gereken en tabii insan haklarıdır. Bunların Türk halkı tarafından istenilmiş olması çok fazla bir talep değildir."

Davutoğlu, bir başka soru üzerine, Garanti Anlaşmaları'nın 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş anlaşmalarından biri olduğuna işaret ederek, eğer Garanti Anlaşmaları yok sayılacaksa, o zaman Kıbrıs devlerini kuran anlaşmaların da yok sayılması gerektiğini o zaman da her şeye sıfırdan başlamak gerektiğini söyledi.

Garantiler konusunda Türkiye'nin tutumunun net olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Biz garantilerin herhangi bir tarafa tehdit oluşturduğu kanaatinde değiliz" dedi.

Türkiye'nin yanında Yunanistan ve İngiltere'nin de garantör olduğuna işaret eden Davutoğlu, garantilerin, adada akılcı bir barışı tesis etmek açısından önemli bir imkan oluşturduğunu bildirdi.

İftar yemeği

Dışileri Bakanı Davutoğlu ve beraberindeki heyet, Cumhurbaşkanı Talat'ın Cumhurbaşkanlığı'nda verdiği iftar yemeğine katıldı.

Davutoğlu ve beraberindeki heyet bu akşam KKTC'den ayrılacak.

"Müzakereler sonsuza dek sürmeyecek"

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununu müzakerelerle çözmeye çalışmanın sonsuza dek süremeyeceğini bilmek durumunda olduklarını belirterek, çözüm için gayret gösterirken halkları da çözüme hazırlamak gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Talat, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, "Eğer çözümsüzlüğün kalıcılaşmasını istemiyorsak, eğer bölünmüş ülkemizin kalıcı bölünmeye gitmesini istemiyorsak, süremiz sınırlıdır ve kısıtlıdır. Zaman da hızla akmaktadır. Hızla akan zamanı durdurmak mümkün değil, ama zamana yetişebilmeliyiz" dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve heyetiyle bütün konuları değerlendirdikleri son derece faydalı bir görüşme yaptıklarını belirten Talat, "insanlık için son derece önemli olan 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanının, Kıbrıs Türk tarafının çözüme dönük yoğun çalışmalarına destek vermek ve değerlendirmelerde bulunmak için adaya gelmesinden büyük memnuniyet duyduğunu" dile getirdi.

Kıbrıs Türk tarafının birinci turu tamamlanan, ikinci turu da Perşembe günü başlayacak müzakere sürecini aynı esneklik ve çözüm kararlılığıyla sürdürmek niyetinde olduğunu kaydeden Talat, bunun için gereken her türlü gayretin ortaya konulacağını söyledi.

Talat, "BM parametreleri çerçevesinde Kıbrıs sorununun çözümü için çabalarımızı sürdürdük, çeşitli öneriler yaptık. Biz, üzerimize düşeni yaptık" dedi.

Kıbrıs sorununun çözümünün en birincil hedefleri olduğunu kaydeden Talat, varılacak anlaşmanın, her iki halkın onayına sunulacağını unutmadan hareket etmek gerektiğini ve halkların çözüme hazırlanması gerektiğini, Kıbrıs Türk tarafının bu doğrultuda çalıştığını belirtti.

"Önümüzde altın bir fırsat var"

Talat, aynı yaklaşımı Kıbrıs Rum tarafından da beklediğini, ancak Rum tarafında halkın çözüme hazırlanmasıyla ilgili yeterli girişimlerin yapıldığını gözlemlemediğini kaydetti.

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, "Bunu ciddi bir sorun olarak görüyorum, çünkü önümüzde altın bir fırsat var. Kıbrıs sorununu çözme fırsatı var" dedi.

Kıbrıs sorununu müzakerelerle çözmeye çalışmanın sonsuza dek süremeyeceğini bilmek durumunda olduklarını belirten Talat, "Çözüm için hem gayret göstermeli hem de halklarımızı çözüme hazırlamalıyız ki referandumda bu defa iki 'evet' çıksın" şeklinde konuştu.

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kıbrıs Türk halkı çözüme hazırdır. İnanıyorum ki, Kıbrıs Rum halkı da çözüme hazırdır. Önemli olan bizlerin, liderlerin, politikacıların doğru zamanda doğru hareket ederek, bunu gerçeğe dönüştürmesi ve çözüm için gerçek dinamikleri yaratmaktır."

"Türkiye'nin desteği önemli"

Talat, Türkiye'nin desteğinin Kıbrıs Türkü için taşıdığı öneme işaret ederek, şunları kaydetti:

"Eğer Türkiye'nin desteği olmasa biz dünyada yalnız bir halk olarak kalırdık. Türkiye'nin desteğini her zaman yanımızda görmek ve bugün bunun bir kez daha teyit edildiğini görmek son derece mutluluk vericidir."