”Türk ekonomisi resesyona gireceğe benzemiyor"

The Economist, Türk ekonomisine ilişkin bir değerlendirme yaptı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

LONDRA - İngiltere'de yayımlanan haftalık siyaset ve ekonomi dergisi The Economist, Orta ve Doğu Avrupa'daki gelişmekte olan ülkelerin durumunun endişe uyandırdığına ancak Türkiye için henüz böyle bir kaygı yaşanmadığına dikkat çekti.

The Economist, Türk ekonomisinin bir çıpaya ihtiyaç duyabileceği iddiasına da yer verdi.

2000'li yılların başında dünya ekonomisinin sıkıntı yaşadığı sırada Türk ekonomisinin bundan özellikle büyük ölçüde etkilendiğini hatırlatan dergi, o tarihte yaşanan büyük döviz ve bankacılık krizinin ardından Uluslararası Para Fonunun (IMF) en büyük kurtarma operasyonlarından birini gerçekleştirdiğine işaret etti.

Bu kez Orta ve Doğu Avrupa'daki gelişmekte olan ülkelerin durumlarının endişe uyandırdığı, ancak Türkiye için henüz böyle bir kaygının yaşanmadığına dikkat çekilen makalede, Türkiye'nin resmi IMF programını geçen mayıs ayında sonlandırdığı hatırlatıldı.

6 yıl süren güçlü büyümenin Türk ekonomisini Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi ve sağlıklı bir yapı durumuna getirdiği de belirtilen yazıda, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in açıklamalarına da dikkat çekilirken, döviz rezervinin 80 milyar dolara çıktığı ve Türk ekonomisinin bir resesyona gireceğe benzemediği belirtildi.

İyimserlik yanıltabilir

Bütün bunlara rağmen aşırı iyimserliğin yanlış olacağını öne süren The Economist, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'deki Gayri Safi Milli Hasıla'daki artışın keskin biçimde düştüğünü, Türkiye'nin ihracatının yarısının ciddi bir ekonomik durgunluk tehlikesiyle yüzyüze bulunan AB ülkelerine yapıldığını, enflasyonun eskiden olduğu gibi yine çift haneli rakamlara tırmanmaya başladığını, cari işlem açıklarının genişlediğini, Türkiye'nin aradaki boşluğu doldurmak için yılda 20 milyar dolara kadar yükselen yabancı yatırımlara güvendiğini yazdı.

Türkiye'nin aynı zamanda büyük yapısal sorunları olduğunu da iddia eden The Economist, hükümetin reformlar gerçekleştirdiğini ancak üretimdeki büyümenin hala istenen düzeyde olmadığını öne sürdü. Otomotiv, tekstil, beyaz eşya gibi sektörlerde son yıllarda üretimin iyi olduğu da hatırlatılırken, ancak bu durumun da Avrupa'daki ekonomik durgunluk ve Çin'le giderek artan rekabetten etkilenme tehdidiyle karşı karşıya bulunduğu savunuldu.

Sorun doğru politika bulunmasında değil

Sorunun doğru politikaların bulunmasında olmadığı belirtilirken, ancak gergin siyasi arenada uzlaşma sağlanamamasının sorun olduğu kaydedildi. Bir teknokrat olarak ekonomiden sorumlu Devlet bakanı Mehmet Şimşek'in iyi bir orta vadeli kamu maliyesi stratejisine sahip olduğu da belirtilen makalede, ''ancak alacağı siyasi desteğe ilişkin kuşkular var. Deneyimler Türkiye'nin güçlü bir yabancı çıpayla başarılı olduğunu gösteriyor. Ekonomide 2001 yılından bu yana bu çıpa IMF oldu. Siyasette ise AB perspektifi bu çıpayı oluşturdu. Şu anda her ikisi de çok sağlam görünmüyor'' iddiasına yer verildi.

Economist dergisi, Türk kamuoyunun zaman zaman ''tek başına ilerleme'' stratejisini desteklemeye doğru yön değiştirdiğini de savunurken, ''ancak bu yolla ne ekonomik ne de siyasi istikrarın geliştirilmesi mümkün görünmüyor'' görüşünü ortaya attı. 

Financial Times'den de yorum geldi

İngiltere'nin saygın ekonomi gazetesi Financial Times da Türk hükümetinin yeni bütçe planıyla yatırımcının güvenini artırmayı hedeflediğini yazdı. Yatırımcının güveninin yeniden kazınılmasının Türkiye için hayati bir önem taşıdığı belirtilen haberde, bu bütçenin Türkiye'de 2000 yılından bu yana IMF'nin ilişkisi olmaksızın hazırlanan ilk bütçe olduğu da belirtildi.